Atatürk kadın kadınlara değer veren bir dünya önderi olmamıştır. Bakın Milli Mücadele’de erlerini kaybeden ve bizzat düşmanla savaşan kadınlara hangi jesti yaptı?
///
Sakarya Savaşı bitmişti, bir sonbahar sabahıydı…
Akşehir pazaryeri kalabalıktı. Herkes hep bir ağızdan konuşuyor, kimi evinin ocağında aşının derdinde kimi savaşta yitip giden yiğitlerini anlatmaktaydı…
Bir ara o sesler azalmaya başladı yalnızca kulaktan kulağa bir fısıltı gezmeye başladı. –
– Gazi gelmiş, Gazi!”
Bütün gözlerde büyük bir mutluluk, yüreklerde heyecan zira gelen Başkomutan…
Gazi Mustafa Kemal Paşa, o ölçülü, güzel yürüyüşüyle yavaş yavaş ilerlemekte, ara sıra sergilerin önünde durup ilgilenmekte. Belli ki alışverişe çıkmış; ama O, başka bir şey değil, yalnız gönül alıyor. Böylece gönül ala ala satıcı kadınların olduğu tezgahlara geliyor ve soruyor:
– Nasılsınız bacılar?
– Sağ ol Paşam, duacıyız.
Kadınlar Paşalarını özlem dolu gözlerle kana kana seyrederken tek tek seslerini duyuruyorlar:
– Güzel Paşam.
– Yiğit Paşam.
Gazi utangaç; bu sevgi haykırışlarını durdurmak için birini işaret ederek soruyor:
– Erin var mı?
– Var Paşam cephede.
– Ya senin?
– Kanı helal olsun, Çanakkale’de kaldı.
Daha soracak, soracak ama bu yürek yanıklardan alacağı yanıtların çoğunu şimdiden oranlıyor; Çanakkale’sinden sonra Kafkas’ı, Kanal’ı, Galiçya’sı, İnönü’sü, Sakarya’sı hep sıralanacak, hem de hiç kırgınlık taşımayan, hiçbir şey istemeyen, beklemeyen seslerle.
Gözleri buğulanmış, bir an düşünüyor ve hemen sevecen adımlarla, geldiği yana yöneliyor, bir kuyumcunun sergisi önünde durduktan sonra elinde bir avuç yüzükle geri dönüyor. O gün pazardan dönen bacıların parmakları, Gazi’nin hediye ettiği yüzüklerle süslü, yürekleri yaşantılarının en büyük övüncü ile dolu idi…
Yaşar Gürsoy