İdrar kaçırma sorununun oluşma nedenlerinin ayrıntılarını anlatan Kadın Hastalıkları ve Doğum Op. Dr. Âzer Aras Uluğ, “Toplumda, kadınlarda çok yaygın görülen bir şikayet olan idrar kaçırma, 40 yaşını geçkin her 10 kadından 7-8’inde görülüyor. İdrar kaçırma aslında bir hastalık değil, bir hastalığın semptomudur. Kadınlarda erkeklere nazaran çok daha fazla görülür. Mesaneden yani idrar kesesinden sonra idrar kanalı var. Biz buna üretra diyoruz. Üretra kadınlarda 4 cm erkeklerde ise 8 – 10 cm uzunluğundadır. O nedenle de kadınlarda üretra kısa olduğu için idrar kaçırma sorunları da daha fazla görülüyor.
Ayrıca hamilelik ve doğum da idrar kaçırma sorunlarına neden olabiliyor. Hamilelike karın içi basıncı arttığı için, mesanenin üzerine binen yük de artıyor. Mesanenin asıcı bağları zamanla esniyor, gevşiyor, eski tonusunu ve kas gücünü yitiriyor.
Özellikle de çok sayıda doğum yapılmışsa, iri bebek doğurulmuşsa, doğum eylemi çok uzun sürmüşse, anne aşırı akınmak zorunda kalmışsa bu sorunu daha da büyütebiliyor. Bu gibi durumlarda mesanenin altındaki kaslar, destek bağ dokuları yıpranıyor ve kopuyor. Bundan dolayı doğumdan sonra birçok kadın idrar kaçırma sorunu yaşıyor. Bu durum sezaryenle yapılan doğumlarda da görülüyor çünkü hamilelikte rahme kocaman bir yük biniyor. Öte yandan kadınlar idrar kaçırma sorunu olduğunu ya söylemekten utanıyor ya da bu durumu normal karşılıyor. Hiçbir kadının idrar kaçırması normal değildir.” Dedi.
Kegel egsersizleri çok çok önemli
İdrar kaçırma problemlerinin önlenmesinde Kegel egzersizlerinin önem taşıdığını ifade eden Op. Dr. Âzer Aras Uluğ verdiği bilgilere şu şekilde devam etti.
“İdrar kaçırmanın çeşitli tipleri var. Tiplerine göre de tedavileri var. Tedavilerine göre bazen ameliyatlar, bazen de yaşam tarzı değişiklikleri öneriliyor hastalara.
Yaşam tarzı değişikliklerini gözden geçirmek gerekirse; ilk olarak kilo kontrolü çok önemli bir faktör bu yüzden hasta kilolu ise kilo vermesini öneriyoruz. Çünkü kilo karın içi basıncını ve dolayısIyla mesanenin üzerine binen yükü arttırıyor.
Aşırı çay, kahve tüketimi de sorunu tetikleyebilir. Özellikle de akşam saatlerinde tüketilen çay, kahve mesane reseptörleri üzerinde olumsuz etkiye sahip. Bundan dolayı çay, kahve, alkol ve sigara tüketimi azaltmalıdır.
Kegel egzersizleri, spor, beslenme, kollajenden zengin gıdaların tüketimi bu kas gücünü yeniden eski formuna kavuşturma konusunda oldukça etkili yöntemler.
Mesanedeki idrar yolu enfeksiyonları, mesanedeki taşlar, mesanedeki tümör ve kanserler de idrar kaçırma sorununa neden oluyor.
İdrar kaçırma sorunu ertelenmemeli
İdrar kaçırma sorunun mutlaka zamanında tedavi edilmesi gerektiğini ifade eden Dr. Âzer Aras Uluğ, “Kadının eğer bir idrar kaçırma sorunu varsa ve bu sorunu önemsemeyip, utanıp, erteliyorsa bu ileride daha ciddi sıkıntılara neden olabilir. Zira idrar kaçırma sorununun olumsuz etkileri sadece anatomik değil aynı zamanda piskolojik ve sosyolojiktir. Kişi zamanla sosyal çevreden hayattan, aktivitelerden, gezmeden, tozmadan kopabilir ve yalnızlaştırıp kendi iç dünyasına hapsolabilir.” Diyerek uyarıda bulundu.
Teşhisinde ayırıcı tanı önemli
İdrar kaçırma sorununa neden olan rahatsızlığın tespit edilip zamanında ve doğru yöntemle tedavi edilmesinin büyük önem taşıdığını ifade eden Uluğ, “İdrar kaçırma bir çok nedene bağlı olarak gelişebilir. MS (multiple skleroz), kanser, sinir sistemi sorunları, mesanede taş veya tümör gibi hastalıklar olabilir. Ayrıca omurga zedelenmesi, sinirsel hastalıklar veya Parkinson, Alzheimer, Demans gibi hastalıklar da idrar kaçırma sorununu tetikleyebilir. Bu son saydıklarım genellikle yaşlılık çağında ortaya çıkan bir idrar kaçırma sorunudur ve bunun tipine göre de tedavisi çok farklı olabiliyor.“ Şeklinde konuştu.
İdrar kaçırma muayenesi hakkında bilinmesi gerekenler
İdrar kaçırma sorunu olan hastalara muayene süreci ile ilgili ayrıntılı bilgi veren Dr. Âzer Aras Uluğ sözlerine şöyle devam etti.
“Kişi hekime gttiğinde öncelikle jinekolojik muayenesi yapılır. İdrar kesesinde sarkma olup olmadığı kontrol edilir. Mesane boyuna ve idrar kanalı arasındaki açı bozulmuş mu ona bakılır. Rahimde sarkma var mı veya bağırsakta fıtıklaşma var mı bunlara bakılır. Ayrıntılı anamnez alınır ve işeme günlüğü istenir. İşeme günlüğü 24 saat boyunca alınan sıvı ve yapılan miktarı ile süresinin not alındığı bir çizelgedir. Burada ayrıca iki idrarın arasında geçen süre, hangi aralıklarla idrar kaçırıldığı, gece kaç defa kaçırıldığı sorgulanır. Ayrıca öksürükle veya hapşırıkla idrar kaçırıyor musun diye sorar hekim. Stres tipi idrar kaçırmanın tanısı için bu iki soru önemlidir.
Karın içi basıncını arttıran öksürme, hapşırma, gülme, ip atlama, ağır kaldırma gibi aktivitelerde eğer idrar kaçırma sorunu varsa stres tipi idrar kaçırma vardır ve tedavisi diğer tiplerinden çok daha farklıdır. Çocuk sayısını tamamlamış hastalara genellikle cerrahi planlanır. Çocuk düşünen hastalara ise vajinal karbondioksit lazer ve trombositten zengin plazma dediğimiz kişinin kendi kanından hazırlanan Prp sıvısı mesane altı ve mesane asıcı bağları gibi özel alanlara uygulanır. Hekimin sorguladığı bir başka nokta da hastanın aklına tuvalet geldiğinde veya sıkışma hissi geldiğinde tuvalete yetişip yetişemediği konusudur. Bu da mesane kas kontrolünü sağlayan sinir sistemiyle ilgili bir sorundur ve tedavisi de farklıdır.”
Evlilik yaşantısını da olumsuz etkiler
“İdrar kaçırma sorunu evlilik yaşantısını da olumsuz etkiler. Hastalar cinsel ilişki sırasında penisin ilk giriş anından itibaren penisin git-gel hareketleri sırasında ya da orgazm anında idrar kaçırabilir. Bir süre sonra bu sorun kadınların cinsellikten uzaklaşmasına, kendini kötü hissetmesine, eşine karşı mahcubiyet duyup, utanmasına neden olur. Bu da kişinin ilişkiden giderek uzaklaşmasına, isteksizlik geliştirmesine ve çiftler arasında problemlere neden olur.
Bundan dolayı bu sorunlar ayrıntılı tespit edildikten ve tanı konduktan sonar hekim rahatsızlığın türü ve seviyesine göre kişiye özel bir tedavi planı çıkarmaktadır. Bu tedavilerin arasında yaşam şekli değişiklikleri, egzersiz ve beslenme programlarının yanı sıra lazer uygulamalar, minimal invaziv yöntemler ve cerrahi yöntemler uygulanmaktadır. Hangi yöntemin kullanılacağını hekim hastanın durumuna göre belirler.”