raliyet ailesinin servetinin değeri 28 milyar dolara ulaşıyor. Bu miktarın 500 milyon dolarlık kısmını Kraliçe 2. Elizabeth’in kişisel serveti oluşturuyor.
Servetin içinde Kraliçe 2. Elizabeth’in hayata gözlerini yumduğu İskoçya’nın Aberdeenshire bölgesindeki Balmoral Kalesi de dahil, kişisel yatırımlar, atlar, pul koleksiyonu, mücevherler ve sanat eserleri bulunuyor.
Kişisel servet, 2. Elizabeth’a annesi Elizabeth Bowes-Lyon’un 2002’deki ölümünün ardından kalmıştı.
2. Elizabeth’in bu serveti, şimdi herhangi bir veraset vergisinden muaf şekilde oğlu yeni Kral 3. Charles’a kalacak.
Tartışmalı bir konu olarak yeniden gündeme gelen bu vergi muafiyeti, 1993’te dönemin Başbakanı John Major tarafından “Kraliyetin benzersiz önemine” yapılan atıfla birlikte sağlanmıştı.
Kraliyetin mülklerini yöneten kurum: Crown Estate
Kraliyet ailesinin sahip olduğu malvarlığının büyük kısmı İngiliz devleti tarafından atanan bağımsız bir kurul tarafından yönetiliyor.
Crown Estate ismindeki ekonomik yapının kontrol ettiği malvarlığının toplam değeriyse, 19 milyar dolar civarında bulunuyor.
Bu malvarlıkları arasında Londra’nın meşhur caddelerinden Regent Street’in tamamı, geleneksel at yarışlarının düzenlendiği Royal Ascot pisti yer alıyor.
AA muhabirine konuşan Financial Times gazetesinin kıdemli ekonomi yazarı Andrew Hill, “Crown Estate, Kraliyete ait şirketlerden oluşuyor. Monarşinin başında kim varsa teknik olarak Crown Estate’in de başında o bulunuyor. Monarşinin başındakine danışılabilir fakat Crown Estate’in en üst seviyesinde Kral ya da Kraliçe’nin rolü semboliktir.” değerlendirmesinde bulundu.
Son olarak “Kraliçe 2. Elizabeth: Kraliyet ekonomisinin iç yüzü” başlıklı makale kaleme alan Hill, yaptığı araştırmaların sonucunda Kraliçe 2. Elizabeth’in bazı durumlarda “çok ince bir dokunuşla” fikirlerini komisyon üyelerine ilettiği bilgisine ulaştığını söyledi.
Hill, Kraliyetin sahip olduğu servetin devlet tarafından çok sıkı denetlendiğini ve taht sahibinin çok sınırlı bir esneklik payına sahip olduğunu ifade etti.
Bununla birlikte Crown Estate’den elde edilen gelirin yüzde 25’i, Kraliyet ailesinin masraflarının karşılanması için “Sovereign Grant” fonuna aktarılıyor.
Bu harcamalar arasında mülklerin bakım masrafları, personelin ücretleri, kraliyet üyelerinin katıldığı programlar ve düzenlenen resepsiyonlar bulunuyor.
BBC’nin haberine göre, 2021’de Kraliyet üyeleri programlara 2 bin 300 resmi katılım sağladı.
Crown Estate’in gelirlerinden geri kalan yüzde 75’lik pay ise İngiliz Hazinesine gidiyor.
Kraliyetin sahip olduğu bir başka kalem de İskoçya’da bulunan Crown Estate İskoçya’nın mülkleri.
İskoçya’daki servetin değerinin yaklaşık 590 milyon dolar civarında olduğu kaydediliyor.
Kral 3. Charles’ın Buckingham Sarayı’nı satma yetkisi yok
Crown Estate’in dışında kalan mülkler de servetin önemli bir kısmını oluşturuyor.
Lancaster Dükü unvanını alacak olan Kral 3. Charles, bu unvan sayesinde 18 bin hektardan fazla bir araziden de gelir ediyor.
Kral Charles’ın bir önceki unvanı olan ve şimdi en büyük oğlu William’a geçen 1,3 milyar dolarlık bir servete karşılık gelen Cornwall Dükü unvanı da beraberinde yılda 20 milyon sterlin gelire denk düşüyor.
William’ın payına düşen bu mirasın içerisinde, Birleşik Krallık’taki en büyük organik gıda markasının yanı sıra Transilvanya’da bulunan doğa ile iç içe bir inziva merkezi de bulunuyor.
Unvanların dışında kalan mal varlıkları arasında Buckingham Sarayı ve Kensington Sarayı da bulunuyor. Ancak kraliyetin bu yapılar üzerinde karar alma hakları da kısıtlı.
Yeni Kral 3. Charles yaklaşık 5 milyar dolar değere sahip Buckingham Sarayı’nı satma yetkisine de sahip değil.
Monarşi karşıtları kraliyete ait servetin halka geri verilmesini istiyor
Birleşik Krallık’ta yaşayan monarşi karşıtları, Kraliyet giderlerinin vergi mükelleflerince karşılanmasının yıllardır doğru olmadığını dillendiriliyor.
Bu hakların varılan mutabakat sonrasında monarşiye verildiği 1760’lı yıllardan bu yana süren tartışmada, cumhuriyet rejimi yanlıları krallığa ait tüm malvarlığının halka geri verilmesi gerektiğini savunuyor.
Financial Times’dan Hill, milyonlarca sterlin değerindeki Kraliyet harcamalarının gelecek dönemde de devam edeceğine inandığını belirtti.
Bununla birlikte Hill, son dönemde artan tartışmalar ışığında, Kral 3. Charles döneminde giderleri kesintiye uğratmak için daha az sayıda personelin çalışmasına ve Kraliyet üyelerinin harcamalarının devlet tarafından karşılanan kısmının azaltılmasına yönelik bazı adımların atılabileceğini söyledi.
Royal Holloway Üniversite’sinden Prof. Pauline Maclaran da vergi ödeyen İngiliz vatandaşların mevcut durumu sorguladıklarına işaret ederek, “Gördüğümüz birçok gerilim ve eleştiri, monarşinin İngiliz vergi mükelleflerine çok fazla paraya mal olması ve yeterince değer getirmemesi.” ifadelerini kullandı.
Monarşinin temsil ettiği değerleri ön plana koyarak öneminin altını çizmek istediğini kaydeden Maclaran, bu şekilde geleneğin savunucusu pozisyonunu vurguladığı değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Maclaran, buna karşılık monarşiyi anlamının genç jenerasyon üzerindeki öneminin azaldığına dikkati çekerek, monarşi yanlılarının daha çok yaşlı ve daha muhafazakar görüşlü kişilerden oluştuğunu belirtti.
Turizm gelirleri
Kraliyetin marka değerinin turizm gelirlerini ne denli etkilediği de konuyla ilgili bir başka temel soru olarak göze çarpıyor.
Monarşi yanlıları Kraliyetin geleneksel öneminin ülke ekonomisine etkisine vurgu yapıyor.
Brand Finance adlı şirket tarafından 2017’de konuyla ilgili yapılan son araştırmada, Kraliyetin İngiliz turizmine katkısının 640 milyon dolar olduğu analizi yer almıştı. Ancak kraliyet üyelerinin güvenlik giderlerinin Crown Estate’in dışında devlet tarafından karşılandığını belirten sivil toplum kuruluşu “Republic”, Kraliyetin korunma maliyetinin bile 345 milyon sterlin olduğunu iddia ediyor.
Uzmanlar, konuyla ilgili tartışmaların uzun bir süre daha devam edeceğini öngörüyor.