Ulusal24 Haber Merkezi
Hülya Özmen- Muhalif- özel
Dâhiliye memurları, göç, afet yönetimi, mülkiye müfettişliği, POLSAN, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun, Dernekler Kanunu, Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu olmak üzere toplam 17 adet kanun ve 1 adet kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasını öngören yürütme ile 46 maddelik ‘Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Kanun Teklifi bu hafta Genel Kurul gündemine geliyor. Ana Muhalefet Partisi CHP, 46 maddelik teklifte yer alan çeşitli düzenlemelerin; Anayasa’nın 2, 5, 13, 20, 50, 70, 91, 104, 127 ve 128’inci maddelerine açıkça ve doğrudan aykırı olduğunu bildirdi. CHP’nin İçişleri Komisyonu Raporuna düştüğü muhalefet şerhte, “Hazırlanışı Anayasaya aykırı kanun maddelerinin bulunmasının yanı sıra AKP Grubunun kendi hazırladığı maddelere de değişiklik önergesi vermesi tek adam rejiminin TBMM’yi ne kadar işlevsiz hale düşürdüğünün göstergesidir. Teklifin geneli ve maddeleri üzerine yapılan konuşmalarda komisyon üyesi olan milletvekillerinin yerine daha çok bakanlık görevlileri ve komisyon başkanı açıklamalar yapmıştır” dendi.
Birol Aydın: Lütuf gibi sunulması abesle iştigaldir
Teklifin polislerle ilgili düzenlemelerini titizlikle ele alan ve Muhalif’e değerlendiren Saadet Partisi Parti Sözcüsü, İstanbul Milletvekili, İçişleri Komisyonu Üyesi Birol Aydın, İzmir il Emniyet Müdürlüğü Foça İlçe Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli Polis Memuru Sude Sarıkaya Bilir’le hatırlattığı intihar vakalarına ilişkin, yılın ilk 40 haftasında polis intihar sayısının 59’a ulaştığı bilgisiyle, “Binlerce polisimizin psikolojik tedavi görmesi gerekiyor. Fakat bu sorun göz ardı ediliyor. Bu sorunlara ilişkin düzenleme yapma gereği varken emekli teşkilat mensuplarının Polis Sandığı’ndan faydalanabilmesinin lütuf gibi sunulması abesle iştigaldir. Tabi ki bu hususta önemlidir fakat önceliğimiz kamu güvenliğini sağlamanın en önemli unsuru olan polis memurlarımızın sorunlarına çare bulmaktır” açıklaması yaptı.
CHP’nin, TBMM İçişleri Komisyonunda 7 Kasım 2024 tarihinde görüşülerek kabul edilen 2/2660 esas numaralı Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin bazı maddelerine karşı yazılan şerh metninden bazı bölümler şöyle:
TEKLİFİN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ
Teklif ile öngörülen düzenlemeler, Anayasaya aykırı bir şekilde, nitelikli yasama faaliyeti dışında torba yasa usulüyle hazırlanmış, katılımcılık ilkesi yok sayılmak suretiyle komisyon görüşmeleri tamamlanmıştır. Demokrasi ve Hukuk devleti olmanın gerekleri, tek adam rejiminin sağladığı sayıca çoğunluk tarafından görmezden gelinmiştir.
Kanun yapma usul ve yöntemlerinin, özellikle AKP iktidarları döneminde etkin ve verimli olmayan bir çerçeveye oturtulduğu görülmektedir. Nitekim kamuoyunda ‘torba kanun’ olarak da adlandırılan ve yasama geleneğinde yalnızca istisnai hallerde başvurulması gereken bir yöntemin hâkim norm haline getirildiği ortadadır.
Bununla birlikte, bu tür kanun hazırlama ve yapma teknikleri, hem torba kanunda ele alınan konuların ilgili ana mevzuatıyla uyumu açısından ciddi sorunlar yaratmakta hem de uygulama açısından öngörülemeyen sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Kanun teklifi öylesine hızlı ve kanun yapım tekniğinden uzak hazırlanmıştır ki AKP Grubu kendi hazırladığı kanun teklifinde bulunan 8 Madde için değişiklik önergesi verirken 2 yeni madde eklemiştir. Birbirinden bağımsız olan ve Adalet Komisyonu, Milli Savunma Komisyonu, Plan Bütçe Komisyonu ve Dışişleri Komisyonunu ilgilendiren birçok kanun aynı torba içinde İçişlerine getirilmiş, komisyonda görüşülmüş ve yapılan değişikliklerle kabul edilmiştir.
Hazırlanışı Anayasaya aykırı kanun maddelerinin bulunmasının yanı sıra AKP Grubunun kendi hazırladığı maddelere de değişiklik önergesi vermesi tek adam rejiminin TBMM’yi ne kadar işlevsiz hale düşürdüğünün göstergesidir. Teklifin geneli ve maddeleri üzerine yapılan konuşmalarda komisyon üyesi olan milletvekillerinin yerine daha çok bakanlık görevlileri ve komisyon başkanı açıklamalar yapmıştır.
Ancak bu kanun teklifinin komisyonlardaki müzakere süreci, bu perspektiften yoksun bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Bu durum parlamento hukukunda ana komisyon-tali komisyon ilişkisi ve işleyişini tartışmalı hale getirmiştir.
Saadet Partisi Parti Sözcüsü, İstanbul Milletvekili, İçişleri Komisyonu Üyesi Birol Aydın’ın Muhalif’e kanun teklifine ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
“YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TAKDİRDE ANAYASA ŞÖYLE DURSUN”..
İçişleri Bakanlığı bünyesinde yer alan birçok kurum ve müesseseye ilişkin olarak düzenlemeler içeren işbu kanun teklifi, yürürlüğe girdiği takdirde Anayasa şöyle dursun; hukukun temel esaslarına dahi aykırılık teşkil edecektir. Bilindiği üzere kanunlarımızın öngörülebilirlik ilkesine uygun olması gerekmektedir. Fakat Komisyonumuzda görüşülen bu kanun teklifi birçok yönden öngörülebilirlik ilkesine aykırıdır. Şöyle ki: Henüz ilk maddede 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2 inci maddesinde yapılan düzenleme ile kaymakam adayı olabilme şartları yeniden belirlenmiştir.
“TARİH, SOSYOLOJİ, PSİKOLOJİ VE HALKLA İLİŞKİLER GİBİ BÖLÜMLERDEN MEZUN OLMUŞ”
Yeni düzenlemeye göre tarih, sosyoloji, psikoloji ve halkla ilişkiler gibi bölümlerden mezun olmuş birçok vatandaşımız kaymakam aday adayı olamayacaktır. Öncelikle belirtilmelidir ki Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu karara göre hareket edilmesi doğrudur. Ancak kanunun yayımlandığı tarihten itibaren yürürlüğe girecek olması son derece sakıncalıdır. En nihayetinde kanun maddesinde yazılı kriterleri sağlamayan fakat “kanun teklifi gelmeden önce sağlayan” vatandaşlarımız açısından ciddi bir hak kaybı ortaya çıkması muhtemeldir. Çünkü birçok vatandaşımız Kaymakam Adaylığı Giriş Sınavı’na hazırlanmak üzere bir sürece girmiş, kurslara yazılmış ve yoğun bir mesai harcamıştır. Bu sebeptendir ki bu insanların bahse konu sınava giremeyecek olması da öngörülebilirlik ilkesi açısından sorun teşkil etmektedir.
En azından kanun teklifinin 1. maddesinde yer alan 1700 sayılı Dahiliye Memurları Kanununun 2 inci maddesinde yapılan düzenlemede tarih yönüyle bir revize işlemi yapılabilirse daha hukuki bir kanun maddesi ortaya çıkacaktır. Benzer bir durum Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı (HMGS) ile ilgili yapılan düzenlemede de ortaya çıkmıştır. Bahse konu düzenleme 24.10.2019 tarihinden sonra üniversiteye kayıt yaptıranlar ve 31.03.2024 tarihinden sonra mezun olanlar şeklinde bir yönetmelik ibaresi ile sorun çözülmüştür. Fakat burada söz konusu işbu kanun teklifinde yer alan maddede bir belirsizlik vardır. Bu belirsizlik hak kayıplarına neden olmaktadır. Tabi bu durum kanunilik ilkesine de aykırıdır. Kanunlarımızın açık, belirli ve geriye yürümemesi gerektiği açıktır. Buradaki düzenlemede kanun, birçok vatandaşımızın aleyhine olacak şekilde geriye yürümektedir. Bu durumun göz önüne alınması gerekmektedir.
Kanun teklifinin 2. maddesinde de önemli sorunlar mevcuttur. Bahse konu düzenlemeye göre bazı üst düzey kurum yöneticiliklerinde geçen süre Mülki İdare Amirliği Hizmetleri Sınıfında geçmiş sayılacaktır. Bu husus liyakat esası açısından sakıncalı görünmektedir. Henüz ilk sınavına girdiği vakitle beraber yazılı ve sözlü olarak birçok aşamadan geçen ve üzerine bir de aday olarak görev yapan kaymakamlarımız ile bir imza ile kamu görevine atananlar aynı kriterlerde tutulmaktadır. Cumhurbaşkanınca üst kademe kamu yöneticisi olarak atananların bir kaymakamın kıdemi ile eşdeğer tutulması, başka bir deyişle bu iki kamu hizmetinin aynı sınıfta aynı derecede görülmesi doğru değildir.
“BİRÇOK POLİS MEMURUZ ZORUNLU POLSAN UYGULAMASINDAN ŞİKAYETÇİDİR”
Kanun teklifinde 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunumuzda yer alan Polis Bakım ve Yardım Sandığı (POLSAN) düzenlemesine ilişkin bölümlerde de eksiklik mevcuttur. Birçok polis memuruz zorunlu POLSAN uygulamasından şikayetçidir. Bu kanun teklifinde söz konusu şikayetler göz ardı edilmiştir. Polis memurlarımızın şikayetlerinin arttığı bu dönemde göz ardı edilmeleri yanlış olmuştur. Sadece POLSAN uygulaması olarak değil; birçok mesele dikkate alınmamıştır. Ne mesailerine bir düzenleme getirilmiştir ne de ücretlerine bir iyileştirme… Dahası ikinci şark görevlendirmelerine ilişkin olarak da herhangi bir iyileştirme yoktur. Bu noktada polis memurlarımız ile ilgili bir şeyi daha belirtmek gerekmektedir. Emniyet Teşkilatımız, polis memurlarımızı ne kadar önemsiyor bu konu meçhuldür.
EMNİYET TEŞKİLATIMIZIN GÖZÜNDE POLİS MEMURLARIMIZ BİRER SİCİL MİDİR YOKSA İNSAN MIDIR?
Bir örnek vermek gerekmektedir. Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Mamak Türközü Polis Merkezi Amirliği’nde görevli Afşin/Kahramanmaraş nüfusuna kayıtlı 485 sicil sayılı 33 yaşındaki Komiser Emre Can Kaya, ikametinde intihar ederek hayatına son vermiştir. Emre Can Kaya’nın cenazesini Emniyet Teşkilatımız kaldırmamıştır. Mamak Belediyesi yarım yamalak imkanlarla cenazeyi idare etmiştir. Şimdi sormak gerekiyor: Emniyet Teşkilatımızın gözünde polis memurlarımız birer sicil midir yoksa insan mıdır? Kamuoyuna yansıyan haberlere göre yılın ilk 40 haftasında polis intiharı sayısı 59’a ulaşmıştır. Son olarak yine kamuoyuna yansıyan haberlere göre geçtiğimiz günlerde İzmir il Emniyet Müdürlüğü Foça İlçe Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görevli Polis Memuru Sude Sarıkaya Bilir intihar etmiştir. Binlerce polisimizin psikolojik tedavi görmesi gerekiyor. Fakat bu sorun göz ardı ediliyor. Bu sorunlara ilişkin düzenleme yapma gereği varken emekli teşkilat mensuplarının Polis Sandığı’ndan faydalanabilmesinin lütuf gibi sunulması abesle iştigaldir. Tabi ki bu hususta önemlidir fakat önceliğimiz kamu güvenliğini sağlamanın en önemli unsuru olan polis memurlarımızın sorunlarına çare bulmaktır.
Yeri gelmişken bir husus daha önem arz etmektedir. Emniyet Teşkilatımızda görevlendirmeler çok aktif bir şekilde sirkülasyona neden olacak şekilde yapılmaktadır. Hiç değilse 50 yaşını geçmiş, başka bir deyişle zorunlu emekliliğine 5 sene kalmış polis memurlarımızın görevlendirmelerinin önüne geçilecek bir düzenleme işbu kanun teklifine eklenebilir. Bir başka sorun da polis memurlarımız arasında öğrenim sebebiyle oluşan özlük hakları uçurumudur. Bir polis memurunun 2 senelik açıköğretim fakültesini dahi bitirdiğinde alacağı emeklilik ikramiyesi mezun olmayandan yaklaşık iki kat fazladır. Aynı mesele emeklilik maaşı için de geçerlidir. Bu durum hakkaniyete aykırıdır. Hiç değilse zaten sayıca çok az kalan lise mezunu polis memurlarımızın ülkemiz ekonomisinin zorda olduğu bu dönemde emektar memurlarımız için böyle bir düzenleme yapılabilir.
“BU DÜZENLEME İLE POLİS MEMURLARIMIZ ÜZERİNDEKİ “ÜST” BASKISI DAHA DA ARTACAKTIR”.
Kanun teklifinde yine Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanunun 8 inci maddesinde yapılan değişiklikte bazı sorunlar mevcuttur. Teklife göre “görev sırasında veya dışında kurumun hiyerarşik düzenini veya amirin ya da üstlerinin otoritesini zedeleyecek şekilde amir ya da üstlerinin eylem veya işlemlerini olumsuz yönde eleştirici nitelikte söz söylemek ya da yazı yazmak” diye bir tanımlama yapılmıştır. Bu tanımlamanın neye göre olacağı ya da şeklinin ne olacağı belirtilmemiştir. Bu eksikliğin keyfiliğe neden olacağı aşikardır. Emniyet Teşkilatı içerisinde amirlerin, polis memurlarımızı çocuklarını okuldan aldırmaya dahi gönderdiği bilinmektedir. Başka bir deyişle Emniyet Teşkilatımızda zaten kontrol edilemeyen bir mobbing mevcuttur. Bu düzenleme ile polis memurlarımız üzerindeki “üst” baskısı daha da artacaktır. Zaten birçoğunun mental durumunun iyi olmadığı bilinmektedir. Bu bağlamda ilgili düzenleme ciddi risk taşımaktadır.
İşbu kanun teklifinin 18. maddesinde de anlaşılamayan bir kısım mevcuttur. Maddeye göre 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nda yer alan ek 4 üncü maddesine eklenen fıkrada kiraya verilen veya üçüncü şahıslara işlettirilen kısımları hariç olmak üzere kantinlerin elektrik, su ve yakacak giderleri genel bütçeye bırakılmıştır. Bilindiği üzere bu sene kamuda tasarruf uygulamalarına geçilmiştir. Bu bağlamda kamuda gerçek anlamda tasarrufun sağlanması için kontrol mekanizmalarının daha etkili çalıştırılması gerekmektedir. Kurumun kendi içindeki kantinlerin ilgili kısımlarının kurum bütçesi yerine genel bütçeye bırakılması bir soru işareti olarak durmaktadır. Aynı husus kanun teklifinde yer alan 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununda yapılan düzenleme için de geçerlidir.
—
Torba teklif ne getiriyor
-Toplam 17 adet kanun ve 1 adet kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapıyor. Yürürlük ve Yürütme maddeleri toplam 46 madde.
– İlk imza sahibi Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı ve Kocaeli Milletvekili Veysal Tipioğlu, Çorum Milletvekili Sayın Yusuf Ahlatcı
-Kaymakam adaylarının eğitim şartları ve mülkiye müfettişlerinin yetkilerinin belirlenmesi olmak üzere Dahiliye Memurları Kanununda yapılan değişiklikler ile Anayasa Mahkemesi iptal kararı doğrultusunda kaymakam adayları eğitim şartları düzenleniyor.
-En az üç yıl kaymakamlık yapmış olanlardan bazı görevlere atananların bu görevlerdeki hizmet sürelerinin mülki idare amirliği hizmet sınıfında geçmiş sayılmasına ilişkin hükmün atanılan görevler yönünden kapsamı da genişletiliyor.
-Anayasa Mahkemesi iptal kararı doğrultusunda, mülkiye müfettişlerinin kimler tarafından atanacağı, teftiş, denetim, inceleme, araştırma ve soruşturma görevlilerinin mülkiye müfettişlerince yerine getirileceği ve mülkiye müfettişlerinin yetkileri de düzenleniyor.
-İl valiliği yapmış olanların genel müdürlüğe atanması durumunda yani hak kayıplarını engellemek marifetiyle valilik maaşını almaya devam etmesi sağlanıyor.
-Emniyet Teşkilatı Kanunu’nda yapılan değişiklik ile Polis Bakım ve Yardım Sandığı’nda yeniden düzenlemeler.
-Ateşli silah parçalarının kanun kapsamına alınması ve ateşli silahlara yönelik cezaların artırılmasına yönelik Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’da yapılan değişikliklerle ateşli silah parçaları kanun kapsamına alınıyor.
-Devlet büyükleri tarafından elde edilen silahlar vergi, resim, harç ve süreden muaf tutuluyor.
-Ateşli silah parçaları madde kapsamına alınarak satışı ve bulundurulması suç sayılmakta ve kurusıkı silahların gerçek silah hâline getirilmesi suçu için daha yüksek bir ceza getiriliyor.
Böylelikle, ruhsatsız silah taşıyan, satın alan ve bulunduranlara verilen hapis cezaları alt sınırı bir yıldan iki yıla, üç yıl olan üst sınırı da dört yıla çıkarılmış olacak.
-Ruhsatsız silah taşıyan, satın alan ve bulunduranlar ise iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacaklar.
-Ateşli silahlar ile bunlara ait parçalar ve aksamı satın alan, taşıyan veya bulunduranlara ilişkin cezalar artırılmakta.
– Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişiklikle AFAD Başkan Yardımcısının ek göstergesi yükseltilmekte.
-Özellikle sözleşmeliyken muvazzaf olan astsubaylar lehine eşitsizliği önlemek üzere Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilecek sözleşmeli subay ve astsubaylara da benzer bir değişiklik yapıldı, aynı değişiklik burada gerçekleştirilecek.
-Hem sözleşmeli hem de doğrudan muvazzaf olarak göreve başlayan astsubaylarda rütbede eksik bekletmeden yararlanma koşulu olarak sözleşmeliyken daha sonradan muvazzaflığa geçen astsubayların lehine eşitsizliğe yol açan bu eski kanun maddesinin değiştirilerek bu eşitsizliğin önlenmesi amaçlanmaktadır.
-Noterlik Kanunu’nda yapılan değişiklikle yabancı memleketlere gönderilecek noter işlemlerinin tüm valilik ve kaymakamlıklarca onaylanabilmesi sağlanmaktadır.
-Araç kiralama şirketlerine yükümlülükler getirmek üzere Kimlik Bildirme Kanunu’nda bir değişiklikle araç kiralama faaliyeti yürüten gerçek ve tüzel kişilere kiralanan araç ve kiralayan kişilerin bilgi ve belgelerini tutmak, kayıtları kolluğa bildirmek için gerekli sisteme kayıt olmak, kayıtları saklamak yükümlülükleri getirilmekte ve bu yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde de verilecek idari para cezaları düzenlenmektedir.
-Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığına bağlı kantinlerin elektrik, su ve yakacak giderleri de genel bütçeden karşılanacak.
-Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı adına eğitim gören öğrenciler ile eğitim görüp mecburi hizmetlerini tamamlamadan ilişiği kesilenlerin yükümlü olacakları tazminat hükümlerinde de değişiklik yapılıyor.
-Başta usulsüz çakarlı araçlara ilişkin yaptırımları ağırlaştırmak üzere Karayolları Trafik Kanunu’nda yapılan değişikliklerle araçlarda “çakar” olarak adlandırılan usulsüz ışıklı ve sesli uyarı sistemi kullanılması hâlinde uygulanacak yaptırımlar ağırlaştırılıyor.
-Böylelikle yetkisiz çakar ve tepe lambası kullananlara yönelik cihazların kullanımına ilişkin hükmü ihlal edenlere ceza 6.439 liradan 96 bin liraya çıkmış olacak. Ayrıca, sürücü belgeleri otuz gün süreyle geri alınacak ve araçları aynı süreyle trafikten men edilecek.
Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’unda yapılan değişiklikle, devletin güvenliğine karşı işlenen suçlar hariç olmak üzere, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlardan haklarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilenlerin özel güvenlik görevlisi olabilmesi sağlanmakta.
Yargılama sürelerinin hızlandırılması ve Göç Vakfının düzenlenmesi konusunda Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda yapılan değişikliklerle kısa dönem ikamet izni verilmesine esas olacak taşınmazın niteliği, değerinin Bakanlıkça belirlenmesi, kısa dönem ikamet izninin reddi veya iptaline ilişkin yargılama sürecinin hızlandırılması sağlanmakta.
Sınır dışı etme kararına ilişkin yargılama süreci hızlandırılıyor. Değişiklikle Göç Vakfı düzenleniyor.
Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nda, Anayasa Mahkemesi iptal kararı doğrultusunda, çarşı ve mahalle bekçileriyle ilgili değişiklikler yapılarak, çarşı ve mahalle bekçilerinin üstü ve amiri belirleniyor. Adaylarda aranacak nitelikler ve istihdam için yapılacak sınava ilişkin hususlar düzenleniyor, kişiler üzerinde ve araçlarda kontrol usulü netleştiriliyor, çalışma saatleri belirleniyor.
-375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yapılan değişiklikle AFAD Başkanı ve AFAD Başkan Yardımcısının ücret ve tazminat göstergeleri yükseltilmekte.