Canikli, partisinin Gümüşhane İl Başkanlığınca bir otelde düzenlenen, “2023’e Doğru Şehir Buluşmaları Gümüşhane” adlı toplantıda, Türkiye’nin, dünyanın en saygın ve güçlü ülkeleri arasında yer alacak sürecin başlangıcında olduğunu söyledi.
Canikli, 2023 seçimlerinin, özellikle bölgede küresel ölçekli çok önemli değişiklikler içeren bir senaryonun realize edilmesi için bütün gayretlerin, çalışmaların yoğunlaştığı bir döneme denk gelmesi açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.
Amerika’nın geçmiş dönemlerde herhangi bir ülkede beğenmediği yönetimi iş başından uzaklaştırmak istediğinde izlediği yolu anlatan Canikli, bu amaca yönelik Türkiye’de de 2003 yılından beri sayısız teşebbüsler olduğunu aktardı.
Canikli, bu teşebbüslerin koordinasyonun başta Amerika olmak üzere onun desteklediği ülkeler tarafından yapıldığını belirterek, “Bunların hiçbiri başarılı olmayınca yeni Türkiye için yöntemler devreye sokuldu. Ve artık daha estetik, daha gizli kapaklı yapılan bu çalışmalar son dönemde artık açıkça herkesin gözü önünde gizlenmeden gerçekleştiriliyor.” diye konuştu.
Amerika’nın, Suriye’deki terör örgütlerine verdiği desteği artırdığına işaret eden Canikli, “Şu an itibarıyla 60-80 bin kişilik orduyu donatacak kadar mühimmatı ve sofistike silah sistemlerini Amerika orada terör örgütüne vermiş durumda ve onları düzenli ordu durumuna getirmek için çok ciddi eğitimler vermeye devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“Tehdit doğrudan Türkiye’ye yöneliktir”
Canikli, Amerika’nın, Türkiye sınırlarına 40 kilometre mesafede Yunanistan’ın Dedeağaç bölgesine yığınak yaptığına da işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“İşte, ‘hedef Rusya’ gerekçesini söyleyerek ama bunu biliyoruz ki orada kesinlikle Türkiye’ye yöneliktir o yığınak. Ve çok güçlü hava unsurlarından tutun, kara unsurlarına, asker sayılarına kadar inanılmaz bir yığınak yaptı. Tehdit doğrudan Türkiye’ye yöneliktir. Müttefikimiz Amerika. Türkiye, 70 yıl NATO’nun Sovyet blokuna karşı güney sınırlarını koruyan, en büyük bedeli ödeyen ve NATO içerisindeki yükümlülükleri de harfiyen yerine getiren ülkedir. Buna rağmen karşı karşıya kaldığımız muamele bütün dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Bugüne kadar bu saldırılar başarılı olamayınca, ortadan kaldırılınca yenilerini devreye sokuyorlar. Bizim açımızdan güzel olan, Türkiye artık bu saldırıları ortadan kaldırabilecek, defedebilecek imkana, kapasiteye, şuura ve bilince millet olarak sahiptir. Elbette milletimizin bu iradesi çok önemli.”
Türkiye’nin saldırılara karşı savunma sistemleri, silah mühimmatı gibi her türlü donanıma sahip olması gerektiğini vurgulayan Canikli, şöyle devam etti:
“Çünkü Batı, başta Amerika, Almanya, ihtiyacımız olan savunma ürünlerini bize vermiyor. Örtülü bir şekilde çok yoğun bir ambargo uyguluyorlar. Halen bu noktada teslim edilmeyen sistemler var. Yani oradan geleceğini umduğumuz veya satın aldığımız silah sistemleriyle, savunma ürünleriyle bu toprakların korunması, bu milletin özgürlüğünün sürdürülmesi kesinlikle söz konusu değil. Gücümüz oradan geliyor. Biz kendi ürünlerimizle, kendi insanımızla, milli bir ruhla ve aynı zamanda kendi evlatlarımızın ürettiği bu ürünlerle bu toprakları savunuyoruz.”
“Daha iktidara gelmeden birbirlerine düştüler”
Canikli, muhalefetin Amerika başta olmak üzere Batılı ülkelerle iş birliği yaptığını belirterek, ABD Başkanı Joe Biden’ın da “Oradaki muhalefetle çok daha yakın çalışmamız gerekiyor. Çalışacağız. Daha önce çalıştık” dediğini söyledi.
Biden’ın muhalefete yönelik çok ağır bir ithamı olduğunu, “Biz Türkiye’deki muhalefetle işbirliği yapıyoruz.” dediğini aktaran Canikli, şöyle devam etti:
“Yani bir ülkede, o ülkenin yönetimini devirmek amacıyla muhalefet bir başka yabancı ülkeyle, Amerika diyelim, birlikte çalışıyorsa, o kelimeyi kullanmak istemiyorum ama bu normal bir şey değil. Burada muhalefete yönelik çok ağır bir suçlama var. Muhalefetten, Biden’ın bu açıklamalarına yönelik olarak en ufak bir eleştiri, bir tekzip, bir ses çıkmadı. En son Kılıçdaroğlu yabancı bir danışman getirmekle bir mesaj veriyor, ‘Ben sana tabiyim, senin hedeflerinle örtüşecek şekilde ben politika uygulayacağım eğer ben göreve gelirsem. Benim göreve gelmemi destekle.’ diyor. Amerika’ya, İngiltere’ye, Almanya’ya vermek istediği mesaj bu. Daha doğrusu, ‘Ben İmamoğlu’ndan daha yakınım, daha Batıcıyım.’, onu diyor. Yarışıyorlar şu anda. İmamoğlu ya da Kılıçdaroğlu başta Amerika olmak üzere Batı’nın desteğini almak için birbirleriyle yarışıyor. O nedenle o danışmanı getiriyor. Yani ‘Ben göreve gelirsem sizinle beraberim.’ diyor. ‘Sizin uygun görmeyeceğiniz hiçbir politikayı hayata geçirmeyeceğim.’ anlamına geliyor.”
Muhalefetin en önemli hedefinin parlamenter sisteme dönmek olduğunu belirten Canikli, muhalefetin önerdiği sistemde istikrarın, güçlü bir yönetimin ortaya konulamayacağını vurguladı.
Canikli, “Şu dönemde kendi aralarındaki ilişkilerin fotoğrafına baktığımızda, önerdikleri modelin nasıl çalışacağının da ipuçlarını görebiliyoruz.” ifadelerini kullanarak, şunları kaydetti:
“6’lı masa tam anlamıyla bir hile üretim merkezi gibi çalışıyor. Baktığınız zaman birbirlerinin kuyusunu kazıyorlar şu anda. Daha iktidar yok ortada, hiçbir şey yok. Ve diğerleri de daha devreye girmedi. Sadece Sayın Akşener ve Sayın Kılıçdaroğlu. Neler söylüyorlar birbirlerine. Diyor, ‘Sen benim adamımı ayartıyorsun, iç işlerine karışıyorsun.’ O diyor ‘Karışırım.’ Yani daha iktidara gelmeden birbirlerine düştüler. Bu yapıyla bir yönetim ortaya konulabilir mi? Allah korusun bu yapının göreve gelmesi demek, ertesi gün Türkiye’de her anlamda, siyasi, ekonomik, kaotik bir ortamın ortaya çıkması anlamına gelir. Daha şimdiden birbirlerine neler söylüyorlar. Daha yeni Sayın Akşener’in bir televizyon kanalında yaptığı açıklama var. Hele basına yansımayan, kapalı kapılar ardında söylemleri duysanız kulaklarınızı tıkarsınız, o kadar. Ve bu yönetime alternatif olarak ortaya çıkarılmaya çalışılıyor.”