Akar, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2023 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Komisyon üyeleri ve milletvekillerinin sorularını samimi olarak almak istediklerini konuşması sırasında dile getirdiğini anımsatan Akar, “Soruları alırken, kimse kırılmasın, darılmasın Ahmet Kaya’nın türküsü aklıma geldi tekrar tekrar. Nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça. Cevapları verilmiş, tartışması yapılmış, konuşulmuş, görüşülmüş yazılı, sözlü aleni konular var. Bunlar soru veya yorum veya cevaplar atlanarak yeni bir takım yorumlar inşa edilmeye kalkıldı. Bunlar birlik beraberlik için uygun değil.” diye konuştu.
Çeşitli kavramları sunumda olabildiğince izah etmeye gayret gösterdiğini dile getiren Akar, “Tabii ki kendi bildiğiniz, kendi inandıklarınız ama bizim söylediklerimizi de dikkate alarak ona bir cevap veya eleştiri şeklinde olmasının daha verimli olacağını değerlendiriyorum. Burada bir güvenlikçilik meselesi var, özgürlük meselesi var, güvenlikçi politikalar var. 780 bin kilometrekare, 85 milyon bir memleketten, devletten bahsediyoruz. Büyük bir ülkeden bahsediyoruz. Biz tabii ki bu ülkenin, asil milletin, hiçbir ayrım yapmaksızın 85 milyon vatandaşımızın güvenliğini sağlayacağız. Tabii ki güvenlikçi olacağız. Diğer taraftan da hiçbir şekilde bu özgürlüklere mani değil, bütün ülkelerde devletlerde nasılsa, buna göre özgürlükler belirlenecek.” değerlendirmesinde bulundu.
Tüm çalışmaları Anayasa çerçevesinde, yasalar doğrultusunda ve hiyerarşi içerisinde gerçekleştirdiklerini vurgulayan Akar, “Bunları yaparken tabii ki yasalar, tabii ki Anayasa. Bu niye böyle? Anayasa böyle. Bu niye böyle? Yasa böyle. Bunun anlaşılmasını gerçekten çok arzu ediyoruz.” dedi.
Kullanılan terimlere dikkat etmek gerektiğinin de altını çizen Bakan Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“(Yeni Osmanlıcılık) diye ortaya bir şey atıldı. Bunu Yunanlılar çok kullanıyor. Bu ülkemizde de bazı arkadaşlarımıza, akademisyenlere, basına ve siyasete intikal etti. Öyle bir şey yok. Şimdi Suriye’yi konuşalım. Kilis’te cami vuruldu DEAŞ’tan dolayı, Afrin’de millet tarlasına gidemez oldu Türkiye tarafında. Reyhanlı’da şehitler var, gaziler var ve buna karşı ‘Bizim DEAŞ’a karşı mücadelemizi engelliyorsunuz.’ diyorlar, yurt içinden, yurt dışından. DEAŞ’a karşı göğüs göğse mücadele eden ve 4 bin 500 civarında DEAŞ’lıyı etkisiz hale getiren Türk Silahlı Kuvvetleri.
Diğer taraftan bu meselede, bu tür şeylerde, operasyonlarda, koalisyon kuvvetlerinin kullandıkları hava taarruzları sırasında kendi sitelerinde yazdı, ‘1500 civarında sivilin istemeden ölümüne sebep olduk.’ diye. Afganistan’da kimine göre 90, kimine göre 150. Fakat bu koalisyon kuvvetlerinin ifade ettikleri 1300-1500 civarındaki sivil ölümün aslında 8 ile 13 bin olduğunu Batılı kaynaklar söylüyor. Şimdi bunların hiçbiri konuşulmuyor. Bunların hiçbiri insanlık meselesi değil. Bizim burada yaptığımız son derece temiz, buna inanın. Bunun dışında bizim bir emir vermemiz, talimat vermemiz, bir şeye göz yummamız asla söz konusu değil. Bütün yaptığımız faaliyetler bu 51’inci madde, meşru müdafaa. Arkadaşlar gerçekten biz bütün insanları seviyoruz, inancımız da bu, emir ve talimatlar da bu, yasalar da bu. Bizim insanlarla hiçbir problemimiz yok. Kimsenin etnik, dini, mezhepsel yapısıyla derdimiz yok. Bizim tek derdimiz teröristler, yurt içinde, yurt dışında.”
“Herkesin kendini gözden geçirmesi lazım”
Akar, bir süre önce Şırnak, Hakkari, Cizre ve Yüksekova’yı ziyaret ettiğini ve bölge halkı tarafından çok yakın karşılandığını anımsattı.
Akar, “Ülkemizin egemenliği, bağımsızlığı ve 85 milyonun bekası ve refahı… Yapılan bütün çalışmalar buna yönlendirilmiş vaziyette.” şeklindeki görüşlerini paylaştı. Akar, konuşmasına şöyle devam etti:
“Filanca ülke filanca yerden kalkıyor 10 bin kilometre, 5 bin kilometre, 3 bin kilometre Suriye’ye geliyor. Doğu Akdeniz’e geliyor. Bir entelektüel olarak, bu konuları bilen akademisyen olarak, bir siyasetçi olarak bunları görmeniz lazım. Ne işin var senin orda? Bazı ülkeler boyuna ve gücüne bakmadan orada racon kesmeye kalkıyorlar. Biz seyir mi edeceğiz? Bu konuda karada, denizde, havada yapmaya çalıştığımız şey, gerçekten büyük bir samimiyetle ülkemizin ve milletimizin hakkını, hukukunu korumak. Taraf tutmadan bu devletin Başkanı olarak sayın Cumhurbaşkanımızın yaptıklarını iyi görmek lazım. Gerçekten son derece kişilikli ve kimlikli bir politika izleniyor. Bütün liderlerle yapılan temaslar herhangi bir Türk vatandaşına onur verecek şekilde gidiyor. Ne söylenecekse bu milletin hakkı olarak, bu milletin menfaati olarak bunların hepsi masada. Bunların hepsi açıkça ortaya konuluyor. Gözlerinin içine baka baka söyleniyor. Bunların bir kısmı açıklanıyor, bir kısmını açıklanmıyor. Fakat kişilikli, kimlikli bir politikadan bahsediyoruz. Bunların tamamı ülkemizin birliği, beraberliği, bütünlüğü için. Burada, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Karadeniz’de yapılan çalışmalar var. Çok ciddi sayıda filomuz var. Hidrokarbon aramalarıyla alakalı çalışmalar gerçekten yoğun bir şekilde yapılıyor. Bununla gurur duymamız lazım. ‘Buradan işte çıkan petrol çıkan gaz kime gidecek?’ Bu milletin menfaatine, yararına, bu milletin günlük hayatını kolaylaştıracak.”
“Gece gündüz kendimizi yırtıyoruz”
“Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere kimsenin gecesi gündüzü yok. Bunu bilin.” ifadesini kullanan Akar, ülkenin bekası ve milletin refahı için büyük bir çalışma olduğunu söyledi.
“Hudutlar kevgire döndü” denildiğini ve bunun gerçekten çok zararlı, yanlış bir kelime olduğuna dikkati çeken Akar, “Bunu kullanmamak lazım. Bizim görevimiz bu. Zaten bu hudutlardan kimse geçmesin diye gece gündüz kendimizi yırtıyoruz. Burada gerçekten çok ileri düzeyde uygulamalar var, tedbirler var. Buradan geçilme olmaması için elimizden gelen her türlü tedbiri aldık ve bu konu da basına açık.” şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı ve MİT Başkanı’nın tam bir koordinasyon içerisinde çalıştığını vurgulayan Akar, herhangi bir koordinasyon sorununun söz konusu olmadığını bildirdi.
Toplam 1 milyon kişinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyon düzenlediği bölgelere güvenli ve gönüllü olarak döndüğünü anlatan Akar, burada bir koordinasyon eksikliği olmadığını tekrarladı.
Personelin özlük haklarının kendileri için çok önemli olduğunu dile getiren Akar, “Gazilik konusunda Sosyal Güvenlik Kurumu karar veriyor. Biz bütün bilgileri belgeleri gönderiyoruz. Onlar doktor raporları, hadisenin olduğu yerdeki rapor, kanaat vesaire onları da değerlendiriyor. Buna göre arkadaşlarımıza bir takdirde bulunuyorlar. Emekliliğe ayrılıp da EYT bekleyen arkadaşlarımız var. TBMM’de görüşmesi planlanmış 118 emekli albayımız var şu anda. Mecliste bu mesele konuşulacak, görüşülecek.” dedi.
“İmkanlar dahilinde iyileştirmeler yapılıyor”
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bir milletvekilinden gelen “Genelkurmay Başkanı’nın yeri ve görevlerine” yönelik soru üzerine, yasal düzenlemeyle Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının, Milli Savunma Bakanı’na bağlandığını hatırlattı.
Bununla ilgili harekat ve istihbarat konusunda bir istisnanın bulunduğuna işaret eden Akar, “Harekat ve istihbarat konusu tamamen Genelkurmay Başkanlığının emir ve komutasında. Bu bir anlamda Genelkurmayı rahatlamak anlamında. ‘İdari işlerle, tedarikle uğraşmak yerine harekatla, istihbaratla uğraş, operasyonlarını yap’ anlamında.” değerlendirmesinde bulundu.
Astsubaylar ve emekli binbaşılara makam ve görev tazminatına ilişkin Bakanlık olarak ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini bildiren Akar, şehit ve gazi yakınlarının taleplerini de yakından takip ettiklerini ve imkanlar dahilinde iyileştirmelerin yapıldığını belirtti.
Akar, SADAT ile ilgili sorular üzerine, “Milli Savunma Bakanlığı olarak hiçbir ilişkimizin olmadığını kesin bir dille söylüyoruz.” ifadesini kullandı.
“Tabii ki bizim de kafamızda başka şeyler var”
Milletvekillerinden gelen F-16 tedarikine ilişkin soruyla ilgili olarak Bakan Akar, “F-16 konusundaki ihtiyaçlarımızı ilgili kurullarımızda belirledik. Rutin bir faaliyet olarak Yabancı Askeri Satışlar kapsamında ABD’lilere müracaatımızı yaptık. Üçü Türkiye’de, biri ABD’de de olmak üzere askeri heyetler dört toplantı yaptı. Şu anda muhatabımız olan ABD askeri heyeti ve onların bünyesinde olduğu ABD Savunma Bakanı, bizimle görüşmelerinde tedariki ve modernizasyon çalışmasını desteklediklerini belirtiyorlar.” bilgisini verdi.
Milletvekillerinden oluşan heyetin de ABD’de konuya ilişkin görüşmeler yaptığını anımsatan Akar, “Olumlu olması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Olumlu olmazsa ne olur? Bir iş bitmeden öteki işe geçilmez. Bazı ülkelerden bazı isimler telaffuz ediliyor. Biz onlara girmiyoruz. Şu anda F-16’ları almak için gayret gösteriyoruz, tabii ki bizim de kafamızda başka şeyler var.” dedi.
“S-400 ile ilgili bir problem yok”
S-400 uzun menzilli bölge, hava ve füze savunma sistemine yönelik sorular üzerine Akar, bunun devamlı gündeme geldiğini kaydederek, “Bizim S-400 ile ilgili bir problemimiz yok.” şeklindeki değerlendirmesini paylaştı.
Türkiye’nin uzun menzilli bölge, hava ve füze savunma sistemi tedariki için önce Patriot ve SAMP-T talep ettiğini, bunlar olmayınca S-400 tedarikinin gerçekleştiğini dile getiren Akar, “(S-400 nerede?) deniliyor. S-400 yerinde ve kullanılmaya hazır. İntikal süresi var. Bu olduktan sonra bir saatte her şeyi hazır. Sorun yok. Herhangi bir şekilde böyle bir tehdit geliştiği takdirde ülkemizin hava savunmasının nerede olacağına karar verdikten sonra bunu götürür ve kullanırız.” diye konuştu.