Muhalif Analiz / İnanç Uysal
29 Haziran’da Sayıştay’a seçildikten sonra 19 Eylül’de AYM üyeliği için aday gösterilen Muhterem İnce’nin Sayıştay’daki mesaisinin büyük bölümü de 40 günlük adlî tatile denk geldi.
Nasıl ki İrfan Fidan, Anayasa Mahkemesi’ne planlanarak Cumhurbaşkanı tarafından atandı ise şimdi de eski İçişleri Bakan Yardımcısı TBMM tarafından seçilerek aynı şekilde Anayasa Mahkemesi üyesi oldu.
Bu konunun 6 ay önce muhalefet tarafından böyle olacak diye gündeme getirilmesinin ardından aynen o şekilde gerçekleşmesi ülkenin en üst yargı makamında nasıl bir etki yapar sorusu da akıllara takılı kaldı. Tarafsızlık, bağımsızlık, kimsenin etkisi altında kalmadan karar verme ilkeleri bu tarz seçimlerden sonra kamuoyu tarafından sıkça dile getiriliyor.
2003 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Özok, CHP üyesi olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi ve Cumhurbaşkanlığı makamının tarafsızlığının tartışma konusu yapılmaması için görev kabul etmediğini açıklayarak üyelikten kendi isteği ile çekilmişti.
Yargıtay kontenjanından üye seçiminde nihai yetki Cumhurbaşkanında. Ancak burada Anayasa yetkiyi TBMM ye vermiş. İnce’nin henüz Anayasa Mahkemesi üyesi seçilmeden bununla ilgili haberlerin seçilmiş gibi önceden yapılmış olması da kamuoyunda güven problemlerine ve TBMM seçimleri şeklen yapıyor yorumlarına neden oldu.
Özellikle muhalefet tarafından neredeyse 6 ay önce gündeme getirilen iddiaların da kendisini gerçekleştirdiği değerlendirmesi yapıldı.
BU MİLLETE ‘’ELVEDA ANAYASA MAHKEMESİ’’ dedirtmeyelim
İncenin atanması Prof. Kemal Gözler’in ‘Elveda Anayasa Mahkemesi’ başlıklı makalesinde ki şu bölümleri hatırlattı:
“Her şey Anayasamıza ve kanunlarımıza uygun bir şekilde cereyan ediyor görünebilir. Ama ortada anormal bir durum var ve dahası bu anormal durum Anayasa Mahkemesinin etkinliğini bitirmeye aday bir durumdur.”
‘’Anayasa Mahkemesi, pek çok ülkede olduğu gibi, Türkiye’de de anayasal sistemin kilit taşı niteliğinde bir mahkemedir. Anayasa Mahkemesi anayasal sistemin hâkemidir. Bu hâkemin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ,sistemin işleyebilmesi için olmazsa olmaz koşuldur.’’
‘’Anayasa koruyucu , Anayasa Mahkemesine üye atama yetkisinin kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla, ustaca, kendi içinde birbirini dengeleyen yetki ve usullerden oluşan bir sistem tasarlamıştır. Bu sistemde, Anayasa koyucu, Anayasa Mahkemesine üye atama yetkisini tek bir makama vermemiş, bunu Cumhurbaşkanı ve TBMM arasında paylaştırmıştır.’’
‘’Anayasa koyucu, Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesine üye seçme yetkisini, sekiz üye bakımından, bu yetkiye Yargıtay, Danıştay ve YÖK’ü ortak ederek sınırlandırmış ve dengelemiştir. Böylece Anayasa koyucu Cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesine üye atarken siyasî saiklerle hareket etmesini engellemek istemiştir.’’