AKP’nin İstanbul’dan milletvekili adayı gösterdiği İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk canlı yayınında Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı.
“14 Mayıs siyasi darbe girişimidir” sözleri büyük tartışma yaratan Soylu, söz konusu ifadelerine ilişkin soruya da yanıt vererek, “Neresi yanlış bunun? Darbeyle yapamadıklarını seçimle yapmak istiyorlar. Erdoğan ABD’nin kurduğu sistemi tasfiye etti” dedi.
Soylu’nun canlı yayındaki açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde:
“BEN YAPTIĞIM İŞİN HAKKINI VERİRİM”
“Her seçim risklidir. Vatandaş kendi ayağına gelmenizi ister. Bu bir sosyal mukavele. Millet size bir emanet veriyor. 5 yıl boyunca sağlığımı, güvenliğimi, çocuğumun geleceğini, yatırımlarını sana emanet ediyorum diyor. Vatandaş doğal olarak şunu istiyor; benim ayağıma gelsin ve anlatsın. Bu çok doğru bir sistem işleyişi. Vatandaş şuna bakar meselesine hakim mi, burnu büyük mü, beni kaale alıyor mu, beni ciddiye alıp, hem yaptıklarını, mevcut durumu, yapacaklarını bana anlatıyor mu? Göz ucuyla seyretmesi bile önemlidir.
Ben yaptığım işin hakkını veririm. Adam size bir vekalet veriyor, bir emanet veriyor. Yaklaşık 20 gündür çalışıyoruz. Benim gördüğüm şu. Benim kıyaslama imkanım var. Geçen sefer 2. bölgede adaydım. Kıyaslayabiliyorum. Bugün Kurtuluş’taydım. Geçenki Kurtuluş’un daha fazlası. Ferah Evler’de çok yüksek katılım sözkonusu. Burada geçen senenin 1,5-2 katına yakın bazı yerlerde ciddi katılım ve destek var. Bizim seçmenimiz sahiplenmiş olayı. 14 Mayıs ve Tayyip Erdoğan’ı bizim seçmenimiz sahiplenmiş.
“2007 SEÇİMİNDE AK PARTİ YÜZDE 47 ALACAK DEMİŞTİM”
Bahçeşehir’in bir göleti vardır. Ben 2011’de siyaset yapmıyorum. Seçimin içinde de değilim. O zaman beni DP ihraç etmişti, referandumda çalıştım diye. Sonra dava ettim, kazandım ama dönmedim. Bu arada da araştırma işleriyle meşgulüz. Araştırma çevresini tanırım. Bizatihi kendimin meşgul olduğu zaman dilimi oldu. Kamuoyu pek bilmez rahmetli Şakir Süter vardı gazeteci. Onunla ortak bir iş kurduk. Ama kurduğumuz şey para kazanmaya yönelik değil; tamamen Türkiye’yi sosyolojik olarak tanımaya yönelikti.
Allah rahmet eylesin. Oradan bir çevrem var. 2007 seçimlerinde de görmüştüm AK Parti çok açık ara alıyor seçimi. Sabahları yürüyüş yapıyorum, birbirimize şaka yapıyoruz, laf atıyoruz. Seçime bir gün kaldı. ‘Başkan sen tecrübelisin, seçim ne olacak?’ ‘AK Parti yüzde 47 alacak’ dedim. ‘Pazartesi biz iktidarız’ dediler. Pazartesi yürüyüşe çıktık hepinin kafası önde. CHP’lilerin gerçeklikten kopuk, rasyonel olmayan birtakım arzuları ve istekleri vardı. Her seçim sonunda arzu ve istek de kalır.
“ERDOĞAN CUMHURBAŞKANLIĞINI BİRİNCİ TURDA ALIYOR”
Allah’ın izniyle birinci turda bitiriyoruz. Araştırma bugünün fotoğrafını verir. Siz deneğe şunu sorabilirsiniz; 14 Mayıs’ta kime oy vereceksin? Bugün yaşadıklarıyla, tespitleriyle oy kullanır. Arada şu anda 11 gün var. 11 gün içinde hangi gelişmeler olacağını, onu nelerin etkileyeceğini bilemeyebilir. Allah’ın izniyle Recep Tayyip Erdoğan birinci turda alıyor. CHP İstanbul’da da gerimizde. Bizim yapmamız gereken nefeslenmeden milletimize anlatmaktır.
‘DARBE GİRİŞİMİ’ İFADESİ
Biden bu konuşmasında diyor ki, ‘bundan önce yaptıklarımızı beceremedik’ diyor. ‘Şimdi biz bu işi Türkiye’deki tüm muhalifleri bir araya getirerek 2023 seçiminde bunu sağlamalıyız’ diyor. Bunu bir gazeteci söylemiyor, Amerikan başkanı söylüyor. Darbeyle değil de seçimle diyor. Bu ne demek? Söylediği Kürtler meselesi de Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’dir. ‘Benim ona Kuzey Irak’ta ve Kuzey Suriye’de boyun eğmedim’ diyor. ‘Beceremedik, seçimle yapacağız’ diyor. Darbenin yerine seçimi ikame etmiş. O gün ne kurmuşsa, hangi oyunu kurmuşsa, bugün aynı oyun Türkiye’de devam ediyor.
Bundan 105 yıl önce Sivas Kongresi yapıldı. Sivas Kongresi’nde 7-8 gün Türkiye Amerika’ya bağımlı olsun mu, olmasın mı tartışması yapıldı. Bunun adı manda. Bir kısım ‘kabul edelim’, bir kısım ‘kabul etmeyelim’ dedi. Manda ve himaye kabul edilemez denmiş. 104 yıldır Biden’ın ortaya koyduğu mücadele devam ediyor. 1960 darbesini Amerika yaptırdı. Bunu ben söylemiyorum. 1971 muhtırası, 28 Şubat’ı Amerika yaptırdı. İngiliz belgelerini okuyunca, hatıralarda çıkınca ‘demek ki bu Amerikan onaylı darbe imiş’ diyoruz. 28 Şubat’la ilgili kanaatim, işleri henüz bitmedi, Türkiye’de iş üzerindeler. Irak’ı, Suriye’yi birbirine karıştırdılar. İran’da ambargo var. Afganistan-Pakistan hattı ne halde olduğu belli. Libya karışık, Yemen iç savaş. Filistin coğrafyanın en önemli acısı.
“1960’DA KURDUKLARI SİSTEMİ TAYYİP ERDOĞAN TASFİYE ETTİ”
15 Temmuz’u, 17-25 Aralık’ı, Gezi olayları. Çok saf olmanın anlamı yok. Şunu yapıyorlar. Batı Türkiye’ye sızdı. Kurumlarına sızdı. Özellikle 1960 darbesi Türkiye’de Amerika’nın çok akıllı yaptığı, devlet kontrolüyle elinde tutmaya çalıştığı, gelen her devlet adamını istediği gibi evirdiği, çevirdiği itibarsız hale getirdiği ve medyayı kullandığı.
Türkiye açık bir rejim. Ülkeye gönderdiği insanları sadece ajan olarak gönderiyorsa elbette sizin onu tespit etmeniz çok memnun olmaz. Bir büyükelçi istediği gazeteci ile ilişki kurar. Bunu bir ajanlık faaliyeti olarak değerlendirirse sizin bunu bilebilmeniz çok kolay olmayabilir. Hala geçmişte gazete patronajı üzerinden yaparlardı, talimatla yaparlardı, şimdi birtakım yazarlar üzerinden. Onu da arzu edenler var. Türkiye manda ve himayeyi 1919’da kabul etmedi. Tayyip Erdoğan’dan ne istiyorlar? 1961’deki kurdukları sistemi Tayyip Erdoğan 21 yılda tamamını tasfiye etti.
“FETÖ’NÜN DE PKK’NIN DA PATRONU AMERİKA”
Turizmden etkileniyorsunuz, savaştan etkileniyorsunuz. Amerika’nın bu ülkede oluşturduğu sütunlar var. Siz onu siyaseten etkisiz hale getiriyorsunuz ama adam yok olmuyor. Siz zaafiyete düştüğünüzde düğmeye basıyor. Şimdi o 21 yılın intikamını bu seçimde almak istiyorlar. 15 Temmuz’da darbeyle yapamadığını seçimle. O darbeyi kurgulayan Amerika’nın kendisi. Oy verecek insanın ne hatası var. Bizim dışımızda oluşmuş, Türkiye’nin iktidarını ele geçirmeye çalışan kurgu var. FETÖ’nün patronu kim? ABD ise FETÖ bugün kime oy veriyor? PKK’nın patronu kim? PKK’nın patronu da Amerika.
PKK bugün kılçıksız kime oy veriyor? PKK’nın siyasi kolu HDP’dir. HDP’nin milletvekili adayları Kandil tarafından belirlenmiştir. Bu benim bilgim, değerlendirmem değil. Bu her dönem böyle olmuştur. ‘Şu isimler olacak, bu isimler de olmayacak’ diye. Bu doğrudan Kandil’den geliyor. İlgililer Erbil’e giderler bağ kurarlar, çalışmalar yapılır, karşılıklı değerlendirme yapılır Kandil’in listesi alıp buraya gelir.
“MACAR İÇİŞLERİ BAKANI BANA ‘DİKKAT EDİN’ DEDİ”
Eş Başkanlardan biri Pervin Buldan, diğeri Mithat Sancar. Mithat Sancar’ı kabul etmiyorlar. HDP’nin çok büyük bölümü ‘Siz geçen dönem kime oy verdiniz, bu dönem kime oy vereceksiniz’ diye soruluyor. HDP’lilerin büyük bölümü Kılıçdaroğlu’na oy veriyor. Bu kurgunun tamamlanabilmiş şeklidir. Burada muhalefeti bir araya getirmiş. Meral Akşener’den diğerine kadar. Kendi kurgusunu oluşturmuş. Darbe yapamamış, bunu seçimle değiştirmeye çalışıyor.
Bunu burada mı yapmış? Bunu Macaristan’da da yapmış. Urban, Soros’u Macaristan’dan kovdu. Urban’ın karşısına 3 aday çıkardılar. Çıkan adayla Urban karşı karşıya geldi. Macaristan İçişleri Bakanı yakın dostum. Benden 15 yaş büyük, iyi bir insan. Bana bizatihi Amerikan hazinesinden sivil toplum örgütlerine para gönderildi, dedi. Bana dikkat edin dedi. Amerika’nın Türkiye’deki seçim için fikir yürütmesi nasıl tarif edilir.
“BUNUNLA İLGİLİ SES KASEDİ VAR”
Ses kaseti var. İlgilinin şu anda birçok beyanat veren ilgilinin gidip, resmi bir yetkili, genel başkanın yetkilisi olarak gidip, ilgili ülkenin büyük elçisi. Bundan 4 ay önce, Türkiye’ye gelen bir İçişleri Bakanı’na özel görüşmede, bunun nasıl olduğunu, kendi ülkesinin büyükelçisinin hangi haltları karıştırdığını söyledi.
PARALEL SEÇİM KURULU İDDİASI
CHP bunu 1946’daki sopalı seçimlerle karıştırıyor. Tek parti iktidarının çok partili hayata geçtiği seçimlerdir. Demokrat Partilileri, sandıktakileri, parti yöneticilerini dayaktan geçirmiştir. Açık oy verdirtmişlerdir gizli sayım yapmışlardır. Bunların genel huylarıdır. 2002’den itibaren AK Parti’nin girdiği her seçimde, bu tartışmalar yapılmıştır ama hiç olmamıştır. Sebep seçim yenilgisine kendileri adına büyük bir mazeret uydurmak, siyasette kullanılan basit yöntemlerdir. AA seçim sonuçlarını verecek mi? O da mı paralel yöntem kuruyor?
Seçim işi benim işimdir. Sizin programı bildiğiniz kadar ben de seçim işini bilirim. Çocukluğumdan beri seçimin içerisindeyim. Türkiye’de bakanlık sandıkların güvenli okula getirilmesinden, güvenli oy kullanması sağlanmasından, jenaratörlerin çalışmasından, okullardaki kameraların çalışmasından, deprem bölgesinde YSK ‘çadırlarla olur’ dedi fakat benim içime sinmedi. Allah korusun yarın biri gelir çakmak çakar. Şu anda alanların tamamına konteyner seçim sandıkları kurduk. Hem oturan sandık kurulu hem iki tane oy kabini var. Biz o kadar ince detayını düşündük.
“BUNUN SORUMLUSU KİM? BAKANLIK”
Kaymakamlıklar, seçim kurulları, valilikler var. Sandıkların sağlıklı şekilde gelip gelmediğinin tespiti. Aynı zamanda bir sandık kurulu başkanı elinde çuvalla gelmedi, o sandık açılmadı, bunun takibi bizde olacak. Seçim kurulu ile konuşulacak ilgili okul müdürü ve kolluk gücünün yetkilisi ‘gidip bunu alalım’ diyecek. Sandıklar bağlandı, bunu getiren kim? Kolluk. Ya jandarma ya da polistir. Diyelim ki tahrif edilmiş, eksik sandık var.
Bunun seçim kurulu ile irtibatını kuracak, güvenlik boyutunu yönetecek olan oradaki hakimle konuşacak, adımlarını atacak olan kolluk. İçişleri Bakanlığı’nın burada direkt sorumluluğu var. Eskiden Excel tablolarda yapılıyordu. CHP fitne, fesat, kaosla, karıştırıcılıkla olmuş bir parti. Seçim sonuçlarına bir bahane uyduracak. Böyle bir şey söz konusu değil. Kazanacağımız seçimle ilgili niye üzerinde herhangi bir şaiya oluşturacak bir işlem meydana getirsin.
“APLİKASYON FALAN SÖZKONUSU DEĞİL”
Benim görevim seçmenin hür iradesini oraya yansıtmaktır. İçişleri Bakanlığı olarak seçmenin hür iradesini değiştirecek herhangi bir şeye müdahale ettirmemektedir. Oradaki CHP’li yetkilisinin elinde seçim sonucu belgesi var mı? Var. Aksi takdirde sandık açılır, tekrar sayılır. Aplikasyon falan söz konusu değil. Bunların hepsi uydurmadır. 601 bin polisimiz, jandarmamız, sahil güvenliğimiz çalışacak. Seçmenin yüzde 1’i yapıyor. Aplikasyon olsa birisi çıkıp ‘ben uygulama var’ der.
“TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR AİLE YAPISINA DAYANIR”
Bu ülkeyi ayakta tutan ailedir, değerlerdir, ay yıldızlı bayrağımızdır. Tarihin en büyük zorluklarından birini yaşadık. Depremi yaşadık. Aile yapısı güçlü olduğu için ayakta durdu. Bunun temel felsefesi güçlü aile yapısına dayanır. Türkiye güçlü aile yapısına dayanır. Avrupa’da erkek erkeğe evleniyor mu? Amerika’da? Bunu Türkiye’ye nakletmek istiyorlar. Bizim itirazımız tam anlamıyla budur. ‘Siz bunu bizim ülkemize nakledemezsiniz’ diyoruz. Buna hayır diyoruz. Bir tane örnek verdim, daha neler var. Bu bir sapkınlıktır. Dünyada tek tip bir kültür, tek tip din, tek tip yaşam biçimi, tek tip düşünce, çalışma anlayışı oluşturmaya çalışıyorlar. Bunu oluşturmaya çalışan dünyanın egemenleri.
“FETÖ VE DEAŞ NEDEN OLUŞTURULDU?”
FETÖ bunun için oluşturuldu. DEAŞ niçin oluşturuldu? DEAŞ’ın El Kaide’den türediğini biliyoruz. El Kaide’yi ABD Afganistan’da oluşturdu. DEAŞ müslümanlığı bütün dünyada bazen tarif edemeyeceğimiz zorluklara düşüren, İslamofobiyi hortlatan bir tablo ile karşı karşıya bırakmak istiyor. Yapmak istedikleri bütün her şeyi tahrif, tahrip etmek.
“LGBT’NİN YAYILMASINI İSTİYORLAR”
Bizim dinimiz, geleneğimiz var. Bizim karşımızdaki Kemal Kılıçdaroğlu ekibi, Akşener dahil olmak üzere LGBT’nin yayılmasını istiyorlar. Bunu isteyen Türkiye’yi kendi istikametine çekmek isteyenlerdir. Oradan iki defa yasak aldım. Amerika iki defa beni kısıtlı hale getirdi.
“HDP VE PKK TARAFI SELO’YU ADAM YERİNE KOYMAZ”
CHP’ler Van’da ‘Selo’ya özgürlük, Apo’ya özgürlük’ diye bağırıyor mu? İmamoğlu konuşurken ‘Selo’ya özgürlük sloganlarını’ herkes duydu. Yapılan zafer işaretlerini, HDP bayraklarını duydunuz. Seçimin meşruiyeti üzerinden PKK’yı Türkiye’nin terörle yapmış olduğu bütün süreci evirmeye çalışıyorlar. Burada en büyük tehlike şudur. Seçim meşrudur. Seçimin meşruiyeti üzerinden PKK’yı, terör örgütünü aklamaya ve onu meşru sınırlar içerisine terör örgütünü çekmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en büyük tehlike budur.
HDP ve PKK tarafı Selo’yu adam yerine koymaz. Apo’yu koyar. Böyle olduğu için o Apo’yla başlar, cari siyasetçiler burada onu da ortaya koyan, onu da zemmeden meseleyi içine çeker. Orada PKK açısından esas aktör Apo’dur. Selo da onun dışından gelen aktördür. Burada alansal meşruiyet oluşturuldu. HDP, PKK’nın siyasi koludur. Baştan aşağıya çamura bulaşmış, kana bulaşmış. Bu parti kirlidir.
“KANUN, ‘KAYYUM ATARSIN’ DİYOR”
Devlet kuralsız yönetilmez. Ben de kurala aykırı işlem yapıyorsam, mahkemeye müracaat eder. Bir belediye başkanını teftiş yapıyorum diyelim. Dosyayı savcılığa gönderirim. İlgili belediye başkanı ‘bana haksızlık yapıldı’ diye Danıştay’a başvurur. Benim her adımım hukuka açıktır. Kanun terörle iltisaklı ve irtibatlı, teröre bulaşmış, ilgili soruşturmaları başlamış belediyeye kayyum atarsın diyor. Yerine belediye başkan vekili görevlendirilsin diyor. Halk diliyle biz ona kayyum diyoruz. Bu bir kural. Silopi Belediyesi’nde herhangi hukuki malzeme, sonuç bulamadık. Almadık.”