Kabine toplantısı sonrasında gazetecilerin sorularını cevaplandıran Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Türkiye ile Suriye arasındaki görüşmelerin Suriye Millî Ordusu’ndaki yansımalarını da değerlendirdi. “Biz ne Türkiye’de ne de Suriye’de beraber olduğumuz kardeşlerimizin aleyhinde, onları zora sokacak herhangi bir tasarrufta bulunmadık, bulunmayız. Dolayısıyla onlar da bu bilinçle davranmalı, provokasyona kapılmamalıdır” diye konuştu.
“Türkiye’nin terörle mücadele ve göç sorununa çözüm bulmak için çalıştığını” söyleyen Akar, bunun sonucunda Türkiye’deki Suriyelilerin gönüllü güvenli ve saygın şekilde topraklarına dönmesini temenni ettiklerini aktardı.
Suriyeli mevkidaşıyla tekrar bir araya gelip gelmeyeceği sorulduğunda ise Akar, “Bu bir süreç. 11 yıl sonra tamamen iyi niyetle, iki ülke arasındaki ilişkiler ve bölge barışı için böyle bir şey başladı. Temennimiz karşılıklı görüşmeler yoluyla gelişir ve bölge için barışa, istikrara katkı sağlayacak bir duruma dönüşür” dedi.
Suriye İç Savaşı ve Türkiye
Suriye’de protestoların şiddetle bastırılmaya çalışılmasıyla 15 Mart 2011’de başlayan ve hala devam eden, terör örgütlerinden devletlere birçok tarafın dahil olduğu, 2. Dünya Savaşı sonrası dönemin en kanlı çatışmalarından olan Suriye İç Savaşı Şam yönetiminin Batı dünyasıyla bağlantısını kopardı. Şam’ın ülkenin bazı bölümlerinde kontrolü kaybetmesiyle oluşan güç boşluğundan faydalanan IŞİD gibi radikal İslamcı gruplar da savaşın tarafı haline geldi.
Türkiye, savaş boyunca Esad’ı devirmeye çalışan muhalif gruplara destek verdi. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı ve Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı’nda Türkiye, artan IŞİD saldırıları nedeniyle Şah Fırat Operasyonu’nun düzenleyerek TSK’yı Suriye’ye soktu ve Süleyman Şah’ın naaşını taşıdı.
Türkiye, Suriye’nin kuzeydoğusunu terör örgütü olarak tanıdığı SDG’nin kontrol etmesini de bir ulusal güvenlik tehdidi olarak görüyor. ABD’nin IŞİD’le mücadele ve devamında SDG ile YPG’yi desteklemesi, Ankara-Washington hattında bir gerginlik konusu.
Türkiye 2016’dan bu yana Suriye’nin kuzeyine 4 kapsamlı operasyon düzenledi. Bu harekatlar 2016’da Cerablus, El-Bab ve Halep’e yapılan Fırat Kalkanı, 2018’de Afrin ve Halep’e yapılan Zeytin Dalı, 2019’da Rasulayn ve Tel Abyad’a yapılan Barış Pınarı, 2020’de İdlib’e yapılan Bahar Kalkanı harekatları.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaş boyunca Esad karşıtı birçok söylem kullandı, Suriye liderine “katil”, “terörist” dedi, “ Muhaliflerin Esad’ı indireceğini” söyledi. Bu dönemde birçok AKP yetkilisi ve iktidara yakın medya kuruluşu Esad’a ‘Esed’ diye hitap etmeye başladı.
2022’de Türk dış politikası İsrail, Mısır ve Ermenistan gibi geçmişte krizler yaşadığı ülkelerle normalleşme sürecine girerken Şam da gündeme geldi. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 2022’nin Ağustos ayındaki bir konuşmasında Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile Ekim 2021’de görüştüğünü kamuoyuna duyurdu. Ankara’dan Şam ile de normalleşme sürecine girilebileceğine dair sinyaller gelmeye başladı.
Cumhurbaşkanı, Endonezya’daki G20 liderler zirvesi sonrası yaptığı açıklamada, Esad ile ilgili soruya, “Siyasette ebedi olarak dargınlık, kırgınlık, küslük olmaz. Haziran seçiminden sonra bir sil baştan yapabiliriz” şeklinde konuşmuştu.
Erdoğan 23 Kasım’da yaptığı grup toplantısında da, “Esad ile görüşme olabilir, siyasette küslük dargınlık olmaz eninde sonunda adımlarımızı atarız” dedi.
Erdoğan ve Esad, son olarak 2011 yılında telefonda görüşmüştü.