Bugüne kadar, 11 defa ekonomik kriz yaşadık. Ama bugün yaşamakta olduğumuz kriz öncekilerden çok farklıdır. Zira önceki krizlerde yalnızca ekonomik dengeler bozuktu ve ekonomik istikrar programları ile Türkiye krizlerden çıktı. Bu gün ise bir istikrar programı yok, IMF desteği yok ve daha da önemlisi siyasi, sosyal dengeler de bozuktur…
1.Toplumda kamplaşma tırmandı. Siyasi İslamcılık, yani siyasette dini referansların kullanılması ve şeriat talepleri yaygınlaştı. Anayasaya göre; “Türkiye demokratik laik ve sosyal hukuk devletidir.” Buna rağmen şeriatı tartışmak, şeriata gidiş olarak algılanıyor. Dahası eğer bir ülkede şeriat tartışması varsa, kimse kimin ne söylediğine bakmaz, herkesin aklına İran, Afganistan gelir.
Bu gidişat; yerli ve yabancı sermayeyi, vasıflı iş gücü ve genç kabiliyetleri ürkütüyor. Sermaye olarak döviz girmiyor ve tersine yerli sermaye de çıkıyor. Döviz sorunu tırmanacaktır.
Devletin yapması gereken; anayasaya ve yasalara aykırı olarak, adliye koridorlarında atılan şeriat sloganlarını, mitinglerde açılan hilafet bayraklarını önlemektir.
2.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının ve Anayasa Mahkemesi kararlarının askıya alınması, hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını endişe edilecek noktaya getirmiştir. Bu durumun tespiti için uluslararası kuruluşların ve AB’nin anketlerine ve uyarılarına gerek yoktur. Her şey ortadadır açıktır. Bunun içindir ki, sermaye mülkiyet güvencesi endişesi taşıyor ve dışarı çıkıyor. Yabancı sermaye gelmiyor. Yatırım yapılmıyor. Ekonomi durgunluğa girdi.
Hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmeden, güven oluşturmadan şöyle veya böyle bu krizden çıkamayız.
3.Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün açıkladığı Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Türkiye 180 ülke arasında 115. sırada yer aldı. Mısır, Zambiya ve Gambiya gibi ülkelerin gerisine düştü.
Yolsuzluk Algısı Endeksi, 1995 yılından bu yana Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafından her yıl yayımlanan bir rapordur. Bu raporu bütün dünya dikkate alır.
Türkiye’de 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk skandalı yaşandı. Bu dönemde yürütülen, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu bazı kamu kurum ve kuruluşları ile aralarında dört bakanın da yer aldığı kamu görevlilerinin görevi kötüye kullanma ve rüşvet ile suçlandığı soruşturmalardır.
Türkiye o günden beri belini doğrultamadı. Çünkü;
*Yolsuzluk, haksız rekabet yaratır. Piyasa ve fiyat düzenini bozar.
*Yolsuzluk siyasette yozlaşma yaratır ve sistemin çalışmasını engeller.
*Yolsuzluk hükûmetlere olan güven kaybına neden olur, sermaye hareketlerini ve yatırımları engeller.
Yolsuzluğun panzehri, demokrasi, kurumsal devlet ve devlette şeffaf yönetim, denetim ve özel sektörde kurumsallaşmadır.
4.Kurumsal yapılar bozuldu. Başkanlık sistemi demokraside tahribat yarattı. İdeolojik devlet ve eğitim, kurumsal yapıyı bozdu. Devlette israf var. Verimlilik düştü. Yetiştirdiğimiz vasıflı iş gücü beyin göçü olarak dışarıya gidiyor.
Krizle baş edebilmek için; kurumları yeniden kurumsal statüye sokmak gerekir.