Tarım Bakanlığı’nın, süt piyasasında derinleşen krizin ardından bugün süt üreticileri ile bir araya gelmesi bekleniyor. Öncesinde ise Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) çiğ süt maliyetini paylaşarak, fiyatların hızlı ve yeterli artırılması gerektiği çağırısında bulundu.
TÜSEDAD, üreticinin anaç hayvan kesimine zorlandığını kaydederek, süt ve ette arz talep dengesinin bozulabileceğini ani fiyat artışlarının tüketicilere yansıyacağı uyarısını yaptı. Çiğ süt tavsiye fiyatının daha önce olduğu gibi USK tarafından belirlenmesi gerektiğine işaret eden TÜSEDAD, gıda komitesinin çiğ süt fiyatına müdahale edici fonksiyonunun kaldırılması gerektiğini vurguladı. Açıklamada, gelecek aylarda uluslararası normlarda kabul görmüş 1,5 olan çiğ süt/yem paritesinin korunduğu maliyet değişimlerine paralel aylık fiyat güncellemelerinin düzenli yapılması gerektiği ifade edildi.
Üretici fiyat ve primden memnun değil
Ulusal Süt Konseyi (USK) 15 Eylül’de, 7.50 TL olan referans fiyat ile 20 kuruşluk destekleme primini sabit tutmuş, üretici zarar ettiği gerekçesiyle anaç hayvanlarını kesime göndermeye devam edince 20 kuruş olan prim desteği 50 kuruşa çıkarılmıştı. Ancak üretici bu artışı da yeterli bulmamıştı. Süt üretimindeki düşüş ve sanayicinin piyasadan süt bulmakta zorlanması bazı bölgelerde çiğ süt fiyatının 10 TL’ye kadar yükselmesine neden olmuştu.
TÜSEDAD, yaptığı yazılı açıklamada, eylül ayına ait 1 litre çiğ süt maliyetini hesaplayarak, şu açıklamayı yaptı:
TÜSEDAD olarak; 1 litre süt üretmek için bir çiftçinin cebinden yaptığı harcama esas alınarak hesap yapmayı tercih ettik. 1 litre süt üretmek için 1 inek ve 1 genç hayvana bakmanız gereklidir. Bu durumda Ulusal Süt Konseyi (USK) tarafından sadece 1 ineğin süt vermesi için hesaplanan maliyet gerçeği yansıtmamaktadır. Beslenen genç hayvan için harcanan para ileriki tarihlerde inek olarak sürüye katılacak ve sağılan inek kesime gidecektir. Kesime giden ineğin parası çiftçiye kalan tek gelirdir. Yaklaşık %30 mertebesinde olan bu oran brüt olmakla beraber, canlı hayvanların riskleri (ölüm, hastalık, düşük) içermemektedir.
Maliyet hesabı yapılırken diğer ülkelerdeki süt fiyatları ile mukayese edilmekte olup yurtdışının %10 altındadır. Yani ithalat halen daha çok pahalı bir alternatif olmakla beraber, et ve sütte yurtdışına bağımlı olmak ülkemizi stratejik olarak riske sokar.
Enflasyonun artışı doğrultusunda üretici fiyatlarının baskılanması üretimi azaltır. Bu durum arz kısılması kaynaklı fiyatları orantısız yükseltir. Üretimi canlı hayvanlara dayalı olması sebebi ile üretimin yeniden canlanması çok hızlı olamaz. Kesilen damızlık hayvanların telafisi en iyi şartlarda bile 3 yıl alacaktır.
Tüm bu dengeleri göz önünde bulundurarak ve çiğ süt fiyatlarındaki artış ile raf fiyatlarındaki artış korelasyonuna bakılınca, Ocak ayından bu yana çiğ süte gelen 2,8 TL/lt fiyat artışına karşılık raflardaki süte 7 TL/lt mertebesinde zam gelmiştir.
Raflarda fiyatlar daha da artacak uyarısı
Aylık fiyat güncellemeleri çağrısında bulunan TÜSEDAD, “Beklentimiz; çiğ süt tavsiye fiyatının geçmişte olduğu gibi tarafların bir araya gelerek USK tarafından belirlenmesi, gıda komitesinin çiğ süt fiyatına müdahale edici fonksiyonunun kaldırılması ve gelecek aylarda uluslararası normlarda kabul görmüş 1,5 olan çiğ süt/yem paritesinin korunduğu maliyet değişimlerine paralel aylık fiyat güncellemelerinin düzenli yapılması yönündedir. Fiyatların hızlı ve yeterli arttırılmaması üreticiyi anaç hayvan kesimine zorladığı gibi, hem sütte hem ette arz talep dengesini olumsuz etkilediği düşünülerek oluşabilecek ani fiyat artışlarının tüketiciler açısından mahsurlu olduğu kanaatindeyiz” ifadelerine yer verdi.