Altaylı yazısında, ”Kimseyi ayırmadı.O dernek, bu vakıf ayırmadı.İktidara yakın, iktidara uzak diye bölmedi.Kimseyi dışlamadı, kimseyi içerlemedi, kimseyi içerletmedi.Kızılay’ı da AHBAP’ı da ayırmadı.O daha çok yardım etti, bu daha az yardım etti meselesi yapmadı.Sağ olsun, sayesinde kendimi iyi hissettim. Kendimi normal insan gibi hissettim.Depremin ilk gününden beri anlamadığım bir şey vardı.Böyle bir büyük afette bile, özellikle iktidar mensupları, dışlayıcı, kırıcı, hatta yer yer aşağılayıcı bir tavır içinde, kendileri dışında yapılan tüm yardımlara kızıyor, yok sayıyor, bu yardımları yapanları karalıyor, hakaretler yağdırıyorlardı.Oysa alanda böyle bir şey yoktu.Herkes elinden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyordu.”ifadesini kullandı.
Altaylı şunları kaydetti:
”Enkaz altındakini çekip çıkaran elin rengi, dini, dili önemli olamazdı, siyasi görüşü sorulamazdı bile. Sorulmamalıydı, önemli olmamalıydı.
Ama böyle yürümüyordu işler.
Herkes birbirine kin kusuyor, herkes birbirini karalıyor, ötekileştiriyordu.
İlk kez biri, özellikle de iktidar kanadından biri, İbrahim Kalın gözlerinden öfke fışkırmadan konuşarak, “hepimiz” dedi.
Bu “herkes” lafını, bu “hepimiz” lafını duymaya öyle çok ihtiyacımız vardı ki!”