SEÇİMLERİN NE OLACAK? SEN KİM VE NE OLACAKSIN?
Bu sene bitmeden istedim ki kendimizi, hayatımızı tanıyalım. Bakalım gerçek anlamda, sen kimsin? Yaşadığın hayat,bu hayatın içindeki sen gerçek mi? Sanal mı? Söylediğin, anlattığın kişi misin? Yaşamındaki insanlar bununla ilgili ne söyler? Acaba sen onların söyledikleriyle ilgili ne düşüneceksin? İhtiyacın olmadığını düşündüğün ama aslında ihtiyacın olan değişim ne?
Yüzleşmeler çok güzeldir. Yapıcı eleştirilerde öyle. Kendinizi aşağıya çekerek değil ,olanı olduğu gibi açık ve dürüstçe kabul ederek yaşanırsa,neyi nasıl değiştireceğimizi biliriz. Kendimizi nasıl yukarıya taşıyacağımızı, nasıl yükselteceğimizi, ne yapmamız gerektiğini bilen oluruz. Ama kendimizden kaçarsak, kendimizi kandırırsak yeni bir hayat istiyorum derken, kum üstüne inşaat yaparız ve en ufacık olaylarda yine hep düşen olur, ayağa kalkmakta zorlanırız.
Her şey mümkün olsa sen kim olurdun ve nasıl bir hayat yaşardın? Hayatında kimler olurdu, kimler olmazdı? Neye, ne kadar, ne için izin veren olurdun ya da nelere izin vermezdin?
Kime sorsan herkes kendinin ne kadar iyi, ne kadar verici, ne kadar mükemmel olduğunu anlatır.
Kime sorsan herkes kendinin ne kadar çok çalıştığını, neler yaptığını, nasıl yorulduğunu anlatır.
Kime sorsan bu kadar iyi ve fedakar olmasına rağmen ne kadar çok haksızlığa uğradığını, yaşadığı hayatı, zorluklara rağmen nasıl mücadele ettiğini ama hep suçlandığını,beğenilmediğini, ona yapılanları hiç hak etmediğini söyler. Bu kadar iyi olmamak gerekiyor, bu kadar vermemek gerekiyor diye de sözlerini tamamlar. İşte yine bir suçlu bulundu, bunu iyi olmak ve çok verici olmaya bağlar.
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.