Muhalif. Analiz / İnanç Uysal
Türkiye’de gündem yine o kadar çabuk değişiyor ki hiç bir konu hakkında aklı başında değerlendirmeler yapmak mümkün olmuyor. HDP-Demirtaş-PKK üzerinden sürdürülen tartışmalarda da durum aynı.
Hem üzerine hemen başka konular biniyor hem de medyanın her bir kesimi konuyu kendi istediği gibi yorumluyor.
Muhalf.com.tr de 8 Eylül tarihinde bir yazı kaleme almıştım aslında yani bundan neredeyse 1 ay önce, o yazının başlığı ve içeriği Demirtaş’ın HDP ile PKK yı birbirinden ayırmaya çalışması idi.
Şimdi geldiğimiz yerde konu yeniden gündemde.
Demirtaş önce Mersin’de yaşanan terör eylemini kınadı, sonra da üst üste barış ve demokratik siyaset vurgusu yapan paylaşımlar yaptı. Bu durum bazıları tarafından Demirtaş’ın HDP ile ters düştüğü şeklinde yorumlansa da aslında Mersin’de yaşanan olayı Demirtaş’ın mevcut HDP eş Genel Başkanları da kınamıştı.
Yani Demirtaş’ın ters düştüğü yer HDP değildi. Zaten PKK Duran Kalkan vasıtasıyla Demirtaş’ın bu hamlesini üzerlerine aldıklarını ifade etti. “Ukalalık yapma”.
Bazıları PKK dan gelen bu tepki sonrasında Demirtaş’ın sonrasında yaptığı açıklamaları PKK’ya bağlılıklarını bildirdi olarak yorumladı. Oysa Demirtaş orada da HDP ve Kürt siyaseti ifadelerini kullanıyordu.
Aynı şekilde her ne kadar sonrasında yalanlansa da İsmail Saymaz da ismini vermediği bir HDP’linin “Demirtaş böyle devam ederse HDP’den dışlanabilir” dediğini yazmıştı. Dediğim gibi bu yazı, ‘o kişi HDP li olamaz hele yetkili hiç olamaz, bizim arkadaşlarımız isim vermeden konuşmaz’ diyerek yalanlandı. Ama belki de HDP’lidir ama bundan bir ay önce Demirtaş’ın mahkemede söylemediği sözleri söylemiş gibi lanse eden haberi paylaşan tarafındandır HDP nin.
Açıkçası ben de bazı HDP’lilerle konuşuyorum ve onlar da her seferinde isimlerini vermek de istemiyorlar. Bu konuşmalardan da edindiğim çok net bir bilgi var beni bütün bu analizlere götüren, Demirtaş ve HDP’nin önemli bir kısmı kendilerini Türkiye Solu olarak tanımlamak istiyorlar, yıllarca üzerinde konuştukları ama bir çok başka sebeple başaramadıkları ‘Çatı Partisi’ olma arzularını hayata geçirmek istiyorlar. Bu amaçla da şiddetle ve terörle aralarına mesafe koymak istiyorlar.
Bu konuda iki önemli çıkmaları var, birincisi PKK ile olan çok eski ve derin bağları, ikincisi de
‘terörle aranıza mesafe koyun’ şeklindeki egemen söylem. Şimdi hem egemen söylemin sözünü dinlemiş görünmeden hem de çok derinlere dayanan bu eski bağın engellemelerinden etkilenmeden bunu yapabilecekler mi göreceğiz. Ama Muhalif.com.tr de bundan yaklaşık 1 ay önce dile getirdiğimiz gibi, konu artık muhatapları arasında tartışılıyor. Sonuç ne olacak göreceğiz.