Hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan Can Dündar, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine açıklama yapmaya devam ediyor. Almanya’da yayın yapan New Weekend’deki yazısında; Türkiye’yi diktatörlükle yönetilen, muhalefeti baskıyla susturulan bir ülke olarak tanımladı.
Can Dündar’ın yazısı özetle şöyle;
Mayıs 2015’te Erdoğan’ın muhalefeti Cumhuriyet gazetesi, MİT kamyonlarının Suriye’deki İslamcılara silah taşıdığını gösteren video görüntülerinden fotoğraflar yayınladı. Sonuç, gazetenin yazı işleri müdürü Can Dündar ile Ankara şubesi başkanı Erdem Gül’ün tutuklanması oldu.
Yargıtay tarafından serbest bırakılıncaya kadar 92 gün Silivri cezaevlerinde tutuldular. Özellikle Can Dündar, “devlet sırlarını ifşa etmek” ve “casusluk yapmakla” suçlanırken, 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Temmuz 2016’dan beri Can Dündar Almanya’da sürgünde yaşıyor ve sevdiği Türkiye için kişisel bir mücadele veriyor. .
Türkiye için en büyük korkum, ülkenin gelecekte kalıcı bir otoriter rejim altında yaşayacak olmasıdır. En kötü senaryo, gücünü tehdit altında gören Erdoğan’ın tek parti “tek adam yönetimi” rejimini güçlendirmesi, komşularıyla savaş veya ülkede kaos yaratması. Muhalefeti mutlak olarak korkutarak veya uzaklaştırarak olağanüstü hal ilan edecek.
Böyle bir ortamda Türkiye’yi seçimlere götürür ve galip gelirdi. Bu, Türk demokrasisi için son seçim olacaktır. Sonuç, baskının daha fazla olacağı, kontrolün günlük hayatın bir unsuru haline geleceği, bilim adamlarının kaçışının hızlanacağı ve muhalefetin ezileceği bir diktatörlük olacaktır. Türk vatandaşlarının bugüne kadar verdiği mücadeleyi bu olasılığa “teslim” etmeyeceklerini öngörüyor ve umuyorum.
Türkiye için en büyük umudum, 20 yıllık AKP iktidarının ve 10 yıllık baskının ardından gelecek yıl tüm bunlara demokratik süreçlerle son vermesidir. Demokratik seçimler, Erdoğan dönemini kesin olarak bitirecektir. Milyonlarca kişi zaferi sokaklarda dans ederek kutlayacak. Tek adam rejiminin yerini uzlaşma ve diyalog sanatına dayalı bir koalisyon hükümeti alacak. Demokrasinin restorasyonunu, laikleşmeyi, yargı bağımsızlığını ve basın özgürlüğünü izleyeceğiz.
Siyasi tutukluların hapishanelerden serbest bırakılması ve sürgündekilerin anavatanlarına dönüşü. Türkiye’nin komşularıyla barışçıl ilişkiler içinde olacak demokratik, laik bir devlete dönüşmesi. Özgür bir ülkede yetişecek, milli servetin adaletli bir şekilde yeniden dağıtılacağı, hem yurtiçinde hem de yurtdışında barışın kalıcı olacağı yeni nesil. Siyasal İslam’ın demokrasiyi araçsallaştırarak iktidara yükselişini yaşayan Türkiye, aynı zamanda baskıcı bir rejimden demokratik yollarla nasıl kurtulabileceğinizin bir örneğidir.
