featured

Akşener: ”Biz o masadan kalkmayacağız”

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk’te Serap Belet ve Kürşad Oğuz’un sorularını yanıtladı.

İYİ Parti lideri Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “6’lı masayı terk et” çağrısını “Çizgisinde hiç kırıklık olmayan, aynı kararlılıkla savunan bir partiyiz. Milletimizin geleceği heba edildiği bir kumar masasında hiç olmadık, bundan sonra da olmayız. Biz, sayın Erdoğan ve arkadaşlarının millilik ve yerlilik üzerinden yaptığı tanıma ihtiyaç duyan bir parti değiliz. Biz, 2017’de yapılan ve bugünkü bu ucube sistemi getiren o referandumda çok net, çok açık tavır koyan insanların kurduğu bir siyasi partiyiz. İYİ Parti odur” diyerek reddetmişti.

“SEÇMEN İÇİN DAVET EDİLİYORUZ”

Habertürk canlı yayınında Erdoğan’ın yaptığı çağrı sorulan Akşener, dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Oy oranlarının arttığı için Erdoğan’ın çağrı yaptığını belirten Akşener, masadan kalkmayacaklarını söyledi. Akşener, “Kimine göre 16,5, kimine göre 18,5 isek, batı illerinde çok yüksek isek. Biz niçin davet ediliyoruz? Bu seçmen için davet ediliyoruz. O seçmenin yerinde kalacağını söylemek ahmaklık. İster yüzde 16 diyelim, ister 18.7’yi kabul edelim. Yüzde 9 puanlık oyun hakkında konuşmak yanlış. Bu seçmene saygısızlık.” dedi.

ERDOĞAN’IN DAVETİNİ REDDETME NEDENLERİNİ SIRALADI
20 yıldır Erdoğan tarafından AK Parti’ye davet edildiğini söyleyen Akşener, kabul etmeme nedenlerini de sıralayarak, “2001 yılında sayın Erdoğan beni davet etti. Bir yol gitmeye kalkıştık, baktım ki benim prensiplerimle uyuşmuyor, ayrıldık. Sonra yine davet edildik, hayır dedim. Partimizi kurduk, 2017’den beri zaman zaman davet ediliyoruz. Sayın Erdoğan’ın davetine niye icabet etmiyorum? Bir sayın Erdoğan yandaşı zengin ediyor, ben milletin zengin olmasını istiyorum, sayın Erdoğan tek adam sistemini istiyor ben halkın kamil olmasını istiyorum. Sayın Erdoğan istibdattan yana ben hürriyetten yanayım. Ben sizlerin her kelimeyi düşünerek konuşmanızı istemiyorum” ifadelerini kullandı.

Habertürk’ün aktardığına göre; Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Çok uzun zamandır ayrı ayrı çalışıyoruz. Bütün anket şirketlerine saygım sonsuz. Çeşitli yöntemler kullandıkları için farklı farklı sonuçlar çıkıyor. Dolayısıyla olumlu, olumsuz beyanda bulunmam doğru değil. 6 şirkete grup üyesiyiz. Onlarla özel çalışma yapmıyoruz. Oradan gelen veriler ve sorular üzerinden kendimizi de değerlendiriyoruz. Bizim bir de butik bir şirketle il çalışmamız var. Mesela 45 il yaptığımızda aşağı yukarı 35-40 bin cvarında denekle yapıyoruz. Her ilçenin sonu ve il sonuçları hesaplanarak. İlçe, il bazında, demografik anlamda, hangi zilin çalıması gerektiğini anladığımız çalışma biçimi. Türkiye geneli sonucu çok ilginç; Batı ve İç Anadolu’da hakikaten bizi mutlu edecek ilerleme var. Ben oraya Selçuklu coğrafyası diyorum. En zor yer Selçuklu coğrafyasıdır. Gittikçe burada ipin ucu kaçtığı zamanda, isnadlarda, iftiralar çok fazlaya gittiği zaman tersine dönüyor. Eleştiride sorun yok; iftiradan bahsediyorum. Olmadığım şey kalmadı benim. En basitinden dış güçlere kadar giden iftira, ağır şeyler. Orada ipin ucu kaçtığı zaman size doğru dönüyor, seçmen kendi geliyor. Batı illerinde çok yüksek. Örneğin İstanbul’da 8.1 alarak 8 milletvekili çıkarmıştık. Şu anda 6-5-6 şeklinde görünüyor. Yüzde 14.5 ile. Şu anda İzmir’de CHP’nin sabit seçmeni duruyor. AK Parti 10 puan düşmüş durumda. Biz şu anda ikinci partiyiz. Bursa, Balıkesir, Aydın benzer durum. Mersin’de 4 milletvekili çıkacak. Adana, Antalya, Muğla gibi. Konya zor yerlerden birisi. Kayseri, Erzurum, Sivas, Malatya, Elazığ’da çok rahat milletvekili çıkaracağız. Maraş’ta ciddi manada oyumuz yükselmiş durumda. Bu oylar AK Parti ağırlıklı olarak bize geliyor. 7.3 civarında MHP’den bize geldi. AK Parti’den 7’nin üzerinde oy MHP’ye gitmişti.

CHP seçmeni çok sorgulayıp takip eden, kendi partisini aşırı eleştiren sadık bir seçmen”
CHP seçmeni şehirli, sorgulayıcı, seküler, orta sınıf seçmen. Çok sorgulayıp, takip eden seçmen. Kendi partisini aşırı eleştiren seçmen. Sabit ve sadık bir seçmen. Bu iktidarın mutlaka gitmesini isteyen bir seçmen. Her yeni kurulan partiyi çok alkışlayan bir seçmen. Çok iddialı bir şey söyleyeyim size; bir akademisyen, bilim insanı olarak konuşuyorum, siyasetçi olarak söylüyorum. Hep denir ki, ‘CHP seçmeni HDP baraj altı kalmasın diye HDP’ye oy veriyor’. ‘Yeni kurulan partiye verebilirim’ diyor. Ama iş sandığa gidildiği zaman kendi partisine oy veriyor. İddia ediyorum; HDP’den CHP’ye oy geçer. Çünkü HDP’nin seçmeni SHP’nin seküler seçmeni. HDP’de geçmişte SHP’nin seçmeni olanlar var. ANAP ve DYP’nin muhafazakar seçmeni ister Türk ister Kürt AK Parti’de yer alıyordu. CHP’den batı illerinde, Akdeniz’de, Trakya’da ise ANAP ve DYP’nin seküler seçmeni CHP’ye gitti. Bu anlattıklarım tamamen bilimsel.

Birisi bir söz söylüyor, bir bakıyorum genelleme haline gelmiş. Hikmet Sami Türk beyefendinin zamanında üst düzey Adalet Bakanlığı görevlisinden dinledim. Sayın bakana 17 bin kadar faili meçhul dosya var. İçinde bunların ekonomiye dair dosyalar var. 1 sene sonra herkes 17 bin 500 faili meçhul var diye konuşmaya başladı. Bir Allah’ın kulu bunu düzeltmedi. Ben İçişleri Bakanı olduğum zaman, terörle mücadelede harcanan bir miktar vardı. İktidar değişti, bir iktidar daha değişti, o dönemin Adalet Bakanı birden bilmem kaç milyar dolara gidene bir rakam ortaya çıktı. O da yanlış. Şimdi dönersek o masanın karar vereceği kişi herhangi bir siyasi partinin genel başkanı olursa o partinin oylarının uçacağına dair kanaat oluştu. Bu durup dururken. Buna dair bir araştırma görmedim. Benim işim gücüm çalışmak. 2,5 yıl esnaf gezdim. Hangi insan bu kadar sürekli yapabilir. Bütün projelerin tamamı oralardan alınan verilerin ışığında hazırlanmış projeler. O masanın seçmeni, eğer biz birbirimize düşersek, inatlar uğruna yanlış olursa, o zaman hepimizin saçını başını seçmen yolar!

“Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi”
Bizim üzerimizde şöyle bir şey var. Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi. Muhalefetin insanı olduğunu iddia eden kanaat önderleri diyelim adına. Bize akıl fikir verenler, Allah razı olsun her birinden. Bu arkadaşlarımız her dakika benim hemen kalkıp, gideceğimizi düşünüyor. Seçmeni en sadık parti biziz. Çok sorgulayıcı şehirli, milliyetçiliği olan seçmen. Hem muhafazakar hem sekülerlerin bararada bulunduğu bir seçmen kitlesi. Biz de muhafazakar değerler üzerinde hayat kurmuş seçmenler de var. İki tarafın da istediği bir şey var; makul. Makul bir dil, makul çözümler, makul duruş. Muhtemel olarak gidermişiz gibi hava estiriliyor. O seçmeni de hiç çalışmadıkları için sıfır bilgi olduğu için seçmene hakaret diyorum. Diyelim ki, Akşener gider, seçmen kalır, böyle bir durum yok. Kimine göre 16,5, kimine göre 18,5 isek, batı illerinde çok yüksek isek. Biz niçin davet ediliyoruz? Bu seçmen için davet ediliyoruz. O seçmenin yerinde kalacağını söylemek ahmaklık. İster yüzde 16 diyelim, ister 18.7’yi baz kabul edelim. Yüzde 9 puanlık oyun hakkında konuşmak yanlış. Bu seçmene saygısızlık.

“Biz o masadan kalkmayacağız”
Biz o masadan kalkmayacağız. Sayın Erdoğan’ın davetine 20 yıldır davet ediliyorum. 2001 yılında sayın Erdoğan beni davet etti. Bir yol gitmeye kalkıştık, baktım ki benim prensiplerimle uyuşmuyor, ayrıldık. Sonra yine davet edildik, hayır dedim. Partimizi kurduk, 2017’den beri zaman zaman davet ediliyoruz. Sayın Erdoğan’ın nice icabet etmiyorum? Bir sayın Erdoğan yandaş zengin ediyor, ben milletin zengin olmasını istiyorum, sayın Erdoğan tek adam sistemini istiyor ben halkın kamil olmasını istiyor. Sayın Erdoğan istibdattan yana ben hürriyetten yanayım. Ben sizlerin her kelimeyi düşünerek konuşmanızı istemiyorum. Ben demokrasinin varolduğunu, bizim gibilerin eleştirilebildiği, oradan kendini düzelttiği bir Türkiye istiyorum. Enes, Ecrin, Furkan’ların 3 yaşında, 4 yaşında kemiklerinin sayıldığı, kapağı kırık buzdolaplarının içinde hoşaf ya da mercimek çorbasından başkasının olmadığı evlerin olmadığı, tuhaf arabalı, tuhaf ayakkabılı o gençlerin olmasını istemiyorum. Ben devlette okuyan öğrencilerin, 15 .1 milyon öğrencinin yemeklerinin devlet tarafından ücretsiz verilmesini istiyorum.

Belediyenin tablet dağıttığını ama yandaşların çocuklarına verildiğini söyleyen Oktay’lar gördüm. Ağrı’dan, Aydın’dan, Van’dan bahsediyorum. Bütün evlere internetin bedavadan verilmesi gerektiğine inananlardanım. Birilerinin uçtuğu, semirdiği birilerinin açlıktan nefesinin koktuğuna inanıyorum. Benim tabirimle kumar masası gibi düşünürsek, sayın Erdoğan şuraya sürüyor. Sayın Erdoğan beni kumar masasına davet ediyor demiyor. Ben Cumhur İttifakı’nın oluşturduğu birlikteliği bir anlayış olarak kumar masası diyorum. Bunun yanlış olduğunu söylüyorum.

Sayın Erdoğan’ın bana özel birini gönderdiğini söylemiyorum. Olsa söylerim. Böyle bir durum yok. Ama diyelim ki x kişi ‘arkadaş bunların ikisi yanyana gelsin Türkiye’ye ferahlık gelecek’ diye vazife edinen insanlar var. Bir Cumhurbaşkanının bir siyasi parti genel başkanıyla kamuoyuna açık, şeffaf biçimde görüşmeyi talep etmesinin sakıncası yok. Sadeci bizim değil bütün partiler liderleri açısından. Sayın Erdoğan’ı çok eleştiriyorum ama netice itibariyle bu ülkenin Cumhurbaşkanıdır. Keşke bizlerin de Cumhurbaşkanı olabilse. Ama Cumhurbaşkanı makamının saygı değer olduğunu düşünenlerdenim. O gün Başkanlık Divanı yapmıştık. İki binamız vardı. O binada odası olan arkadaşlarla yaptık. Yoksa Başkanlık Divanı ile çektirirdik.

Bizim partimizin hiçbir üyesi bir televizyona çıkarken beni arayıp, bırakın izin almayı, söyleyeceğiniz bir şey var mı sormaz. Her birimiz başka alanlardan geldik. Bulunduğumuz siyasi partilerde nereye kafana göre çıkacaksın, sizin yaptığınız televizyona çıkma teklifini dahi sormak mecburiyetindeydik. Bu travmatik nedenlerden dolayı bizim partimizin özelliği, insanların partinin genel çerçevesinin dışına çıkmadan kendi fikirlerini söyleyebilme özgürlüğü. Yavuz Bey kendi fikrini söylemekte özgürdür. Bugüne kadar onu hep yaptı. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili değil. Her konuda, beni de eleştirir televizyonda sayın Ağırailoğlu. Kendi fikridir, bu fikirler İYİ Parti’nin görüşleri olarak serdedilemez.

Engin Altay’ın da konuşmasını yanlış buldum. Yavuz Bey’i tanıyorum. Keşke yapmasaydı diyorum. Paylaşmıyorum. Bu kadar önceden bunların konuşulmasını doğru bulmuyorum. O fikirlerini ben söyletmedim, o fikirlerini söylemiş olmasının benim açımdan kendi fikri olmasında bir sakıncası yok. CHP’de de fikir serdeden çok kişi var. Bizde de konuşulur. Ama sayın Kılıçdaroğlu’nun kulağını çekmesi istenmez. O yüzden Engin Bey’in yaptığı yanlış. Biz bir siyasi partiyiz, geçmişteki uygulamaları beğenmediğimiz için siyasi parti kurduk.

Adayların bu kadar konuşulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü o masada adaylarla dair tek kelime yok. 6 siyasi partinin genel başkanlarının, yöneticileri, o partinin mensuplarını hepimizin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isterler, bu normal. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, sayın Babacan’ın, sayın Davutoğlu’nun, sayın Uysal’ın, sayın Karamollaoğlu ve benim aday olmamı isterler. Bu normal. Cumhur İttifakı sürekli olarak masayı adaylık için dürtüp duruyor. Önce güçlendirilmiş parlamenter sistemini çalıştık. Bunu kamuoyuyla paylaştık. Geri bildirimlerle yeniden düzenliyoruz. Sonra dönüldü, bunun anayasaya uygulanmış haline çalışıldı. Bir şey daha çalışılıyor. Biz adayı gösterdiğimiz gün.

Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına sesleniyorum; Pazartesi seçim kararını alsınlar Salı günü adayımızı açıklayalım. Biz İYİ Parti olarak Macaristan seçimlerini de çalıştık. Biz öğrenen bir organizasyonuz. Bizim çalışmalarımız aday göstereceğimiz arkadaşımızın da elinde. O da imzasını atacak. Diyelim sizi aday gösterdik. Siz bizim sizden ne istediğimizi bilerek geleceksiniz. Bir sistem bozukluğu üzerinden biraraya geldik. Ortak olduğumuz noktalarda birleşebiliyoruz, farklılıklarımıza saygı duyuyoruz. Ekonomist arkadaşlarımız 9 madde ile başladı 72 konu başlığına dönüldü. Aday olacak arkadaşımızın seçim bildirisini, vaatlerini, programını, projelerini hazırlıyor. Aralık ayın sonunu bulur herhalde. Dediğim çalışmada, bizim de ve diğer partilerin ekonomi, eğitim, hukuka dair ortak görüşleri var. Herhangi partinin değil hepimizin.

“DEVA Partisinden çok saygı duyduğum arkadaşımız ‘Eğer Hüseyin Baş gelirse partiden istifa ederim’ dedi”
İyi Parti başta olmak üzere ekonomi, istihdam, tarım, eğitim ve hatta göç meselesine dair yaptığı çalışmalar var. Yarın sayın Kılıçdaroğlu bir vizyon belgesi açıklayacak. O da CHP’ninkisini açıklayacak. O da CHP’nin olacak. Onun içinde de muhtemelen çalışmanın içerisine girecek ortak noktalar vardır.

Macaristan seçimlerinde partiler ayrı bir yol tuttular. Seçilen arkadaş partilerle başka yerlere serpildi. O ayrı bir şey anlattı, partiler ayrı bir şey anlattı velhasıl kelam iş çorba oldu ve kaybettiler. Biz buradan ders çıkardık.

DEVA Partisi’nden çok saygı duyduğum arkadaşımız ‘Eğer Hüseyin Baş gelirse partiden istifa ederim’ dedi. Saygı duydum, ağzımı açmadım. O masaya ben Hüseyin Baş beyefendinin teklifin ilettim. Çok hoş bir şey çıktı. ‘Biz çalışıyoruz, sıfırdan bir arkadaşımızın olması problem yaratabilir, ama arkadaşlarımızın başka partilerle işbirliği yapabilir’ dendi. 

Sayın Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde ilk bizlerle ilgili irtibata geçen sayın Davutoğlu’ydu. Gelip bizlerle konuştu. Benimle, sayın Kılıçdaroğlu ile ayrı ayrı, sonra üçümüz birlikte yemek yedik, kamuoyuna açık şekilde. Sayın Kılıçdaroğlu bu sefer 6 siyasi partiyi davet etti.

İstanbul’un alınması benim için özel hedefti. Bursa’nın alınması da öyle. Ekrem Bey’in adaylığından hiç haberim yoktu. Kendisini tanımıyordum. Sonuç itibarıyla kesinlikle alacağımızı, kendisine de söyledim. Bu arada gazetecilerle, CHP’lilerle de iddiaya girdim. Ben kazanılacağına inandım. 13. Cumhurbaşkanı 6’lı Masa’nın aday gösterdiği kişi olacak. Bunu bir kenara koyduk. Kemal Bey bizi davet etti, oturduk, bakıldı. Güçlendirilmiş parlamenter sistem çıktı. Kemal Bey bana dedi ki, ‘Meral Hanım siz yapın’ dedi. Ben de ‘Bu bir hiyerarşi doğurur. Harf sırasına göre yapalım’ dedim. CHP teklifin sahibi. Sonra DEVA, Demokrat Parti, İyi Parti ve Saadet Partisi.

6’lı Masa’nın Cumhurbaşkanı’nı seçme eylemini Kemal Bey koydu. 6’lı Masa’dan bu adayın çıkacağı tutumunu veya sözünü veya duruşunu Kemal Bey koydu. Eylül 2021’de Halk TV’de ‘Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim’ dedi. 6’lı Masa’da her bir şahsın aday olma hakkı, heyecanı var. Bunun adı feragattır. Ama 31 Mart’ta o masaya oturup bu büyükşehirlerin alınması için ‘Burası sizin olsun’ diyebilmek bir fedakârlıktır. Ama benim ‘Cumhurbaşkanı adayı değilim’ demem feragattır.

Partimiz beni Cumhurbaşkanı adayı etmek için kurulmadı. Türkiye’de en büyük zorluklarla, demokrasi için engelleri yıka yıka, canımız yana yana, elimiz ağzımız burnumuz kanaya kanaya parti kurduk. 2017’deki referandumda birey olarak nasıl çalıştık biliyor musunuz? Herkes kendi cebinden harcayarak. O referandumda ne söylediysek keşke yanlış çıksaydı. Her şey gerçekleşti. Bu parti Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı seçme partisi değil. Bu ülkeyi ‘Biz daha iyi yönetiriz’ diyerek kurulan bir siyasi partidir.

 

Haber Kaynağı www.muhalif.com.tr

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
0
kurnaz
Kurnaz
Akşener: ”Biz o masadan kalkmayacağız”

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Ulusal24 Haber Merkezi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!