Açıklamada Gezi davası ve gezi olaylarının önyargılarla tartışıldığı söylendi. Gezi olaylarının yakın dönem Türkiye siyasetini her manasıyla etkilediği belirtilen açıklamada “Her hukuki dava gibi siyaset dışı olması gerekirken baştan itibaren Gezi olaylarına ilişkin sübjektif değerlendirme ve niyet okumalar maalesef bu davaya sirayet etmiştir. Sanıklar düşmanlaştırılmış, dava adaleti sağlamak yerine topluma gözdağı vermek için araçsallaştırılmış ve nihayetinde beş kişinin cezası Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından onanmıştır” denildi.
“Adalete olan inanca ağır darbe”
Gezi olayları sırasında ölenler, yaralananlar veya zarar gören kamu mallarıyla Gezi davasının sanıkları arasında bağ kuran hiçbir delilin olmadığı söylenen açıklama şöyle devam etti:
“Bu davada defalarca hâkim heyetinin değiştirilmesi, evvelce ‘beraat’ kararı veren hâkimlerin mesnetsiz soruşturmalara muhatap bırakılması ve tek bir yeni delil eklenmeden aynı dosyada yıllar sonra ‘mahkumiyet’ hükmü kurulması adalete olan inanca ağır darbe vurmuştur.”
“Haksızlıklar mutlaka giderilmelidir”
Açıklamada yargının tarafsız ve bağımsız olması gerektiğini söylendi:
“Mahkemeleri siyasetin aracı olmaktan çıkarmalıyız. Gezi davası sanıklarının yaşadığı haksızlıklar mutlaka giderilmelidir. Bu, masumların suçlulardan ayrılması için elzem olduğu gibi toplumsal kutuplaşmanın yerine barışın, yargıya güvensizliğin yerine hukukun üstünlüğüne inancın yeniden inşası için de bir fırsattır.”
“Yargı organlarını siyasal hesaplaşma alanı olmaktan çıkarılmalı, bağımsız mahkemelere güveni tesis edecek adımlar atılmalı”
Açıklamanın devamı ise şöyle:
“Bizler adaleti devletin temeli olarak gören binlerce yıllık bir medeniyetin çocuklarıyız. Adaleti sınırlarımızın ötesinde değil asırlık cumhuriyetimizin kurumlarında aramak ve bulmak zorundayız. Suçsuz insanlar yıllardır cezaevindeler ve biz bir şeyler yapmazsak daha yıllarca kalacaklar. Buna seyirci kalmak bizi bir toplum olmaktan çıkarır. Hukukun üstünlüğüne inanan herkesin siyasal önyargıları ve vehimleri aşarak cesaretle hakikati ortaya koyması gerekmektedir.
Masumların cezalandırılmasına ses çıkarmayanları yargılayacak ve terazisi asla şaşmayan bir mahkeme olduğunu hatırlatırız. Siyaset kurumuna düşen yargı organlarını siyasal hesaplaşma alanı olmaktan çıkarıp, bağımsız mahkemelere güveni tesis edecek adımları bir an önce atmaktır.
Bu ülke mutlaka vatandaşlarının tamamının ‘Hakkım teslim edilir’ diyebildiği bir ülke haline getirilmelidir. Herkesi bunun için ısrarcı olmaya, yetkilileri de görevlerini yapmaya davet ediyoruz.”
Açıklamada imzası bulunanlar ise şöyle:
Dr. Fatma Akdokur; İlahiyatçı, Akademisyen / Ümit Aktaş; Elektrik Mühendisi, Yazar / Levent Baştürk; Siyaset Bilimci, Yazar / Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu; Psikiyatrist, Akademisyen, 21, 25-27 Dönem Milletvekili / Muammer Bilgiç; Öğretmen, SP Genel İdare Kurulu Üyesi / Nesteren Davutoğlu; Reklamcı, Yazar / Müslüm Doğan; Harita Mühendisi, 26-27. Dönem Milletvekili / Abdülbaki Erdoğmuş; İlahiyatçı, Yazar, 21. Dönem Milletvekili / Ertuğrul Günay; Hukukçu, 2007-2013 Kültür ve Turizm Bakanı / Prof. Dr. Cihangir İslam; Tıp Doktoru, 27. Dönem Milletvekili / Av. Bülent Kaya; Hukukçu, SP Milletvekili / Prof. Dr. Zeki Kılıçarslan; Tıp Doktoru / Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu: İlahiyatçı, Akademisyen / Nesrin Nas: Ekonomist, Akademisyen, 2003-2005 ANAP Genel Başkanı Mehmet Ocaktan; Gazeteci, Yazar, 23. Dönem Milletvekili / Yıldıray Oğur; Siyaset Bilimci, Gazeteci, Yazar / Prof. Dr. Cem Somel; Ekonomist, Akademisyen, Yazar / Ahmet Taşgetiren; İlahiyatçı, Gazeteci, Yazar / Ahmet Faruk Ünsal: Makine Mühendisi, 22. Dönem Milletvekili, 2009-2016 Mazlum-Der Eski Genel Başkanı / Dr. Celal Korkut Yıldırım, Diş Hekimi / Av. Sidkı Zilan, Hukukçu, Yazar.