Festival koordinatörü Atakan Metin, 11. Uluslararası Antakya Film Festivali hakkında merak ettiklerimizi yanıtladı.
6 Şubat depremlerinin ardından “Antakya Varsa Ben de Varım” sloganıyla hayata geçirilen 11. Antakya Film Festivali bu yıl 13 – 19 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Depremin yaralarının sarılmaya çalışıldığı bir dönemde, çadır kentlerde ve konteyner yerleşkelerde düzenlenen festival hakkında merak ettiklerimizi festival koordinatörü Atakan Metin ile konuştuk…
Antakya’nın 6 Şubat’ta yaşanan depremlerin yıkıcı etkisi nedeniyle karşı karşıya kaldığı zorlu koşullar hâlâ devam ediyor. 11. Uluslararası Antakya Film Festivali’nin çadır kentlerde düzenlenmesinin ardındaki motivasyonu bizimle paylaşır mısınız?
Festivali normal şartlarda herkesin beklediği üzere, ışıltılı, kırmızı halılı, seçkin bir organizasyon düşü ile programladık. Deprem sonrasında ise Antakya’da fiziki olarak yapıp yapmamayı bile düşündük. Festival Başkanı ve bizler kararlılık gösterdik. Festival Antakya’da olmalı ve tam da en ihtiyaç duyulan ‘sanatla iyileşme’ye hizmet etmeliydi. Eksiklerimiz bu iyileşmenin bir parçası olacak, Maslow’un hiyerarşisindeki en alt sırada daha fazla görülecekti. Böylece soyut olarak unutulmasın diyeceğimiz deprem ve sonrası travmalar, somut olarak görülebilir hale gelecekti. Bunları düşünerek 13-19 Ekim 2023 tarihleri arasında festivali yapma kararını Mart 2023 de aldık.
Antakya Film Festivali 10 yılı arkasında bıraktı aslında ama 11. yılında tamamen yeni bir bağlamda gerçekleşiyor. Deprem, festivali içerik açısından da dönüştürdü mü? Örneğin bu yılki benzersiz koşullar, depreme ve afetlere hazırlığın önemine bir kez daha dikkat çekme potansiyeline sahip hem ulusal hem de uluslararası alanda. Festival programında bu amaca yönelik girişimler ya da temalar var mı?
Festivalin 11’nci yılı; hem standart festival içeriği hem de şifa niyetine, travmayı sağlıklı atlatmaya yardımcı olacak etkinlikleri barındırıyor. İçerikte ekseni, hayata, ciddiye alınacak bir olgu olmakla birlikte, neşeli tarafından bakma yönüne doğru çevirdik. Festivalin jüri başkanı Murat Şeker bunu güzel özetledi: “Festivaller asık suratlı ve ciddi hikâyelere ödül vermeyi pek seviyor. Hayat ciddi ama bir o kadar da neşeli yaşamayı mümkün kılmak için kısa. Bu yıl festival daha fazla mizahi biraz da neşeli yapımları izletecek.”