Çağımızın en büyük sorunu iletişimin bozulmuş olmasıdır.
Bu, Oktay Akbal’ı anımsayarak söyleyelim, “ekmeklerin bozulması”ndan daha vahim bir durumdur.
İletişimin soluk aldığımız hava olduğu için hayatlarımızı her düzeyde etkilemektedir: Kişisel, toplumsal, kurumsal, siyasal, ekonomik, diplomatik, hatta dinsel!
Hemen her düzeyde iletişime hormon katılmış; iletişim asıl amacının dışında, bozuk sistemin hizmetinde toksik bir metaya dönüşmüştür.
Evet, psikoloji sütunlarında “toksik iletişim” diye bir olgudan sık sık söz ediliyor. Doktoralı danışmanlar “Zehirlidir, aman uzak durum!” diyorlar.
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.