Bugün bayram. En büyük bayram hem de. Cumhuriyet Bayramı. Herkese kutlu olsun.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü bir kez daha saygı ve minnetle anıyorum.
Geçen yıl yazmıştım bu yazıyı. Bugün bir kez daha tekrarlıyorum:
ATATÜRK HANGİ TAKIMI TUTARDI?
Her Atatürkçü’nün yolu başka! Bir türlü gösterdiği hedefi hep birlikte anlayamıyoruz.
Sadece bugün değil, geçmişte de böyleydi. Ölümsüzlüğe göç etmesinin ardından, hele de çok partili düzene geçmemizle birlikte farklı anlamlar yüklemekte yarışmışız Atatürkçülük kimliğine.
Herkes kendince Atatürkçü olmuş ya da “Kemalist” kimliğini yapıştırmış üstüne… Ama yolları farklı olmuş.
Kimi darbe yapmış “Kemalistim” diye, kimi de ezmiş diğerini “Ben daha çok Kemalistim, sen yanlış yoldasın” diye.
Kenan Evren mesela… Darbe yapmış Atatürk’ün yolundan uzaklaşmakla gördüğü için siyasileri, dilinden düşürmemiş iktidarda kaldığı süre içinde de. Peki ne yapmış Atatürk için derseniz; sadece Yeşilköy Havalimanı’nın adını Atatürk Havalimanı yapmış; o kadar. Gerisi lafta kalmış.
Hele seçim zamanlarında. Büyük önder “Birlik içinde olunmasını” vasiyet etmiştir ama biz bölüne bölüne, kamplaşa kamplaşa, vura kıra gitmişiz sandık başına.
“Peki sence nedir Atatürkçülük” diyorsanız eğer… Büyük usta rahmetli Bekir Coşkun’un bir yazısından bir bölümdür Atatürkçülük; şöyle:
“Ben Atatürk”ü sevmeyenleri de sevmem…
O bir insan değildir bizler için… Bir ilkedir, bir idealdir, bir rejimdir, bir ülkedir, özgürlüktür, bağımsızlıktır, medeniyettir…
Biz hepsine birden “Atatürk” deriz…
Bu yüzden dilimizden düşmez…”
Budur işte…
Sporda da böyledir bu; her kulübün kendine göre iddiası vardır, tekrarlar dururlar:
Beşiktaşlılara göre;
– Beşiktaşlıdır Atatürk!
Galatasaraylılara göre;
– Galatasaraylıdır!
Fenerbahçelilere göre;
– Fenerbahçelidir, aha da kanıtı!
Trabzonsporlulara göre;
– Falanca tarihte Trabzon’a gelmiştir, Trabzonsporludur!
Bir takım belgeler de çıkarır kimileri; kulüplere yakın olan yazarlar haklılıklarını kanıtlamak için makaleler yazarlar; kitap çıkaran bile olmuştur.
Atatürk’ün zaman zaman kulüplerini ziyaret ettiği de doğrudur.
Süleyman Bulut’un Can Yayınları’ndan çıkan “ATATÜRK’TEN KÜÇÜK ÖYKÜLER” kitabında bir bölüm özetle şöyledir:
Atatürk bir gün yakın arkadaşı Kılıç Ali”nin evine ziyarete gider. Kapıyı sonraki yıllarda Türk futbolunun efsane isimlerinden biri olacak olan Gündüz Kılıç açar. Genç Gündüz Galatasaray Lisesi’ndedir ve futbol oynamaktadır. Milli takımda da yer almaktadır. Milli takım, “Halkevleri takımı” adıyla Rusya’da maçlar oynamış, çoğunu kaybetmiştir.
Atatürk, babası olmasa da bir delikanlıyı önemsediğini göstermek için içeri girer ve sorar:
– Neden yenildiniz? Bu yenilgiler seni çok üzdü mü?
Gündüz nasıl üzüldüğünü anlatırken; Atatürk sözünü keser:
– Dünyada yenilmeyen kimse, yenilmeyen ordu, yenilmeyen takım, yenilmeyen kumandan yoktur. Yenildikten sonra üzülmek de tabiidir. Ancak, bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. Yenilen, hemen toparlanmalı, kendini yeneni yenmek için olanca gücüyle, azmiyle daha çok çalışmalıdır.”
Önemli olan budur işte; Atatürk’ün hangi takımı tuttuğundan çok anlayışıdır.
Yoksa…
Atatürk Galatasaray’dır.
Fenerbahçe”dir. Beşiktaş”tır, Trabzonspor’dur.
Hepsinden önemlisi Atatürk Türkiye’dir.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç’un şu konuşması bence çok önemlidir:
“Önemli olan Atatürk”ün hangi takımı tuttuğu değil, hangi takımın onun yolundan yürüdüğüdür.”
Ulu Önder demiştir ki sağlığında:
– Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.
İşte budur.
Siz… Kulüp olarak onun yolunda yürüyor musunuz? Sporcu olarak zeki, çevik ve hepsinden önemlisi ahlaklı mısınız?
Bu sorulara yanıt verin önce… “Evet” diyorsanız eğer… Ne mutlu size; Atatürk sizi tutuyordur işte…
Yoksa ne yapsanız nafile! Tutmaz sizi Atatürk, nefes tüketmeyin boş yere!