Kanserle Dans Derneği’nin ev sahipliğinde, 1-30 Kasım Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla bir otelde düzenlenen basın toplantısında uzmanlar, kanserde risk faktörleri, korunma yolları, kanser taramaları ve beslenmenin önemine ilişkin bilgileri paylaştı.
Toplantıda, dernek tarafından hayata geçirilen dijital bilgilendirme platformu “KDD Akademi”nin de tanıtımı yapıldı.
Buradaki konuşmasında KDD Akademi’nin alanında deneyimli hekim ve uzmanların desteğiyle oluşturulduğunu, dijital platformda hasta ve hasta yakınlarına yönelik bilgilendirmelerin yapıldığını anlatan Dernek Başkanı Sevil Gürkan, platformun içeriklerine Kanserle Dans Derneğinin internet sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden ulaşılabileceğini kaydetti.
Platformun 2022’de 1188 hasta ve hasta yakınının katılımıyla gerçekleştirilen “Kanser Hastalarının İhtiyaç ve Beklentileri Anketi” sonuçlarından yola çıkılarak kurulduğunu aktaran Gürkan, “Online gerçekleştirdiğimi anketin sonuçlarına göre, katılımcı 1188 hastanın yüzde 90’dan fazlası ücretsiz onkolojik beslenme desteği ve psikolojik destek almak istiyor. Hastaların yüzde 60’ı Kanser Erken Teşhis ve Eğitim Merkezleri (KETEM) hakkında bilgi sahibi ancak yüzde 82’si KETEM’lere hiç gitmediğini bildirdi. Biz de bu nedenle gönüllü hocalarımızın desteğiyle KDD Akademi’nin temellerini attık.” dedi.
KETEM’lerde tarama testleri ücretsiz yapılıyor
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Gülhane Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hülya Şirin ise KETEM’ler hakkında detaylı bilgi verdi.
Kanserden korunmak için tütün ve tütün ürünleri kullanımından, yanlış beslenmeden, obeziteden ve hareketsizlikten uzak durulması gerektiğini vurgulayan Şirin, kanserin erken teşhisi için de belli yaş gruplarının düzenli kanser taramalarını yaptırmasının önemine işaret etti. Şirin, KETEM’lerde meme kanseri, rahim ağzı ve kalın bağırsak kanserlerine karşı tarama testlerinin yapıldığına ve bu hizmetlerin ücretsiz olduğuna dikkati çekti.
“Her 4 akciğer kanserinin 3’ü sigara ile ilişkili”
İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Umut Demirci ise “Akciğer kanseri, en önemli halk sağlığı sorunlarından biri. Bizim toplumumuzda da Batılı toplumlarda da en sık görülen ve en fazla ölüme neden olan kanser türü. Akciğer kanseri, kadınlara göre erkeklerde iki kat daha fazla görülüyor.” bilgisini paylaştı.
Akciğer kanserinin en önemli nedenlerinden birinin sigara olduğunu vurgulayan Demirci, “Sigara içen bireylerde akciğer kanseri görülme riski, diğer bireylere göre 30 kata varan bir oranda fazla. Her 4 akciğer kanserinin 3’ü sigara ile ilişkili. Erken tanıda 20 yıl ve üstünde sigara içme öyküsü olan yüksek risk grubu olarak tanımladığımız kişilerde düşük doz tomografi taramaları önemli. Bunlar ülkemizde henüz rutin taramalara girmedi, bazı dezavantajları da var ama yüksek risk grubu açısından önem arz ediyor.” diye konuştu.
Demirci, sigara içmeyen bireylerde de çevresel maruziyet gibi farklı faktörler sonucu akciğer kanserinin ortaya çıkabildiğini belirtti.
SBÜ Gülhane Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. İsmail Ertürk mide ve özofagus (yemek borusu) kanserleriyle ilgili bilgi verdi.
Sindirim sistemi kanserlerinin genellikle 40-50 yaş üstü kişilerde görüldüğüne işaret eden Doç. Dr. Ertürk, mide ve özofagus kanserlerinde erken tanının hayat kurtarıcılığına, özellikle 40-45 yaşını geçmiş kişilerde yeme güçlüğü, kilo kaybı, göğüste ağrı gibi belirtilerde mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiğine vurgu yaptı.
Ertürk, yemek borusu kanserinin yüzde 90 oranla nedenini alkol ve sigaranın oluşturduğunu aktardı. Mide kanserinin dünyada en sık görülen dördüncü kanser türü olduğuna dikkati çeken Ertürk, Türkiye’de de özellikle doğu bölgelerinde mide kanserine sık rastlandığını dile getirdi.
“Beslenme alışkanlıkları kanser gelişiminde yüzde 35 oranında etkili”
Onkoloji Diyetisyeni Doç. Dr. Dilşat Baş, “Beslenme alışkanlıklarının kanser gelişiminde yüzde 35 oranında etkili olduğu bilimsel çalışmalarda gösterildi. Bu tüm kanserler için geçerli. Akciğer, mide ve yemek borusu kanserleri gelişiminde ise çok daha fazla etkili olduğunu biliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Beslenme alışkanlıklarının kanserden korunma yönünde şekillendirilebileceğini vurgulayan Baş, “İşlenmiş et ürünlerinin kullanılmaması, şeker ve özellikle şekerli içeceklerin kullanımının oldukça sınırlandırılması, lifli besin tüketiminin, sebze-meyve tüketiminin artırılması, kırmızı et tüketiminin azaltılması, beyaz et, özellikle balık tüketimini artırmak, fiziksel olarak aktif olmak, annelerin bebeklerini emzirmesi temel önerilerimiz arasında.” dedi.
Baş, hastalarda da bireysel beslenme planı oluşturulması, beslenme takibinin yapılması ve bunun tedavi sürecinde sürdürülmesinin önemine dikkati çekti.
Karanlıktan neden korkarız ve bunu nasıl aşarız?
Kanser hastaları ve yakınları için psikoterapinin önemine değinen Uzman Psikolog ve Psikoonkolog Sibel Cesur Akyunak da kanser hastaları ve yakınları için psikolojik desteğin hastalığın zorlu süreçlerinde hem duygusal hem de fiziksel iyilik halini korumaya yardımcı olduğunun altını çizdi.
Akyunak, kanser hastalarının grup terapilerinin çok yarar sağladığını gözlediklerine de dikkat çekti.
“Tedaviye yanıtsız kötü tümörlere sebep oluyor”
Uzmanlar, toplantının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Prof. Dr. Umut Demirci, elektronik sigara kullanımının akciğer kanseri ile ilişkisine yönelik soru üzerine, bu ilişkinin bilimsel yayınlarda henüz net şekilde ortaya konulmadığını ama bununla ilgili devam eden bilimsel çalışmaların olduğunu anlattı.
Tütün ve tütün ürünleri kullanımının kötü riskli akciğer kanserlerine neden olduğunun altını çizen Demirci, “Sigara, akciğerde yeni tedavilere, akıllı ilaçlara, immünoterapilere çoğunlukla uygun olmayan, tedaviye yanıtsız kötü tümörlerin oluşumuna yol açıyor.” diye konuştu.
Demirci, hedef odaklı tedavilerin dünyada artık sadece ileri evre değil, başlangıç evresi hastalarda da kullanıldığını sözlerine ekledi.
“Sigara içenlerde ‘beta karoten’ takviyesi akciğer kanseri riskini artırıyor”
Doç. Dr. Dilşat Baş ise hem hastalarda hem de sağlıklı bireylerde bilinçsiz gıda takviyesi ve vitamin kullanımının oluşturabileceği risklere yönelik soru üzerine, kanser hastalarının durumuna göre uzmanlar tarafından beslenme planlarının hazırlandığını, hekim onayı olmadan asla gıda takviyesi ve vitamin alınmaması gerektiğini kaydetti.
Kemoterapi alan hastalarda glutatyon takviyesinin tedavinin etkinliğini azalttığına değinen Baş, şöyle devam etti:
“Gıda takviyeleriyle ilgili ne yazık ki çılgınlık düzeyinde bir kullanım söz konusu. Bu tip kullanımların hastalığın seyrini olumsuz etkilediğine ilişkin bilimsel veriler de söz konusu. Örneğin, sigara içen sağlıklı bireylerde A vitamini ve beta karoten takviyeleri akciğer kanseri riskini artıran bir etki yaratıyor.
Beta karoten, akciğer kanserinin önlenmesinde takviye edilmesi gereken bir vitamin ama diyet kaynaklı takviye edilmesi gerekiyor. Yani vitamin olarak verildiğinde sigara içenlerde akciğer kanserini artırdığı tespit edildi ve bu bilimsel çalışmada gösterildi. Yani mesela havuçtan alınan beta karoten etkisi, vitaminden alınan etkiyle aynı değil. Bu nedenle özellikle sigara içen bireylerde kontrolsüz vitamin ve mineral kullanımı, daha büyük tehlikeler oluşturabiliyor. Buna dikkat edilmesi gerekiyor.”
Kaynak: AA