Lisedeyken, dünyada olup bitenlere çok ilgi duyan, “İmam” lakaplı milliyetçi bir coğrafya hocamız vardı. Dünya karıştığı zaman pek memnun olur, “Karışsın, karışsın ki, aradan biz sıyrılıp çıkalım!” derdi.
Hayatta olsaydı acaba şu andaki siyasi manzaramıza ne derdi? Durumun çok karışık olduğunu şüphesiz kabul ederdi. Her yer her yerde, kimin adayı kimin listesinde belli değil.
Ama Allah için, yok yok! Şeriatçı ayrılıkçıdan anarşist ayrılıkçıya, goşist serüvenciden koyu milliyetçiye, ırkçı faşistten yedi renkçiye tüm ideolojik yelpaze temsil edilmekte.
Bizim Hasan Cemal ile Cengiz Çandar bile var!
Bu seçimin Cumhuriyet tarihimizin ideolojik açıdan en özgür seçimi olduğunu daha önce de yazmıştım. Adamın biri, -ki görünüş olarak ikonik yobaz olarak albümlere geçebilir- karşıt fikirde olanları keseceklerini bile söylemişti.
Bu, en “özgür” ülkelerde bile söylenemez, çünkü şiddete teşviktir. Söylemiş ve serbest bırakılmıştı.
İdeolojik olarak o kadar özgürüz yani!
Çünkü bu kez kavga ideoloji kavgası değil, sistem kavgası. Tek adamın indirilmesi kavgası.
BİR ÇEŞİT ÖN SEÇİM
Bir çeşit ön seçim: 14 Mayıs’ta bu başarılabilirse en geç iki yılda herkesin ideolojilerine göre pozisyon alacağı yeni bir seçim kaçınılmaz olur.
Bence, başarılamazsa bile iki yıl sonra asıl seçim kaçınılmazdır. Bu böyle gitmez!
Tüm partilerin, içinde bulunduğumuz karmaşaya bizim coğrafya hocası gibi baktığını sanıyorum: “Karışsın, karışsın, bakarsın biz öne fırlarız!”
Köşe yazısının tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.