İYİ Parti’nin var olan kurullarına ek olarak bir de istişare komisyonu kurduğu ve bu komisyonu siyasi tecrübesi yüksek isimlerden oluşturarak politika yapıcı bir hüviyette olmasını hedeflediği belirtildi.
Gündem halktan tamamen kopmuş durumda ama bu gidişata halkın uzun süre sessiz kalması beklenemez. İYİ Parti ve CHP’nin biran önce halkın gündemine dönmesi ve hükümet için son derece elverişsiz olan ülke gerçekleri konusunda söylem üstünlüğünü alması gerekiyor ama bunu henüz başaramadılar. Önce CHP deki yenileşme tartışmaları ve kongre süreci muhalefeti hareketsiz kıldı, şimdi de İYİ Partideki karşılıklı isnatlar silsilesi.
Enteresan bir kuşatma var aslında muhalif görünümlü birçok isim tarafından muhalefete aynı kişiler hem CHP’deki değişim sürecine karşı çıktılar, hem de şimdi İYİ Partide olan biteni kaşıyorlar. Açık söylemek gerekirse İYİ Partideki iddialar oldukça ciddi ama Türkiye’nin siyaset iklimi açısından o kadar da yabancı olduğumuz konular değil. Mesela kayıt dışı para meselesinin konuşulmadığı bir siyasi parti yoktur. Üst yöneticilerin çocuklarından şikayet edilmeyen partide ama her ne olursa olsun iddialar ciddi şekilde rahatsız edici. Bu iddiaları ortaya atanlar üzerinden yorum yapan muhalif görünümlü isimler ise iddiaları ortaya atanlardan değil muhataplarından ispat bekliyor mesela orası enteresan.
Ya da iddiaları ortaya atanlara ‘Madem öyle o partide niye bu kadar süre kaldınız’ diye de sormuyorlar. İddiaların doğru olup olmadığını doğal olarak bizler de bilmiyoruz. Ama İYİ parti açısından bu iddiaların kamuoyu önünde bu kadar açıklıkla konuşulması, iddialar doğru olmasa bile sorunlu bir duruma işaret ediyor. Dahası bu halin oluşmasını bizzat Genel Başkan Meral Akşener’in seçim sonrasında kesintisiz şekilde yaptığı hesaplaşma vurgulu konuşmalar ateşledi. Akşener muhtemelen bu şekilde bir temizlenme murad ediyor ama bunun halktaki karşılığı beklediği gibi olur mu orası tartışmalı.
İYİ Parti de konuyla ilgili olarak kiminle konuşsam seçimlerden önceki temayül yoklamalarından yakınıyor aslında. Zaten demokrasi kültürümüz de temayül yoklamaları açısından yeterince olgun sayılmaz. İddialarda gündeme gelen maddi meselelerin de burada etken olduğunu düşünürsek temayülün pek de hayırlı sonuçlar vermediği muhakkak.
İddia sahiplerini yok varsaymak gibi bir taktik izleyecek gibi duran İYİ Parti kendisini gündemden düşürmenin peşinde. Ama yukarıda da bahsettiğim medya unsurları konuyu kamuoyunun gündeminde tutmaya devam edecek gibi. Dediğim gibi iddialar doğru mudur değil midir bilemem ama bu kadar halkın gözünün önünde yaşanan tartışmalar bile yönetim biçimi açısından sıkıntılı bu durumun bu şekilde devam etmesi için uğraşan birileri de var elbette ama onları engellemek zorunda olan bir yönetim de var.
Akşener’in bu amaçla 21 Kasım tarihinde partinin diğer kurullarına ek olarak bir de istişare komisyonu kurduğu belirtiliyor. Komisyon da daha çok siyasi tecrübesi yüksek isimler seçilmiş durumda Cihan Paçacı, Koray Aydın, Oktay Vural, Lütfullah Kayalar, Musavat Dervişoğlu, Metin Ergun, Hayrettin Nuhoğlu, Ayfer Yılmaz, Sevinç Atabay, Turan Çömez ve Türker Yörükçüoğlu bu komisyonda yer alıyor. Akşener’in bununla da yetinmeyerek parti kurulurken yakınında olan ve akıllarına inandığı başka isimleri de davet ederek merkez siyasete oturmak konusunda kararlı bir tavır aldığı söyleniyoır.
Bir taraftan da özellikle Ankara ve İstanbul Belediye Başkanlıkları için CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’in, Akşener’e daha rasyonel bir teklifle gideceği Ankara’da konuşuluyor. Eğer böyle bir durum oluşursa bunun kamuoyu tarafından bir tutarsızlık olarak algılanmaması için de geliştirilmesi gereken dilin önemi oldukça büyük. Ama yeni anayasa tartışmaları Anayasa Mahkemesinin kapatılması gibi direk rejimi değiştirmeye matuf hamleleri bu dilin geliştirilmesi açısından İYİ Partinin eline bir fırsat vermiş durumda.
Yine de aslında başa dönmek lazım. Seçimlere sadece 100 gün gibi bir süre kalmış iken muhalefetin kendisini şu anki gündemden biran önce ve ikna edici şekilde çıkması ülkenin gerçek gündemi üzerinden seçmene ulaşmayı başarmalı. Çünkü açıkçası ülkenin asıl gündemi muhalefet için oldukça verimli bir alan oluşturuyor. Muhalefet bu durumu da gerektiği gibi değerlendiremezse bir alternatif olma şansını da kaybedecek gibi görünüyor.