- Gülperi Onur
- Melike Okutucu
- Şafak Bozkurt
- Muteber A.
- Hatice Yalnız
- Seda Kurt
- Aysun Yeşil
- Suriye Soydaş
- Sultan Şimşek
- Ceren Şimşek
- Seda Ç.
- E.
- Fatma Laçin
- Sltan Kütük
- Sosin Küçükgüven
- Döndü Akkeçe
- Zehra Özkan
- Ayşe Hündür
- Zübeyde Delen
- Halidiye El Hamit
- Serpil Sarı
- Rabia Yılmaz
- Ebru Öztürk
- Melisa Kalem
- Güleda Cankel
- Nevin Nilitaş
- Saliha Büyükkayaoğlu
- Sibel Kaya
- Y.
- Firdus Aliyeva
- Ayşe Tuba Arslan
- Nihal Akar
- Sevgi Polat
- Carolyn Margoret Dearsley
- Zeynep K.
- Lisha Yu
- Durdu G.
- Melisa K.
- İsimsiz Kadın (İsmi Belirlenemedi)
39 Kadın…
Kadın ulan kadın…
39 ana, 39 bacı, 39 sevgili, 39 eş, 39 belkide ne zorluklarla geçen hayat… Noktalandı…
Bir erkek tarafından evet, acımadan, ne hissettiğini hissetmeden, neler yaşadığını bilmeden, görmeden, duymadan…
Sahi ne zaman bu kadar cani olduk biz? Bir can almayı, koskoca bir yaşama son vermeyi, bir çocuğu anasız, koca bir ormanı çiçeksiz bırakmayı ne zamandan beri maharet saydık?
Sadece Kasım ayında 39 kadın, 39 erkek tarafından canice katledildi…
11’i evli oldukları erkek, 2’si eskiden evli olduğu erkek, 1’i eskiden birlikte olduğu erkek, 4’i babası, 3’ü akraba/tanıdık, 2’si oğlu, 1’i kardeşi, 4’ü birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldü… (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, Kasım ayı kadın cinayetleri raporu)
***
Neden cezasız kalıyor bu sahi?
Kanun koymakla bitiyor mu iş ? 6284 nolu “Ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun” yaptık, e güzel… Uyguladık mı?
Kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik ilk uluslararası ve ülkemize de bağlayıcılığı bulunan İstanbul sözleşmesi var orada, uygulayabiliyor muyuz?
Kadına yönelik şiddete karşı kurulan sayısız kadın platformu var hiçbirine destek oluyor muyuz devlet olarak?
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, kasım ayı kadın cinayetleri raporunu açıkladı. Bu ay (Kasım) en az 39 kadının öldürüldüğünü belirttiği açıklamada, yılın 11 ayında da en az 430 kadının erkekler tarafından öldürüldüğübü vurgulamışlar.
Raporda acıdır ki cezasızlığa vurgu yapılıyor. Rapor; “Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor” şeklinde devam ediyor…
***
Cumhuriyetimizin kurucusu, Kadına seçme seçilme hakkını veren ulu önder Mustafa Kemal Atatürk kadın için neler demiş?
Büyük atalarımız ve onların anaları, tarihin, olayların tanıklığıyla sabittir ki, cidden yüksek faziletler göstermişlerdir. Burada birçok noktalardan sayabileceğimiz o faziletlerin en büyüğü ve en ehemmiyetlisi kıymetli evlâtlar yetiştirmeleriydi. Şunu söylemek istiyorum ki, kadınlarımızın umumî vazifelerde üzerlerine düşen hisselerden başka kendileri için en ehemmiyetli, en hayırlı, en faziletli bir vazifeleri de iyi anne olmaktır. Bugünün anaları için gerekli özellikler taşıyan evlât yetiştirmek, evlâtlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak, pek çok yüksek özelliği şahıslarında taşımalarına bağlıdır. Bu sebeple kadınlarımız hattâ erkeklerden daha çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmağa mecburdurlar. Eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdırlar. 1923 (Atatürk’ün S.D. II, S. 151-52)
Bizce: Türkiye Cumhuriyet anlamınca kadın, bütün Türk tarihinde olduğu gibi bugün de en muhterem mevkide, her şeyin üstünde yüksek ve şerefli bir mevcudiyettir. (Perihan Naci Eldeniz, T.T.K. Belleten, Cilt: XX, Sayı: 80, 1956, S. 740)
Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasının talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, erkek ve kadının beraber olarak ilim ve bilgiyi kazanmasıdır. Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi kazanmasıdır. Kadın ve erkek bu ilim ve bilgiyi aramak ve nerede bulursa oraya gitmek ve onunla donanmak mecburiyetindedir. İslâm ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki, bugün kendimizi bir türlü kayıtlarla bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim ve bilgi yönünden ve diğer hususlarda erkeklerden asla geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir. 1923 (Atatürk’ün S.D. II, S. 86)
Türk kadını dünyanın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır siklette değil; ahlâkta, fazilette ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türk’ü zihniyetiyle, bazusiyle, azmiyle koruma ve müdafaaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, sosyal hayatın esası olan kadın, ancak faziletli olursa vazifesini yapabilir. Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır. 1925 (Atatürk’ün S.D. II, S. 231)
Ey kahraman Türk kadını, sen omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın.
Böyle bir liderin kurduğu bu Cumhuriyet’te kadınların böylesi cinayetlere maruz kalmasını kabul edemiyorum…
***
Kadın’ın tarihin ilk dönemlerinden bu yana Türk toplumlarındaki yeri hep en üst olmuştur.
Binlerce yıldan sonra Kadın’ın geldiği son nokta çok acı…
Gezici Araştırma Şirketi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle yaptığı araştırmada;
Kadınların yüzde 75’i “hayatınızdan mutlu musunuz” sorusuna “hayır” yanıtını verirken, yüzde 42’si istemediği halde eşi tarafından cinsel ilişkiye zorlanıyor. Evlenen kadınların sadece yüzde 36’sı kendi isteğiyle ve seçtiği kişiyle evlenmiş… sonucuna varmış…
Türkiye’de kadın olmak, şiddetin her türlüsüne maruz kalarak dünya istatistiklerinde ilk sıraları almaktır, bir yandan da Ana sıfatıyla taçlanmış Toprak gibi bereketli olmak da Kadın olmaktır.
***
Kadın hayattır, Anadır, Bacıdır, Sevgilidir, Eştir…
Kadın’ı el üstünde tutmak, baş tacı etmek bizim geçmişimizden gelen yegâne özelliğimizdir, özümüzdür…
Özümüze dönelim…