Güvenlik ortamının yeniden şekillendiği, güç dengelerinin, aktörlerin ve rollerin sürekli değiştiği bir dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde etki ve ilgi alanı her geçen gün genişleyen Türkiye’nin tüm gelişmeleri yakından takip ettiğini, köklü tarihi, dinamik nüfusu, her geçen gün büyüyen ekonomisi ve güçlü ordusuyla bölgesinde ve dünyada etkin ve proaktif politikalar ortaya koyduğunu ifade eden Akar, son dönemde artan Yunanistan provokasyonlarına da değindi.
Yunanistan Küstahça Hareketler Yapmaya Başlamıştır
Türkiye başat aktör olarak barış ve istikrar için çabalarken kötü komşuluğun en bariz örneğini teşkil eden Yunanistan’ın provokatif eylem ve söylemleri ile yayılmacı, saldırgan politikalarına devam ettiğini belirten Akar, şunları söyledi:
“Bu tutumuyla gerginliği tırmandıran taraf olan Yunanistan, pervasızca Türkiye’yi suçlamaktadır. Bu bir ikiyüzlülük, riyakarlıktır. Ayrıca her fırsatta Türkiye’yi başkalarına şikayet eden bu kötü komşumuz, düşmanca tavrını ortaya koymaktadır. Özellikle son zamanlarda sorumsuzluk abidesi bazı Yunan siyasiler, Türkiye-Yunanistan ilişkilerini her gün yeni hezeyanlarla adeta zehirlemektedir. Yakın zamanda NATO faaliyeti gerçekleştiren uçaklarımıza radar kilidi atılması, Yunanistan’ın NATO’nun temel ilkelerini ve değerlerini hiçe sayacak boyutta küstahlaştığını göstermektedir.
Nitekim, ABD’li eski bir diplomat da Yunanistan’ın bu hamlesini, gerilimi tırmandırma işareti ve ‘düşmanca davranış’ olarak gördüğünü ifade etmiştir. Yine bu olayın hemen ardından da ticari bir gemiye Yunan Sahil Güvenliği tarafından ateş edilmesi, gerginliği yeni bir boyuta taşımıştır.”
Masum İnsanların Vebali Yunan Siyasilerin Boynundadır
Yunanistan’ın İstanköy Adası’na sözde soykırım anıtı yapmasını Yunanistan’ın bir başka provokasyonu olarak nitelendiren Akar, “Asıl mezalim ve soykırım, tebası olduğu Osmanlı Devleti’ne isyan ettiği süreçte Tripoliçe’de ve 1919-1922 yılları arasında Anadolu’yu işgal girişiminde Yunanistan tarafından yapılmıştır. Kıbrıs’ta da soydaşlarımıza aynı vahşeti yapan yine bunlardır. Bu açıdan Yunan siyasiler, şayet bir utanç vesikası arıyorlarsa aynaya bakmaları kafidir.
Bütün Anlaşmaları İhlal Ediyorlar
İşte bu ikiyüzlüler bir yandan bölgede istikrarı tehdit ederken bir yandan da buldukları her fırsatta, her ortamda utanmadan gerçekleri manipüle ederek Türkiye’yi şikayet etmekten, Türkiye karşıtı tavır sergilemekten çekinmemektedir.” dedi. Yunanistan’ın 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarını bir kenara atıp gayrı askeri statüdeki adalara silah yığdığına dikkat çeken Akar, şunları söyledi:
“Bazılarının kışkırtması ve maalesef AB’nin de göz yummasıyla şımarık çocuk rolünü üstlenip dünyada örneği olmayan, eşi benzeri görülmemiş, akıl, mantık dışı talep ve uygulamalarla bölgede istikrarsızlığı körükleyen, sırf siyasi gelecek kaygısı ile kendi halkının kaynaklarını hoyratça heba ederek beyhude bir silahlanma gayreti içinde olan, kurulduğun günden bugüne 7 aşamada 3 kat genişlemesine, burnumuzun dibine kadar gelmesine rağmen ‘Yeni Osmanlıcı’ diyerek büyük bir pişkinlikle Türkiye’yi yayılmacılıkla suçlayan, suni ittifaklar kurup kendi topraklarını peşkeş çeken, sonra da başkalarının arkasından diklenerek aklınca bize gözdağı vermeye kalkan, Türk azınlığın haklarını elinden alıp Türk varlığını yok sayarak asimilasyon politikalarıyla, baskıyla onları sindirmeye çalışan, adeta bilinçli kimlik soykırımı yapan, terör örgütleriyle iş birliği yapan ve onlara her türlü desteği veren, sığınmacıları acımasızca geri iterek, botlarını batırarak Ege’nin soğuk ve karanlık sularında bebekleri öldüren, sonra da pişkince insan haklarından bahsedenlerin gerçek yüzünü ve niyetlerini akıl ve vicdan sahibi herkes anlıyor.
Yunanistan’ın Eline Bebeklerin Kanı BulaşmıştırTarih, Yunan siyasilerin uydurmalarını değil, insanları ölüme terk ettiklerini ve ellerine bebeklerin kanının bulaştığını yazacaktır. Masum insanların vebali, Yunan siyasilerin boynundadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettikleri üzere Ege’yi mülteci mezarlığına çeviren Yunanistan’a, uluslararası kurumların güçlü bir yaptırım uygulaması ve insanlığa karşı işlenen bu suçlara ‘dur’ demesi gerekmektedir.” Yunanistan’ı Diyalog Masasına Davet “Yunanistan’ın her türlü haksız, hukuksuz tutumuna ve eylemine, mütekabiliyet kapsamında sahada ve masada gerekli karşılığı bugüne kadar verdik, bundan sonra da vereceğimiz bilinmelidir.” diyen Akar, Yunanistan’ın sorunları uluslararası düzeye taşıyıp birtakım oldubittilerle Türkiye’nin haklarını gasbedeceklerini düşündüğünü belirtti. Bu kapsamda Yunanistan’ın büyük yanılgı içinde olduğunu vurgulayan Akar, şu açıklamalarda bulundu:
“Bu oldubittilere, dayatmalara asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Hadi coğrafi ve ilmi gerçeklerden bihaberler, onu anladık. Bu ikiyüzlüler, tarihten de hiç ibret almıyorlar. 100 yıl önce bir macera hevesiyle evlatlarını bu topraklara gönderip de akıbetlerinin ne olduğunu, bazı macera heveslilerinin darağacında son nefeslerini verdiğini belki unutmuş olabilirler ama biz, iyi komşuluk adına yine de hatırlatalım. Bu işin ciddiyetinin farkına varın. Yanlış yolda ilerlemekten vazgeçin. Felakete davetiye çıkaracak provokasyonlardan uzak durun. Başkalarının ipiyle kuyuya inmeyin. Aklıselim sahibi Yunanlara bir kez daha samimi çağrımız; aramızdaki sorunların uluslararası hukuka uygun olarak barışçıl yöntemlerle, iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde ve karşılıklı diyalog yoluyla çözülebilmesi için diyalog masasına gelmesidir.”
Akar, barış ve istikrar için Ege’nin ve Akdeniz’in dostluk denizi olması, tüm zenginliklerin adil bir şekilde paylaşılmasını amaçladıklarını belirterek, şöyle devam etti:
“Bu açıdan Yunanistan’ın, Türkiye’yi tehdit olarak görmek yerine güvenilir ve etkin bir müttefik ve komşu olarak görmesi, hem kendisinin hem bölgenin hem de NATO’nun menfaatine uygun olacaktır. Komşumuz Yunan halkı da emin olmalıdır ki Türkiye, Yunanistan ile barış içinde ve müreffeh bir gelecekten yanadır. Üçüncü taraflardan da beklentimiz; konuya uluslararası hukuk, akıl, mantık ve bilim ışığında tarafsız ve objektif bakmaları ve gerçekleri görmeleridir. Sonuç olarak Kıbrıs dahil, Ege’de ve Doğu Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizi korumakta azimli, kararlı ve buna muktediriz.”