Paslanmaz sac nedir? Karbon malzeme gruplarından yararlanılıp üretimi yapılan, içeriğinde en az yüzde 10,5 krom bulunan demir esaslı bir alaşım olan paslanmaz çelik saclar, günümüz şartlarında kromun olmasıyla beraber oksidasyona dirençli olup paslanmaz özelliği etkin şekilde bulunan ürünlerdir.
Hayran olduğum bir metal çeşididir. Yaklaşık yarım asır süredir, az da olsa sürekli kullanmış olduğumuz bir hammaddedir.
Yurtdışına çıktığımızda şehirlerin sanatsal yapılarında, toplu kullanım alanlarında, sokak mobilyalarında, parklarda, yağmur ızgaralarında, havalandırma mazgallarında kullanılan metallerin hep paslanmaz olduğunu görürüm ve kişi başına kullanılan paslanmaz sac miktarı yüksek olan ülkelerin kalkınmışlıkla da orantılı olduğu söylenilir.
Aynı zamanda mutfak eşyalarında ve her türlü alışveriş merkezlerinde, binaların dış cephe kaplamalarında, mutfak eşyalarında ve aklımıza gelebilecek her türlü hijyen sağlık sistemlerinde paslanmaz malzemesinin kullanıldığını görürüz.
Paslanmaz üretimi ülkemizde maalesef yok, kullanmakta olduğumuz bütün malzemeler ithal. Sadece bir firma, ithal etmiş olduğu, sıcak dediğimiz paslanmazı ülkemize getirip bir işlemden geçirerek, inceltip satmaktadır.
Paslanmaz niçin ülkemizde üretilmiyor sorusuna zamanında “yeterince talep yok” cevabı almıştım.
Hatta Korelilerin 1980’li yıllarda ülkemize kuracağı tesis, İspanya’ya kurulmuş efsanesi de yıllardır dillerde dolaşır durur.
Tek bir firmanın tekel oluşturuyor iddiası ile son günlerde gazetelerde paslanmaz ithalatçıları ile sıcak paslanmaz getiren firma arasında paslanmaz savaşları başlıklarını okuyunca dertlerim depreşti ve paslanmaz aldığım firma sahipleri ile bilgi alışverişinde bulundum.
“Niçin üretilmiyor ülkemizde?” sorusunun cevabı onlarda da aynı idi “yeterince ton potansiyeli yok” diye cevap verdiler.
Ben de kendilerine krom cevheri ülkemizde var hatta işlemeden satıyoruz eğer siyasi ayağı oluşturulursa rekabet edilebilir, şansı var ise üretilmeli ve ihraç edilmeli dedim.
Enerji maliyetleri ülkemizde yüksek cevabı verdiler.
Çelik üretiminde nasıl baş edebiliyorsak paslanmaz üretiminde de rekabet edebiliriz diye düşünüyorum.
Üstelik ülkemizde yeterince kullanılmadığı varsayımına da kabul etmiyorum.
Otuz yıl önce yapılan inşaatımızın merdiven korkulukları paslanmaz borudandı.
Ne boya istiyor ne deterjan, su ile temizle yine pırıl pırıl, hijyenik ve uzun ömürlü.
Eğer ülkemizde paslanmaz üretilebilir ise başta ihracat ürünlerimizin katma değeri artar, ihracatımız artar. Su bardağından, yemek kabına, kaşığından bıçağına, çamaşır makinesinden buzdolabına, dış cephe kaplamasından havalandırma sistemlerine, yağmur su giderinden su mazgallarına. Yüksek ısılı birçok alanda kullanılan bu malzeme bakım da istemez ve çağın malzemesi alüminyumdan sonra gelen en kullanılabilinir bir hammadde çeşididir.
Son olarak, eğer İsviçre “8 milyon nüfusumuz var saat üretmeyelim, kime satacağız?” diye düşünseydi çivi bile üretemezdi.
Artık ne üreteceksek dünya pazarını hedeflemeden düşünüyorsak, çok dar bir vizyonumuz var demektir.
Onun içindir ki yemeden içmeden ülkemizde entegre bir paslanmaz fabrikası kurmanın zamanı gelmiş de geçiyor bile. Ülkemiz her türlü altyapı hazırlıkları ile demir çelikte nasıl başardı ise paslanmazda da başarmaya hazırdır.