6 Şubat 2011 tarihini hatırlar mısınız? Kahramanmaraş Afşin Elbistan Santraline kömür sağlayan Çöllolar’da yaşanan maden faciası. Madende yaşanan o tarihte madende yaşanan göçük faciasında 1 işçi hayatını kaybetmişti. Ardından yaşananlar haberler şöyle yansımıştı. “Toplam 25 milyon metreküp toprağın kaydığı olayın ardından 50 kamyon ve 15 iş makinesi sahada mahsur kalmıştı. 160 işçinin çalıştığı havza geçici olarak kapatılmıştı. Afşin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın incelemesinden sonra, yüklenici firmaya mahsur kalan araçlarını kurtarması için çalışma izni verildi. Yetkililer önceki gün bir ekiple bölgeye girerek keşif yaptı. Dün de, sayısı netleşmeyen birkaç ekip, hasar tespiti yapmak ve tahrip olan yolların yerine yenilerini açmak için ön incelemeye başladı. Ekipler çalışırken saat 11.30 sıralarında toprak kayması yaşandı. Yaklaşık 5 kilometre çapında ve 160 metre derinliğindeki kömür havzası tamamen kaya, toprak ve kömürle doldu. İlk incelemede 9 kişinin toprak altında kaldığı belirlendi.” 11 Şubat.2011
Olayın ardından görülen mahkeme 2017 yılında sonuçlandı ve taksitle tazminata karar verildi. 13 yıldır toprak altında 9 can var haberlere göre.
Sonra bir 6 Şubat daha yaşamıştı aynı topraklar 2023 tarihinde. Daha geçen günlerde andık orada kaybettiğimiz canları. Yıkılan şehirlerin yeniden yapılması ile ilgili olarak verilen sözleri bir kez daha dinledik. Doğal afetlerin doğal olmayan nedenlerini ve sonuçlarını da gündeme getirmeye çalıştık. Her facianın ardından en çok duyduğumuz ruhsat, izin, fay gibi kelimeleri yeniden duyduk.
Yapılması için söz verilenlerin ne kadarının yapıldığını izledik. Ama eksik gedik listesi yapmaya kalktığımızda da alışık olduğumuz tepkileri aldık.
Aradan yine bir hafta gibi bir zaman geçti. 13 Şubat 2024 depremlerin acısının üzerinden geçen 1 yıl sonra hiç de hafiflemediğini izleyerek utanmaya devam ettiğimiz günlerde 6 Şubat depremlerinden etkilenen Malatya’ya 211 kilometre mesafesinde yine fay hattı üzerinde olduğu belirtilen Erzincan’ın İliç ilçesinde yıllardır bir çok tartışma içinde üretim yapılan bir altın madenin de yine bir toprak kayması yaşandı. Yine 9 canımız toprak altında.
Dünden beri de konunun uzmanları ekranlarda sorular soruyorlar, yetki sahibi olanların açıklamalarını da dinliyoruz. Geleneksel olarak yetki ve sorumluluk ifadelerini aynı anda kullanan bir dilimiz olsa da bugüne kadar herkesin sorumluluğu diğeri üzerinden tariflemesine alışkınız zaten. Ne yazık ki yine aynısını yaşıyoruz.
Her felaketin ardından bizler daha önceki felaketleri hatırlıyoruz. Her felaket arından bu konuda uyarılarını defalarca dile getirenlerin, protesto edenlerin gördükleri muameleleri hatırlıyoruz sonra. Ama sadece hayatta kalanlar olarak hatırlıyoruz. Yani vefat edenlerin zaten artık hatırlaması gibi bir ihtimalleri yok.
Konunun uzmanları olanların, uyarı ve protestoları yapanlarında belki de haklı çıkmaktan en mutsuz oldukları konuda nasıl hissettiklerini de, onları dinlemeyenlerin nasıl hissettiklerini de bilme şansları yok.
Benim de konunun uzmanı olmasam da hissettiğim şeyleri dile getirme şansım yok ama hala hatıralarımda yaşattığım şeyler üzerinden söyleyebileceğim çok daha fazla şeyler var.
Lakin dün yaşanan facianın ardından aynı uzmanlar hala ve başka uyarılara da devam ediyorlar. Muhtemelen de hala haksız çıkmayı umuyorlardır. Ama ya haklı çıkarlarsa o zaman oluşacak olan çok daha büyük sonuçları olacak kimyasal bir felaketin izahı ne üzerinden yapılacak. Yetkililer bugün yine uzmanlara yanılıyorsunuz endişeye mahal yok diyorlar. Umarım onlar haklı çıkar, ama artık umarak olmadığını anlamak zorundayız.
Bütün bu tartışmaların arasında birçok yerden başlıktaki ilk cümleyi duyuyoruz aslında haklılar, madem haklılar lütfen ikini cümleyi de biraz daha ciddiye alsınlar. Yine de ben son sözü Büyük şaire bırakayım: “Tarih tekerrürden ibaretmiş, ne masal şey”…”Hiç ibret alınsaydı Tekerrür mü ederdi”