Ulusal24 Haber Merkezi
Açıklanan yeni Asgari ücret için “Kabul” lafının bile bir hakaret olacağına dikkat çeken Güvenlik Koruma İş Sendikası Kurucu Genel Başkanı Abdurrahman Konyar, asgari ücret krizinin en büyük nedeninin “Sendikasızlık” olduğunu, son dönemlerde işçi aleyhine yasaların çıkarıldığını, işçileri koruyacak yasa ve düzenleme yapılmadığını ve aksine birçok haklarının da planlı olarak ellerinden alındığını söyledi.
Asgari ücrete yüzde 30 zam yapılırken devlet alacaklarına yeniden değerleme ile yüzde 43 yapılmasını da eleştiren Abdurrahman Konyar, “Gelir dağılımının Adaletli sağlanması adına acilen Devlet harç ve masraflarının, elektrik su doğalgaz yani kamu hizmetlilerinin tümünün, kira artışları gibi tüm zam oranlarının asgari ücretlerine yapılan zam oranının 1/3ünü aşmaması konusunda yasal düzenleme yapılması gerekiyor.” Dedi
İşçi maaşlarından gelir vergisi kesilmesinin de adil olmadığına dikkat çeken Abdurrahman Konyar, “En önemli konu ise İşçilerden gelir vergisinin kaldırması gerekiyor. İşçi tüccar değildir mal hizmet satmıyor. İşveren harcamalarını gider olarak gösterip vergiden düşüyor ama işçinin böyle bir şansı yok.” Sözlerine yer verdi.
Güvenlik Koruma İş Sendikası Kurucu Genel Başkanı Abdurrahman Konyar, açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
“Asgari ücret bir maaş değildir. Bu ücret açlık ücretidir. Kabul lafı bile bir hakarettir.
Avrupa ve ülkemizle aynı seviyelerde olan ülkelerde asgari ücreti kimse bilmiyor ve konuşmuyor bile. Ülkemizde son zamanlarda gündem olan asgari ücret krizinin nedeni ise işçilerin Sendikalara üye olmaması.
Hükümetin politikası ise hak aramaya kalktığı zaman işçiler aç olsun, kendilerini geçindirecek bir ücret olmasın, açlık korkusu ile kimse sesini çıkartmasın. Zengin daha zengin Fakir daha fakir olsun.
Bununla birlikte son dönemlerde işçi aleyhine yasalar da çıkarıldı. İşçileri koruyacak yasa ve düzenleme yapılmadı, aksine birçok hakları elinden alındı.
Avrupa ve diğer Ülkelerde neden asgari ücret konuşulmuyor?
Çünkü işçiler sendikalıdır. Toplu iş sözleşmesi ile işçiler iş yerinin özelliğine göre patronlarla oturup sendika gücü ile birlikte maaşlarını belirliyorlar.
Nitekim ülkemizde de sendikalı çalışan ve TİS olan iş yerlerinde hiçbir işçi asgari ücretle çalışmıyor. Toplu iş sözleşmesi ile işçiler, sosyal hakları, banka promosyonları gibi birçok hakları elde ediyorlar. Burada işçilere düşen görev mazeretsiz Sendikalara üye olmaktır.
Özel güvenlik görevlisi olarak çalışanlar, E-devlet üzerinden 581 Güvenlik Koruma Sendikasına ücretsiz olarak üye olabilirler.
Asgari ücretin önemli kısmı Kamuda taşeron olarak çalışan KİT’ler ve benzeri iş yerlerindedir ve maaşlarına asgari ücrete gelen zam oranında artış yapılmaktadır.
Örnek; Toplu İş Sözleşmesi çerçevesinde ücreti belirlenen sendikalı işçiler, asgari ücretin %45 fazlası maaş almaktadır. Asgari ücrete yapılan zam binlerce insanın maaşını belirtmektedir. Bu nedenle mutlak suretle sendikaya bağlı bir sözleşme yapılmalıdır. İşçi maaşlarının artış oranları, Toplu İş Sözleşmesi çerçevesinde enflasyon, tefe tüfe oranına göre yapılması gereklidir. Ancak burada örgütlü olan sendikalar bu konuları hiçbir zaman yüksek sesle sürekli olarak gündemde tutmayıp sosyal medya fenomenleri gibi paylaşım yapıyorlar.
Bunlar Hükümetin asgari ücrete yaptığı artışı doğru buluyor ve hükümet te yanlışını görmüyor. Biz de hükümete buradan yanlışını söylüyoruz. Acil olarak kamu düzenlenmesinin sağlanması, enflasyonun önüne geçilmesi, alım gücünün yükselmesi için çözüm üretilmelidir.
Gelir dağılımının Adaletli sağlanması adına acilen Devlet harç ve masraflarının, elektrik su doğalgaz yani kamu hizmetlilerinin tümünün, kira artışları gibi tüm zam oranlarının asgari ücretlerine yapılan zam oranının 1/3ünü aşmaması konusunda yasal düzenleme yapılması gerekiyor.
En önemli konu ise İşçilerden gelir vergisinin kaldırması gerekiyor. İşçi tüccar değildir mal hizmet satmıyor. İşveren harcamalarını gider olarak gösterip vergiden düşüyor ama işçinin böyle bir şansı yok.
Hükümet gerçek anlamda samimi ise işçileri düşünüyor ise söylediklerimizin yapılmasını sağlamalıdır. Sendikalaşma önündeki en büyük engel olan barajları ve iş yerlerindeki yetki alma engellerini kaldırmalıdır. Sosyal bir devlet anlayışı ile acil olarak bu adımların atılması gerekiyor.
Aksi olması durumu ise sadece vatandaşları oyalayıp belirli bir kısmı zengin edip diğer kısmı ise fakirleştirerek yönetmekten başka bir şey değildir. Ülkemizdeki en büyük sorun olan Kamu özel ayrımı olmaksızın Taşeron sisteminin kaldırılmasıdır. Belirli bir zümreyi zengin etmek amaç olmamalıdır. Herkes bu ülkenin vatandaşıdır ve gelir dağılımında aynı hakkı Vatandaşa da vermesi gerekmektedir.”