Dr. Kadir Üstün, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarihinde kendisine suçlama yöneltilen ilk eski Başkan olan Donald Trump hakkında devam eden soruşturmaları ve bunlara dair gelecek projeksiyonlarını 3 soruda kaleme aldı.
Trump hangi suçla yargılanıyordu?
ABD eski Başkanı Donald Trump hakkında halihazırda bir dizi soruşturma devam ediyor. Bunların içinde 6 Ocak olaylarındaki rolü, Georgia eyaletinde seçim sonuçlarını değiştirmeye çalışması ve Beyaz Saray’da kalması gereken gizli belgelerin Florida’daki malikanesi Mar-a-Lago’ya götürülmesi gibi soruşturmalar öne çıkıyor. Bu soruşturmaların henüz bir iddianame haline getirilerek Trump’ın dava edilip edilmeyeceği kesinleşmedi. Bu soruşturmalardan çıkacak muhtemel iddianamelerin ağır suç kapsamına giren suçlama içerme ihtimali yüksek zira bunlar federal suçlar.
Eyalet bazındaki davalar bağlamında, şirketinin New York’ta bulunması dolayısıyla Manhattan Savcılığı Trump’ın şirketini kovuşturdu. Şirket belgelerinde tahrifat yapma suçu, yetişkin film yıldızı Stormy Daniels’a yapılan sus payı ödemesinin şirket üzerinden yapılmasına dayanıyor. Dolayısıyla önümüzdeki salı günü Trump’ın New York’ta tutuklanmasına neden olması beklenen iddianame, belgede tahrifat suçunu yöneltiyor.
Trump’ın avukatı Michael Cohen aracılığıyla 2016 başkanlık seçimlerinden hemen önce Daniels’a sus payı ödediği biliniyordu. Zira Cohen bu suçtan hapis yattı. İddianamenin tam detayları Trump tutuklanma sürecinden geçince belli olacak ancak “belgede sahtecilikle” suçlanacağı kesin.
Savcının bu suçun diğer bir suçu (kampanya finansmanı yasalarını ihlal) örtmek için gerçekleştiğini iddianameye dahil edip etmeyeceği ise henüz bilinmiyor. Trump’ın belgede sahteciliği diğer bir suçu örtmek için yaptığı ispat edilirse bu, “büyük suç” (felony) kapsamına giriyor. Savcı iddianamede kampanya finansmanı suçuna sadece referansla yetinebilir. Zira bu federal bir suç olduğu için Manhattan Savcısı’nın kovuşturma yetkisi yok.
Savcı her iki suçlamayı da iddianamesine dahil ederse dava zayıflayabilir ve hakim iki suçu ayırma kararı alabilir. Savcı büyük suç ispat etmekte ısrarcı olursa hukuki olarak işi daha zor hale gelecek ve bu durumda davanın ilerde Anayasa Mahkemesi’ne intikal etmesi de söz konusu olabilir.
Trump’ın hapse girmesi durumunda ne olur?
Trump’ın hakkında dava açılması, tutuklanması, tutuksuz yargılanması veya hapse girmesi başkanlık yarışına girmesine engel değil. Anayasada başkan olma koşulları arasında temiz sicil mecburiyeti yok. Bu durumda legal olarak Trump’ın kampanya yürütmesi ve teorik olarak ülkeyi yönetmesinin dahi önünde engel yok. Büyük suç işlemenin cezası normalde oldukça büyük. Zira sicilinde ağır suç olanlar devlet memuru olamıyor. Ancak bu seçilmişler için geçerli değil. Daha önce sicilinde suç olan insanların siyasi mevki yarışına girdikleri de vaki.
Legal olarak bir engel olmaması siyasi olarak bu durumun gerçekleşeceği anlamına gelmiyor. Trump’ın fiziki olarak hapse girmesinin teoride mümkün ama siyasi olarak çok düşük bir ihtimal olduğunu söylemek gerekiyor. Trump kendisine karşı yürütülen bu hukuki süreçleri siyasi propaganda aracı olarak kullanacaktır. İki hafta önce taraftarlarına tutuklanabileceğini söyleyen ve gelip protesto etmeleri çağrısında bulunan Trump’ın gönüllü teslim olsa da buradan büyük bir mağduriyet çıkarmaya ve kamuoyunu arkasına almaya çalışacağı kesin.
Cumhuriyetçi Parti’nin ağır topları şimdiden Trump’a karşı davanın bir cadı avı ve siyasi amaçlı bir operasyon olduğu konusunda açıklamalar yaptı. Bu dava, Trump’ı partinin adaylık yarışında mevcut düzen tarafından mağduriyete uğratılan bir figür olarak avantajlı kılabilir. Cumhuriyetçiler, davanın dayandığı suçun kategorisi “kabahat” düzeyinde olduğu ve eski Başkan söz konusu olduğu için Trump’ı daha rahat savunabiliyor. Ancak süreç ilerledikçe ve diğer soruşturmalardan büyük suç içeren iddianameler çıkarsa Trump’a destek zayıflayabilir.
Birçok Cumhuriyetçi’nin, Trump’ı destekleyen tabana ihtiyacı var. O nedenle şu aşamada Trump’a sahip çıkmaya çalıştıkları söylenebilir. Bu tabanın sokaklara dökülüp karışıklık yaratma ihtimali de bulunduğu için Trump’ın hapse girmesi huzur ve güvenliği tehdit edebilir. Bu yüzden Trump’ın cezası kesinleşirse ertelenmesi büyük ihtimal. Zira ABD, eski Başkanını hapse atmak istemeyecektir.
Bu durum ABD siyasetini nasıl etkiler?
Eski Başkan Trump bu davanın açılmasından önce bile Amerikan tarihine ilklerin başkanı olarak geçmişti. İktidarda olduğu sürece bütün norm ve gelenekleri yıkarak sisteme savaş açan Trump, iki kez azil davası açılan ilk ve tek başkandı. Bu davayla ABD’nin önemli bir geleneği daha yıkılmış oldu. Eski iktidarlara karşı intikam duygusuyla hareket edilmesine karşı mevcut hassasiyet, Manhattan Savcılığı’nın açtığı davayla son buldu. Burada elbette kimsenin hukukun üzerinde olmadığı mesajı veriliyor ancak adeta bir tabu yıkılarak ileride eski başkanlara karşı siyasi amaçlı davalar açılabilmesinin de yolu açıldı.
Amerikan siyaseti uzun süredir bir kutuplaşma süreci yaşıyor. Trump’ın çıkışı büyük oranda beyaz ve sistemden dışlanmış kitlelerin tepkisinin bir sonucuydu. Bu kitlelerin aşırı uçtaki temsilcilerinin Trump’ı desteklemek adına neler yapabilecekleri 6 Ocak olaylarında görüldü. Kongre’yi işgal noktasına gelen bu grup, Amerikan siyasetindeki bölünmüşlüğün bir sonucu olarak öne çıkıyor. Trump’ın siyasi mağdur konumunda görülmesi bu bölünmüşlüğü daha da derinleştirecektir. Sistemin bu kitleleri bir şekilde aşırı uçlardan uzaklaştırıp merkeze doğru çekme gereğine karşın Trump gibi figürler bu kitlelerin tepkisini canlı tutacaktır.
Demokratların gitgide daha da sola kaymaları ve ilerlemeci politikalar izlenmesi için Biden’a baskı yapmaları Amerikan siyasetinde “orta yola” yakın grupların etkisinin azalmasına yol açıyor. Hem sağda hem de solda yaşanan aşırı kutuplaşma ve siyasi merkezin zayıflaması, uzlaşma kültürü üzerine kurulan iki partili sistemin de altını oyuyor. Her iki partinin desteği olmadan yasalar çıkarılamazken; ekonomiden eğitime, sağlıktan dış politikaya her konuda partilerin aşırı uçlarının kullandığı “gerilla taktikleri” sistemi kilitliyor. Amerikan siyasetinin en önemli açmazlarından biri haline gelen bu durum, içerde uzlaşı sağlanamadığı için dış politikada da etkinliği azalan bir Amerika profili koyuyor önümüze.