WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Blue Panda yelkenlisinin dördüncü Türkiye ziyareti kapsamında, Datça’da, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve yerel yönetimler ile bir araya geldi.
12.08.2024 18:10
Güncelleme: 12.08.2024 18:10
Akdeniz’in doğal zenginliklerine dikkat çekmek için Nisan ayında Fransa’dan yola çıkan WWF Akdeniz Girişimi’nin (MMI) Blue Panda yelkenlisi, Yunanistan’ın ardından 8 Ağustos tarihinde Datça’ya geldi. 2019 yılından bu yana Akdeniz’in doğal zenginliklerine ve karşı karşıya bulunduğu tehditlere dikkat çekmek için Akdeniz’i dolaşan Blue Panda, Türkiye ziyaretinde Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde yürütülecek denizel çalışmalara destek verecek. 18 Ağustos’a kadar Türkiye’de olacak olan Blue Panda yelkenlisi, Ekim ayına dek İtalya, Hırvatistan ve Arnavutluk’u ziyaret edecek.
Blue Panda her yıl yaklaşık beş ay süren seyri boyunca karar vericiler, bilim insanları, deniz kıyı toplulukları, kamu, yerel yöneticiler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör gibi paydaşları buluşturarak Akdeniz’e yönelik tehditlere dikkat çekiyor.
WWF-Türkiye, ülkemizi dördüncü kez ziyaret eden Blue Panda’nın Datça durağında, 9 Ağustos Cuma günü özel bir seyir düzenleyerek, Çevre Şehircilik ve İklim Değişiklieği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü ve yerel yönetimler ile bir araya geldi.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Kula: “Denizleri korumak birlikte mümkün”
WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, “Akdeniz’in karşı karşıya bulunduğu tehditlerin başında iklim krizi yer alıyor. Sıcaklıkların küresel ortalamadan yüzde 20 daha hızlı arttığı Akdeniz, dünyamızın en hızlı ısınan ve en tuzlu denizi haline geliyor. Artan sıcaklıklar halihazırda yoğun insan etkisine maruz kalan denizel kaynakları tükenme noktasına getirerek havza genelinde gözle görülür yıkıcı sonuçlar doğruyor. Ekosistemler çökerken bölge halkının geçim kaynakları da yok oluyor. Gidişatı tersine çevirmek, Akdeniz’i korumak için güçlü eylemlere ihtiyacımız var” sözleriyle deniz ekosistemlerini korumak için kamu, yerel yönetimler, sivil toplum, yerel halk, kurumlar gibi tüm paydaşları birlikte hareket etmeye çağırdı.
Deniz çayırı ekosistemlerinin sağlığını iyileştirmek ve bu kaynaklara bağlı kıyı topluluklarının geçim kaynaklarının devamlılığını sağlamak için hayata geçirilen çalışmalardan bahseden WWF-Türkiye’de Doğa Koruma Direktörü Güner Ergün, “Akdeniz’in endemik deniz çayırları (Posidonia oceanica), iklim krizine karşı en önemli müttefiklerimizden biri. Karadaki ormanlara eşdeğer kabul edilen deniz çayırları, denizlerimizin akciğerleri ve Akdeniz’deki türlerin yüzde 20’sinin yaşam alanı. Birçok türün yavrulama alanı olan deniz çayırları ayrıca karbon tutumu ve kıyıların erozyona karşı korunması gibi çok değerli ekosistem hizmetleri de sağlıyor” dedi. Güner Ergün deniz çayırları üzerindeki en önemli baskının demirleme olduğuna dikkat çekerek çözüm önerilerini şu şekilde sıraladı:
Ulusal düzeyde demirleme yönetmeliği hazırlanıp uygulamaya konulması,
Demirlemeye kapalı alanlar oluşturulması,
Deniz çayırları koruma alanları belirlenmesi,
Demirlemeye kapalı alanlarda eko şamandıra sistemlerinin kurulması
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdür Yardımcısı Dr. Beyhan Oktar buluşmada şu görüşleri dile getirdi: “Çalışmaların gerçekleştirildiği Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgemiz en büyük karbon yutak alanlarından olan deniz çayırlarını ve saymakla bitmeyecek kadar çeșitli sayıda türleri barındıran bir ekosisteme sahip olan eşsiz korunan alanlarımızdandır. Datça Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgemizde deniz çayırları ve deniz ekosisteminin barındırdığı türlerin tanıtılması ve farkındalık oluşturulması amaçlanmaktadır. Etkinlikler kapsamında bugünden başlatılarak 18 Ağustos’a kadar sürecek olan dalış etkinlikleri düzenlenecek incelemelerde bulunularak önemli bulgular elde edilmesi sağlanacaktır.
Akdeniz havzasındaki deniz çayırı örtüsünün yüzde ellisinden fazlasına ev sahipliği yapan ülkemizdeki bu doğal mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılması projenin öncelikli hedeflerindendir. “Denizlerimizin Ormanları” olarak adlandırdığımız Bern ve Barselona sözleșmeleri ile koruma altında bulunan Posidonia Oceanica’nın iklim değişikliği, antropojenik etkilerle habitat kaybı, istilacı türler gibi tehditler karşısında korunması için gerekli önlemlerin alınması, yapılacak bilimsel çalışmalar ve bu etkinlik kapsamında oluşturulacak olan farkındalık ile yerel paydașların projeye sahip çıkması büyük önem arz etmektedir” dedi.
Datça Belediye Başkanı Aytaç Kurt ise denizlerimizi kaybetmeden değerini bilmemiz gerektiğini belirterek denizlerin, yerel halk, turistler, yatırımcı, balıkçı, kamu, yerel yönetimler tarafından nasıl korunacağını ve kullanılacağını tanımlayan bir deniz kullanım yasasına ihtiyaç olduğunun altını çizdi.