Konuşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenen Babacan, ülkenin ekonomik durumunu ve dış ilişkilerde yaşanan sorunları eleştirdi.
Babacan, “Ülkeyi yayık ayranına çevirdiniz. Çalkalayıp duruyorsunuz bu milleti yahu” diyerek Erdoğan’ın hükümet politikalarını sert bir şekilde eleştirdi.
Babacan, üreticinin ihracat alanlarının daraltıldığını, turizmcinin müşteri kaybına uğradığını ve enflasyonun yükseldiğini söyledi.
Ayrıca, Erdoğan’ın dış ilişkilerdeki şahsi dürtülerinin ülke menfaatlerinin önüne geçtiğini ve bu durumun milli güvenlik sorunu olduğunu belirtti. Babacan, konuşmasını “Sayın Erdoğan güle güle” diyerek tamamladı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Kadıköy Rıhtım’daki Millet İttifakı stantlarını ziyaret etti. Kalabalık bir vatandaş toplulluğu ile karşılaşan Babacan, eşi Zeynep Babacan, Partisinin İstanbul İl Başkanı Erhan Erol, milletvekili adayları ve CHP Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı ile birlikte otobüsün üzerine çıkarak bir konuşma yaptı.
Ali Babacan, şunları söyledi:
“BU YORGUN YÖNETİMİN, BU İKTİDARIN GİTMESİNE ÇOK AZ KALDI”
Sevgili dostlarım, binlerce yıllık kadim şehrimiz Kadıköy merhaba. Güneşin kendini gösterdiği, baharın müjdelendiği bu güzel mayıs gününde herkese Merhaba! Değişime 11 kala, aranızda olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Kadıköy’ün hakkına kavuşmasına çok az kaldı. Bu yorgun yönetimin, bu iktidarın gitmesine çok az kaldı. İşte görüyorum; Kadıköy değişime hazır. Özgürlüğe hazır. Kadıköy umuda hazır, bolluğa, berekete, zenginliğe hazır.
“ERDOĞAN, SEÇİME GİDİYORUZ SEÇİME, SAVAŞA GİTMİYORUZ”
Türkiye’de ne zaman iktidarların işi sıkışsa ne yapar biliyor musunuz? Milli değerlerle oynamaya başlarlar. Kim ki artık iş yapamaz hâle gelir, kim ki başarı üretemez hâle gelir; milli değerlerimizi istismar etmeye başlar. Bakın işte Sayın Erdoğan’ı görüyorsunuz. Arkadaşlar, sosyal medyadaki profil fotoğrafını değiştirmiş yahu. Sayın Erdoğan, seçime gidiyoruz seçime, savaşa gitmiyoruz. Merak etmeyin arkadaşlar, biz demokrasi bayramına götürüyoruz ülkemizi. 11 gün sonra ülkemizde demokrasi bayramı kutlanacak. Tıpkı geçmişte olduğu gibi, sandıkta oylarımızı kullanıp iktidarı değiştireceğiz. Yok dış güçlermiş, yok iç güçlermiş. Palavranın bini bir para.
“BU İKTİDAR GİDERSE, MİLLİ SAVUNMAMIZA ZERRE KADAR ZARAR GELMEZ”
Daha da ötesine gidiyorlar. İktidar değişirse tam bağımsızlık tehlikeye girermiş. Bakın arkadaşlar, ben iyi hatırlıyorum, 2002 seçimlerinde de demokrasiye inanmayanlardan bu sözleri duymadık mı? Baktılar ki başarısızlık geliyor, baktılar ki sandıkta mağlubiyet geliyor; hemen milli değerleri kullanarak vatandaşlarımızı korkutmaya başlamışlardı. Bu ülkede en uzun süre hükümette görev almış kişilerden biri olarak söyleyeyim arkadaşlar; bu iktidar giderse, milli savunmamıza zerre kadar zarar gelmez. Bu iktidar giderse, milli menfaatlerimize zerre kadar zarar gelmez. Bu iktidar giderse, milli değerlerimizden hiçbir şey kaybetmeyiz. Hatta ve hatta; uzun yıllar Milli Güvenlik Kurulu’nda oturmuş, Dışişleri Bakanlığı da yapmış bir arkadaşınız olarak söyleyeyim: Biz kazandığımızda ülkemiz öyle bir güçlenecek ki şimdiki gibi hamasetle değil, gerçek demokrasinin gücüyle dünyanın saygın bir ülkesi olacağız.
“ÜLKEMİZİN MİLLİ ONURUNU YERLE BİR EDEN BU YÖNETİME İTİRAZ EDİYORUM”
Devlet başkanının ‘Aptal olma’ diye mektuplar aldığı bir devrin utancını yok edeceğiz. Neymiş ‘Kuru soğana razı olun, vatan-millet Sakarya.’ Adama ‘Hadi oradan’ derler. Ben hem milletimizin açlık sınırı altında olmasına itiraz ediyorum hem de ülkemizin milli onurunu yerle bir eden bu yönetime itiraz ediyorum. 34 şehidimizin ardından Putin’in kapısında dakikalarca bekletilen bir devlet başkanı olur mu? Türkiye Cumhuriyeti’ne bu yakışır mı? Benim buna itirazım var. Milletimizin itirazı var. Kimse kusura bakmasın. Bu kötü yönetimin bedelini içeride halkımız ödüyor, dışarıda da ülkemizin boynu bükük kalıyor. Artık yeter. Yeter artık yahu.
“TÜM ÜLKE ARTIK BİR ‘ERDOĞAN YORGUNLUĞU’ YAŞIYOR”
Hatırlayın vaktiyle kendisi 2017’de ne demişti ‘Metal yorgunluğu var, parti teşkilatını yenileyeceğiz’ demişti. Kendisi ise tam 21 senedir o partinin başında. Daha da ötesi ülkenin başında. Tüm ülke artık bir ‘Erdoğan yorgunluğu’ yaşıyor. Bir gün Mısır’a olmadık laf ediyor, bir gün Birleşik Arap Emirlikleri’ne çatıyor, ertesi gün Almanya’ya, hoop Amerika’ya, Rusya’ya. Sonra hiçbir şey olmamış gibi gidip onlardan aldığı 3-5 milyar dolar borç karşılığı sarmaş dolaş oluyor. Bu milletin onuruymuş, ülkenin istikbaliymiş; inanın hiçbir şey umurlarında değil. Tek dertleri iktidardan kalkmamak. Bir sabah kalkıyor, haçla hilali çakıştırıyor. Bir gün ‘Şangay Beşlisi’nde olmak istiyor, bir başka sabah da kalkıp ‘Avrupa Birliği güzeldir’ diyor. Durmadan zigzaglar yapıyor, U dönüşleri yapıyor.
“BURADAN ERDOĞAN’A SESLENİYORUM: SAYIN ERDOĞAN, BİRAZ YAVAŞ. ÜLKEYİ YAYIK AYRANINA ÇEVİRDİNİZ”
Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Sayın Erdoğan, biraz yavaş. Ülkeyi yayık ayranına çevirdiniz. Çalkalayıp duruyorsunuz bu milleti yahu. Bütün o kavgalar nedeniyle ülkemizdeki her bir ferdin cebindeki parayı erittiniz. Üreticimizin ihracat alanlarını daralttınız. Turizmcinin müşterisini azalttınız. Günün sonunda enflasyonu üç haneye, faizi iki haneye çıkardınız. Döviz kurunu patlattınız. İşte ENAG yüzde 105, TÜİK yüzde 44 enflasyon var diyor. Yıllardır gösterdiğiniz kuru bir inadın, ülkemizi Doğu Akdeniz’de nasıl yalnızlaştırdığını görüyoruz. Bu ülkenin en büyük milli güvenlik sorunu olduğunuz ya. Bir kişinin şahsi dürtülerine bağlı dış ilişkiler seti ile; ülke menfaatlerinin üzerinde tepindiniz.
“SAYIN ERDOĞAN GÜLE GÜLE”
Şimdi ben buradan Kadıköy’den ilan ediyorum. Sayın Erdoğan güle güle. Sizin ardınızdan ülkemiz dış politikada itibarlı ve güçlü bir ülke olacak. Orta Doğu’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da yeniden parlayan bir yıldız olacak. Avrupa ile Amerika ile bu milletin menfaatlerine uygun ilişkiler geliştirilecek. Öyle Biden’ın telefon kuyruklarında falan bekletilmeyecek. Bitecek bu utanç devri, bitecek. Bakın arkadaşlar, 2019’da ‘Ekrem İmamoğlu’na oy vermek, Sisi’ye oy vermektir’ demiyor muydu? Ne oldu, 4 sene sürmedi, kendi gitti el ele, kol kola fotoğraf vermenin peşine düştü. Arkadaşlar, biz kimseye ‘Falanca ülkeyle neden ilişkiyi normalleştiriyorsun’ demiyoruz. ‘Neden elini sıktın’ demiyoruz. Biz normalleşme çabalarını destekliyoruz. Ancak, iç siyasette 3-5 oy fazla almak uğruna girdiği bütün o yalancı kavgalarının bedelini siz, biz hepimiz ödüyoruz.
“DOĞMAMIŞ ÇOCUKLARIMIZA KADAR BORÇLANDIK YA”
Doğmamış çocuklarımıza kadar borçlandık ya. Biz bu kavgacı, içe kapalı, ülkemizi dünyadan koparan maceralara son vereceğiz. Bizim istikametimiz; Avrupa Birliği standartlarıdır. Ha üye oluruz, olmayız orası başka konu. Ama bizim hedefimiz vatandaşlarımıza en az Avrupa Birliği seviyesinde hukuk, özgürlük ve demokrasi standardı sağlamaktır. En az Avrupa Birliği seviyesinde bir zenginlik sağlamaktır. ‘Vatan elden gidiyor, açlığa mahkum kal’ gibi yalanla, dolanla vatandaşı hor gören bu zihniyeti yok etmektir. İşte şimdi çok daha güçlüsünü, çok daha iyisini, çok daha sağlamını yapacağız. İnanıyorum ki evlatlarımız güçlü demokrasisiyle, güçlü ekonomisiyle, güçlü adaletiyle Avrupa’nın başı dik üyesi Türkiye’de büyüyecek. Ha savunma sanayiymiş, otomotiv sanayiymiş, teknolojiymiş; tüm bunların gözbebeği olacağız.
“BUNLARIN KARA PROPAGANDA MAKİNELERİNE BAKMAYIN; BİZ EN İYİSİNİ HER BİRİNİZ ZENGİNLEŞİRKEN YAPACAĞIZ”
Bunların kara propaganda makinelerine bakmayın; biz en iyisini her biriniz zenginleşirken yapacağız. Silahlı kuvvetlerimizin; demokratik denetim ve gözetime tabi, itibarlı, caydırıcı ve etkin bir askeri güç olmasını sağlayacağız. Olur olmadık şahsi çekişmelerin içinde, caydırıcı gücümüzün test edilmesine izin vermeyeceğiz. Hem özgür hem bağımsız hem de zengin olacağız! Ötesi yok, başka yol yok. Ama arkadaşlar tüm bunu nasıl yapacağız?14 Mayıs’ta sizlerin vereceği oylarla. Evet 14 Mayıs günü iki pusula olacak elinizde.
“ORTAK CUMHURBAŞKANI ADAYIMIZ SAYIN KEMAL KILIÇDAROĞLU’NUN İSMİNİN ALTINA ‘EVET’ MÜHRÜNÜ BASACAĞIZ”
İlk pusulada Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Ortak Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun isminin altına ‘Evet’ mührünü basacağız. Diğer pusulada ise vekillerimizi seçeceğiz. Oylarımızı DEVA için CHP’ye, Saadet için, Gelecek için, Demokrat Parti için CHP’ye vereceğiz ve böylece Meclis çoğunluğunu kazanacağız. Şimdi Kadıköy’e soruyorum: Herkesin özgürlüğünü doyasıya yaşadığı bir Türkiye’ye var mısın Kadıköy? Bereketin, bolluğun, zenginliğin Türkiye’sini kurmaya var mısın? Siz varsanız, biz de varız. Haydi Türkiye, haydi! Haydi berekete! Haydi özgürlüğe! Haydi zenginliğe! Hepinize çok çok teşekkür ediyorum. Sağ olun var olun.”