Ulusal24 Haber Merkezi
Dünyanın en çok konuştuğu konulardan biri İklim Krizi acaba Dünyanın en büyük meselesi midir? Emin değilim, neden değilim? Açıklamaya çalışayım.
Geçtiğimiz Kasım ayı iklim krizinin çözümüne yönelik çok önemli iki toplantıya tanık oldu Dünya. Biri Azerbaycan’da yapılan COP29 toplantısıydı. İklim Krizi konusuna muhatap herkesin bir arada olduğu uzmanlar, hükümet yetkilileri, iş dünyası, lobiciler, aktivistler, gençler. Bir araya gelmelerinin sebebi İklim Krizinin etkilerini azaltacak daha da büyümesini engelleyecek çözümler bulmak. Sonuç ne oldu? derseniz; zengin ülkeler, yoksul ve yoksul olmasa da ihtiyacı olan ülkelere maddi destek vermemek için ellerinden geleni yaptılar. Büyük pazarlıklar sonucunda bu soruna ilişkin çözüm almak isteyen ülkeler, talep ettikleri bütçenin ancak yüzde 30’unu alabildiler. “Alın tepe tepe kullanın” dediler. “İsterseniz yeşil enerji yatırımı yapın isterseniz bizim yaptığımız üretimlerden dolayı, artan sera gazları nedeniyle bozulan iklimin ülkenizde kirlettiği suları temizleyin. Artık orası da size kalmış.” dediler.
COP29’un bitimine yakın bir tarihte 25 Kasım’da, yine iklim krizini yakından ilgilendiren bir diğer toplantı da Kore’de yapıldı. Konu Dünyayı kirleten ve tabi ki insan sağlığını yakından ilgilendiren plastik kirliliğine çözüm bulmak. 10 milyar tona yaklaşan plastik atıkların çözümü için 2022 yılında bir Hükümetler arası Müzakere Komitesi (INC) kuruldu. Ve bu komite 2022 den beri 4 kez farklı ülkelerde toplandı. Plastik üretimi, imalatı, tasarımı, ticareti, genişletilmiş üretici sorumluluğu, atık yönetimi ve adil geçişle olmak üzere birçok konu ele alındığı toplantıların sonuncusu da Kore’de yapıldı. Bu son toplantıda plastik atıklardan kurtulmak için alınacak çözümlerin açıklanması bekleniyordu. Sonuç; koca bir sıfır. Evet, uzun saatler süren zorlu müzakerelere, fikirlerin düzenlenmesi ve ülkeler arasındaki uçurumun kapatılmasına yönelik ilerlemeye rağmen, delegeler plastik kirliliğini sona erdirecek yeni bir anlaşma üzerinde anlaşmaya varamadı. Oturumu askıya almayı ve 2025’te yeniden toplanmayı kabul ettiler.
2024 ‘ün sonuna yaklaşırken bu çözümsüz toplantıların bize anlattığı şu; dünyanın daha fazla ısınmaması için dolayısı ile iklim krizinin daha da şiddetlenmemesi için uzmanların söyledikleri birilerinin bir kulağından girip öbür kulağından çıkıyor. Ancak bilim insanları uyarmaktan vazgeçmiyorlar. 2025’in iklim hikâyeleri şimdiden yazılmaya başlanmış durumda.
Washington DC’de düzenlenen Amerikan Jeofizik Birliği’nin yıllık toplantısında bilim insanları, önümüzdeki yılı değerlendirdiler. Öngörülere göre, 2025 kayıtlardaki en sıcak 3 yıldan biri olacak. Bu bilgiyi İngiltere’nin önde gelen iklim değişikliği araştırma merkezlerinden biri olan Met Office Hadley Merkezi’de destekliyor. Hatırlatmak da yarar var, 2016 yılı El Nino’nun etkisinin yaşandığı küresel sıcaklık açısından kayıtlara geçen en sıcak yıldı. 2025, El Nino yılı olmamasına rağmen, tahminler bu yılın oldukça sıcak yaşanacağını öngörüyor. Öyle ki 2016 yılı 2025 yılına göre kesinlikle soğuk kalacak.
Jeofizik Birliği uzmanlarının diğer yorumlarına gelince, elbette daha fazla CO2 yayımı bekleniyor. “İşler kötüye gidiyor ve biz bu konuda hiçbir şey yapmıyoruz. Her şey fosil yakıtların sürekli kullanımıyla ilgili” yorumu da uzmanlara ait.
2025 yılını gerçekten yeni bir dönemin başlangıcı olarak kabul eden uzmanlar özellikle Antarktika deniz buzuluna dikkat çekiyorlar. Onun hakkında ve son birkaç yılda neden bu kadar çok değiştiği hakkında hâlâ bilinmeyen olduğuna dikkat çeken uzmanlar, gelecek yıl olmasa da, önümüzdeki birkaç yıl içinde Güney Okyanusu, Antarktika deniz buzu ve Antarktika ikliminin çok büyük bir iklim hikayesi yaratacağı görüşündeler.
Anlaşılan o ki iklim krizinin yarattığı sorunlara yenileri de eklenecek. Ve bu sorunlara çözümler bulunamıyor. Ya da bulunmak istenmiyor. Acaba azalan Dünya kaynakları için varlıklı ülkeler bu kaynaklar ancak benim ülkeme, benim vatandaşıma yeter düşüncesi ile ihtiyacı olan ülkelere sırtını mı dönmüş durumda. Ne haliniz varsa görün mü denilmek isteniyor?
Alınamayan kararlar, var olan çözümlerin bir türlü uygulamaya geçmemesi, uygulananlarda da ülkesel ve kişisel menfaatlerin gözetilmesi, kat edilen yolların yeterli olmaması, çözümü gerçekleştirecek olan gelişmiş ülkelerin dürüstlüğünü sorgulatıyor. Pinokyo olmasına gerek yok kimsenin dürüst olmadığının anlaşılması için.
Nasıldı Pinokyo masalı hatırlayalım; Kötü insanların eline düşen Pinokyo’yu kurtaran Peri’nin tek bir şartı vardır; Pinokyo’nun iyi bir çocuk olması ve yalan söylememesi. Ancak Pinokyo öyle bir para kazanmanın hırsına kapılır ki elindeki tüm varlığı da kaybeder. Peri neler olduğunu sorduğunda da yalan söyler. İşte o zaman burnu uzamaya başlar. Yaptığı hatayı fark eden ve pişman olan Pinokyo olanları doğru bir şekilde periye anlatır Peri onu affeder ve bir kez daha kurtarır.
Maalesef gerçekler masallardan çok uzak. Dünya giderek ısınıyor ve onu kurtaracak olan Periler değil biz insanlarız. Bu yıl kim en büyük Pinokyo derseniz, işte onu tespit etmek bir hayli zor, çünkü adaylar oldukça çok.