Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesinde depremden etkilenen vatandaşları ziyaret eden Kılıçdaroğlu, ardından Elbistan ilçesine geçti. Burada, Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan çadır kenti ziyaret eden Kılıçdaroğlu’nun parti rozeti yerine Türk bayrağı rozeti taktığı görüldü.
“Yaraları sarmaya çalışıyoruz”
Kılıçdaroğlu, yaptı konuşmada, şunları söyledi:
“Mansur başkanımın şahsında teşekkür ederim. Büyük emek harcadınız. Zor koşullarda görev yaptınız, bunun farkındayız. Bunu da biliyoruz zaten. Dolayısıyla bundan sonra da görevinizi sevgi ve saygıyla yerine getireceksiniz. Sayın Başkanım Mansur Yavaş arkadaşlarıyla birlikte bütün çabayı gösteriyor. ‘İhtiyaçlar sonlandı, ihtiyaç kalmadı’ diye bir şey söylemiyoruz ama önce çadır ihtiyacı var, arkasından konteyner, arkasından hayat devam ediyor. İhtiyaçlarla ilgili Sayın Yavaş elinden gelen tüm çabayı gösterecektir. Ben bu vesileyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Türkiye coğrafyasının neresinde olursak olalım bir acı yaşıyorsak hep beraber acı yaşayan insanların yanına koşuyoruz. Dolayısıyla yaraları sarmaya çalışıyoruz. Şundan emin olmanızı isterim; bütün belediye başkanı arkadaşlarım sadece Elbistan ve Kahramanmaraş’ta değil, depremin olduğu her yerde kırsal köyler olmak üzere ellerinden gelen bütün çabayı gösteriyorlar. Elbistan da çok değerli bir bölge. Giderek gelişen ve büyüyen bir bölge. İnşallah burada da yaralar kısa süre içinde sarılır.”
Elbistan’ın il olmasının istendiği ile ilgili bir soruyu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Bu beklentiyi biliyorum. Bu beklentiyi bize değişik ortamlarda da ifade ettiler. Tabii ki koşullara bakacağız. Ayaküstü söz vermek gibi bir geleneğim yok. Elbistan’ın koşulları uygunsa elbette ki il olması iyi olur. İnşallah buranın bir valisi olacak ve siz de o valiyi göreceksiniz” dedi.
“Depremin ikinci günü hiçbir genel başkan buraya gelmezken ben geldim”
Kısır tartışmaların dışında olduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bunlar hizmet değil mi? Bu hizmettir. Bunları bıraksınlar. Kim neyi tutabiliyorsa hangi derdi çözebiliyorsa birlikte yapalım. İlla ‘siz bir şey yapmıyorsunuz’ Yapıyoruz arkadaşlar. İşte muhtarımız burada. Geziyoruz, gözlüyoruz. Gözlerimizle de görüyoruz. Başsağlığı diliyoruz. Acıları paylaşıyoruz. Mümkün olduğunca kısır siyasetin dışına çıkmaya çalışıyoruz. ‘Bizi buraya hapsetmeye çalışıyorlar’ yok efendim, yok böyle bir şey. Her birimiz burada deprem olurken yaşanan acıyı yüreğinde hissetmeyen insan olabilir mi? Böyle bir şey olmaz. Burada göçük altında olacak sen orada ‘ben bir şey yapmıyorum’ diyeceksin. Olmaz efendim. Buraya ilk gelen Mansur Başkan. Gidin, bakın, sorun arkadaşlar. Depremin ikinci günü hiçbir genel başkan buraya gelmezken ben geldim. Yaraları, acıları ağlayanlar, çocukları gördüm. Nasıl olur da böyle kısır bir tartışmanın içine çekerler. Bizim bu tartışmalarda işimiz yok. Biz vatandaşın yaralarını sarmak istiyoruz. Vatandaşın kendi bulunduğu mahallede huzur içinde yaşamasını istiyoruz. En büyük arzumuz zaten bu. Bir şeyler yaparlar mı, yapmazlar mı bilmem ama biz elimizden gelen her şeyi yapacağız. Deprem bölgesinde halen çadır ve konteyner sorunu varsa bizimle tartışacaklarına süratle onları çözsünler. Kısır tartışma bize hiçbir zaman yarar getirmedi. Biz kısır tartışmaların dışında bu sorunları çözeceğiz. Yine mutlu, güler yüzlü bir ülke olmak istiyoruz. En büyük arzumuz bu.”
Kılıçdaroğlu, geceyi çadır kentte geçirmesi ile ilgili soruya da, “Bir acıyı paylaşmak istiyorsanız acıyı yaşayanlarla aynı koşullarda en azından belirli bir süre yaşamak zorundasınız” yanıtını verdi.