Bakır bazlı zehirli boyalardan kaynaklanmakta olan emisyonlar, en temel çevre sorunlarının başında geliyor. Baltık Denizi’ne yapılan bakır girdilerinin yüzde 40’ına yakını ise gemiler ve eğlence teknelerindeki zehirli boyalardan kaynaklanıyor. Ağır metallerin denizdeki olumsuz etkisine karşın ise ne yazık ki gemiler ve gezi teknelerinde bakır bazlı boyalar kullanılıyor.
Denizcilik sektörü için silikon bazlı boyaların pazar payı 2009’da yüzde 1 iken, 2014’te yüzde 10’a kadar çıkmış durumda. İsveç’teki Chalmers Teknoloji Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ise bakır bazlı zehir boyayı, biyosit içermeyen silikon bazlı boyayla karşılaştırıyor. Bu karşılaştırma sonucunda biyosit içermeyen silikon bazlı boyanın kirlenmeye karşı daha etkili olduğu görülüyor. Kirlenmeyi engelleyen boyalarda bakır kullanımı problemini temel alan Maria Lagerström, Göteborg Üniversitesi’ndeki meslektaşları, İsveç Çevre Enstitüsü IVL ve Chalmers’ın yaptığı araştırma, bir yıl boyunca Baltık Denizi bölgesi ve Skagerrak’taki üç tesiste gerçekleştirildi.
Denizlerde kalıcı hasar bırakıyor
Araştırmacılar, iç deniz oluşu sebebiyle su değişimi 25-30 yıl kadar devam eden Baltık Denizi’nin, ağır metal olan bakır ile uzun süre boyunca kaldığını belirtiyor. Denize salınan maddelerin farkında olmanın önemine özellikle vurgu yapan Lagerström ise “Hem gemi inşa endüstrisi hem de eğlence amaçlı teknecilik sektörünün ortak bir noktası var: oldukça gelenekseller. İnsanlar alışık oldukları ürünleri kullanmayı seviyorlar ve toksik olmayan alternatif çözümlerin gerçekten işe yarayıp yaramadığı konusunda da şüpheleri var” dedi.
Çalışmanın on iki ayda tamamlandığını fakat sonuçların zaman içerisinde kalıcı hasara sebebiyet verdiğini ekleyen Maria Lagerström, test panellerini test alanlarından birinde bıraktıklarının ve iki yıldan uzun bir zamandır yüzey altında olduğu bilgisini vererek şunu ekledi: “Silikon boyanın hala iyi çalıştığını ve daha da önemlisi bakır boyadan daha iyi çalıştığını görebiliyoruz.”