Yanık, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde düzenlenen, “Afet Sonrası Aile Odaklı Çalışmalar ve Türk Dünyası Dayanışması Paneli”ne katıldı.
Yanık, yaptığı konuşmada, bakanlık olarak Türkiye Afet Müdahale Planı kapsamında iki temel sorumlulukları olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Birisi psikososyal destek hizmetleri, ikincisi de ayni yardım ve depo yönetiminin sağlanması. Dolayısıyla bütün afet ve acil durum hallerinde olduğu gibi 6 Şubat depremlerine müteakip de sıfırıncı dakikadan itibaren arkadaşlarımız sahadaydılar. Hâlâ sahadalar ve yoğun bir biçimde çalışmalarını sürdürüyorlar. Fakat 11 ili, 14 milyona yakın vatandaşımızı doğrudan etkileyen, civardaki illerle beraber saydığımızda 17 ille belki 20 milyona yakın insanı etkilediği tespit edilen bir büyük afet durumundan bahsediyoruz. Çok ağır bir süreçten hala geçiyoruz. Bizim için psikososyal destek çalışmaları özelinde önümüzdeki 2 yıl akut döneminin devam ettiği ve bütün kurum ve kuruluşlarla, paydaşlarımızla sosyal destek çalışmalarını sürdürdüğümüz bir süreç olacak.”
Yanık, afet sonrası süreçte Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Yunus Emre Enstitüsü’yle birlikte KKTC’ye yakınlarının yanına giden depremden etkilenen ailelere ziyaretler gerçekleştirildiğini belirtti. Yanık, “Bu kapsamda 5 bin 59 hane ziyaret edilerek, 12 bin 22 kişiyle tek tek arkadaşlarımız görüştüler ki; dönem dönem de yine KKTC’ye vatandaşlarımıza destek gruplarını göndermeye devam ediyoruz” ifadesini kullandı.
Yanık, şunları kaydetti:
“Çok hızlı bir biçimde şu an için Almanya’da bir müşavirlik, dört aile ataşeliği olmak üzere beş birim kurduk. Bunun devamında nüfusumuzun yoğun olduğu yerler Avrupa ülkelerinden Amerika’ya kadar tespitlerimizi, çalışmalarımızı yapıp, ayrı ataşeliklerimizi oralara da kuracağız. Geçtiğimiz yıl Almanya’yı ziyaret ettik. Oradaki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını tespit ettik. Bir önceki yıl yine Amerika’da New York’ta Türk vatandaşlarımızla buluştuğumuzda orada bir ataşelik faaliyetine ihtiyaç olduğunu tespit ettik. Ve nitekim depremin ardından KKTC’ye giden vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını orada takip ediyoruz. Depremden daha önce KKTC ile yaptığımız bir protokol çerçevesinde bakanlık olarak bizim sosyal hizmet merkezi modelimiz ve aile destek merkezi modelimizi KKTC’nde kurmak üzere zaten çalışmalara başlamıştık. Bunun anlamı şu; bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyanın neresinde, hangi mesafede olursa olsun, bir vatandaşı yaşıyorsa, ne ihtiyacı var yanında olacak, ona her türlü maddi, manevi desteği verecek, hukuksal desteği verecek, diplomatik desteği verecek güçte ve kudrettedir.”