Birkaç günlüğüne geldiğimiz Bodrum’dan üzüntüyle ayrılıyoruz, ne acı
Devlet, Diyanet, nüfuzlu müteahhitler, Türk, Ukraynalı, Rus para babaları, hepsi elele vermiş, bir zamanların güzelim küçücük kasabasında betonsuz alan bırakmamaya ant içmişçesine yeşile saldırıyorlar…
Plajları, kumsalı, rüzgarıyla tanınan Kargı Koyu Diyanet Vakfının (kimbilir kaça malolan?SAYIŞAY denetimine kapalı!!!) muhasarasına uğramış durumda. Plajda “İslami Külliye” adı altında her türlü estetikten uzak devasa bir beton Çin Seddi uzanıyor.
Güzel Sanatlar Akademisinin çevresinden, aşağıdaki masmavi koya inen hektarlarca makilik arazi toplu konut alanı olarak nasıl oluyorsa (bir Varank’tan diğerine) peşkeş çekilmiş!
Mandalina bahçeleri bir bir yok edilip, otel, restoran, siteye dönüştürülüyor.
Tekrar tekrar tamir görüp genişletilen asfalt yollar, AVM ler, bilmem kaçıncı imar affı sayesinde saldırgan biçimde binalara çıkılan ilave katlar…
Gereken kalitede düzeyde kadro istihdam etmeyip, düzgün sağlık hizmeti veremese de her gün bir yenisi mantar gibi türeyen dev hastane binaları…
Bodrum’a daha Milas’tan girerken, gözünüze çarpan bir kaç bin yataklı dev zincir otellerle bu savaş en baştan yitirilmişti, şimdi sıra merkezde!
Bir ülkeyi yönetenlerle ahali el ele verip geleceğini böylesine mi baltalar?
Daha ne demeli ne anlatmalı bilmem…