Eskiden ismini sonradan değiştirdiğine dair haberler çıktığını belirten Tolgahan Sayışman, “Bir haber çıkmıştı bir yerde. ‘Adını sonradan aldı, ismi başka’ diye. Haberi ciddiye alıp yalanlamayınca, bu haber kendini tekrar ede ede böyle zanneden insanlar olmuş. Doğduğumdan itibaren adım Tolgahan Sayışman. Eskiden ‘Tolga’ diye hitap ederlerdi. Tırnak içerisinde biraz daha ünlenmeye veya tanımaya başlandığımda, ismim tamamen Tolgahan’a döndü. Dışarıda da artık Tolgahan diye çağrılır oldum” dedi.
“Yeşilçam başka bir şeydi”
Yeşilçam filmleriyle büyüdüğünü dile getiren Sayışman, “Yeşilçam’ın tarif edilemeyecek bir sıcaklığı vardı. Birçok naif tarafı vardı. Beni etkileyen oydu. Şu anki sinemadan çok ayrı bir yerde. Şimdi baktığınızda teknoloji çok daha ileride, sektör çok daha gelişmiş şartlarda, çok daha farklı bir yerde tartışılmaz. Ancak hiçbir zaman o sıcaklığı yakalayamıyoruz. Bu benim kendi fikrim. Yeni nesil çok etkili, çok daha iyi işler çekiliyor kesinlikle ama olmuyor, Yeşilçam başka bir şeydi. Yeşilçam filmlerinden çok fazla şey biriktirdim ama sektörde bir yer edindikten sonra, sektöre yön verenler sizin çok da farklı kalıbın dışına çıkmanıza müsaade etmiyorlar. O yüzden de bütün biriktirdiğim karakterleri canlandırma gibi ya da onlardan esinlendiğim birçok şeyi uygulama gibi bir şeyim olmadı. Sinemada nispeten bunu yapabiliyoruz da televizyonda mümkün olmadı” ifadelerini kullandı.
“Keşke oğlum onun gibi olsa”
Zeki Alasya ve Bergüzar Korel’in de rol aldığı 2009 yapımı ‘Aşk Geliyorum Demez’ filminden sonra “2000’li yılların yeni Tarık Akan’ı” olarak anılan oyuncu, bu benzetmeyle ilgili olarak, “Annem Tarık Akan’a hayrandı. Hamile olduğu dönemde, filmlerini izlediğinde ‘Keşke oğlum onun gibi olsa’ diye dua etmiş içinden. Benzediysem ne mutlu bana. O jenerasyonun hepsine hayranım. Cüneyt Arkın’ı da çok seviyorum, Kadir İnanır’ı da. Hepsinin yeri bende ayrı” açıklamasını yaptı.
“İlk Kenan İmirzalıoğlu yıktı”
Modellikten oyunculuğa geçiş yapan ünlü isim, o dönem yaşadığı zorlukları ve sektördeki hakim bakış açısının değişmesini sağlayan meslektaşlarını anlattı:
“Çok zordu. Az iş vardı, çok kalifiye, çok iyi tiyatrocular vardı. Arada bir rol alabilmek, bir yere girebilmek meseleydi. Giden insan da çok göz önünde oluyordu. Bu sefer de çok ağır eleştiriler alıyorlardı doğal olarak. Biz bunu yaşayan jenerasyonuz. Şimdiki nesil o manada çok şanslı çünkü kapıdan girdiği gibi başrolle deniyorlar insanları. ‘Bir deneyelim’ deyip, fırsat verilebilen bir platforma dönüştü bu. Çok fazla üretim var, çok fazla iş var; yeterince kişi yok, insan yok. Herkes bir şekilde şans bulabiliyor. O zaman oyuncu olarak şans bulmanız çok zordu. Bunu ilk Kenan İmirzalıoğlu yıktı, sonra Kıvanç Tatlıtuğ yıktı. Gerçekten çok başarılı oldular. Sonrasında ben de dahil olmak üzere birkaç arkadaş daha yavaş yavaş yer aldık. Yıllarca süren bir süreç oldu bu. İnsanlar devamlılığı gördüler. Bana göre başarı istikrardadır. Siz bir projede yer alabilirsiniz, o proje 100 reyting de alabilir. İki sene, hadi üç sene konuşulursunuz. Devamlılığı olmazsa zaman çabuk geçiyor. 10 sene dediğiniz aslında çok uzun bir vakit değil. 10 sene sonra kaybolan çok insan gördük. Asıl başarı kalıcı olandır. 10-20 sene boyunca hâlâ sektörde var oluyorsanız, hâlâ sinema yapabiliyorsanız, bir yerde aranan yüzseniz başarılısınız demektir. O ekip bunu başardığı için o şey yıkıldı. İnsanlar artık o tartışmayı yapmaz oldular. Şimdi ‘artık her meslek grubu bu işi yapabilir’e döndü.”
“Eskiden ulaşılmazlık vardı”
2017’de hayatını birleştirdiği Almeda Abazi ile mutlu bir evliliği olan iki çocuk babası Sayışman, şöhret yönetimi hakkında da konuştu: Son dönemde sosyal medyanın bu kadar insanın hayatını satın aldığı dönemde, artık kontrol sizden çıkıyor. Çok farklı bir noktadayız. Bunu çok konuşuyoruz. Eskiden ulaşılmazlık vardı, şöhreti başka seviye taşıyordu. Şimdi o tamamen kalktı. Son birkaç senedir özellikle istediğiniz noktadan sosyal medya sayesinde istediğiniz kişiye, bir şekilde en direkt yoldan ulaşılabilir hale geldiniz. Durum öyle olunca şöhret algısı da biraz farklı yöne kaydı. Günümüz şöhret yönetimi, eskiye göre biraz daha değişti. Benim dönemimde yapılması gerekenler farklıydı, şimdikiler daha farklı.
“Aktörlüğü bırakmayı istemiyorum”
Yapımcılığa da başlayan yakışıklı oyuncu, “Kendime vakit ayırmak, kendi istediğim şeyleri yapmak, biraz daha özgür olabilmek için bu kararı aldım. Yapımcılık şirketimi televizyon için düşünmedim. Dijital dünyada ve sinemada kendim daha özgürce bir şeyler yapabileyim diye kurduğum bir şirketti. Biraz yanlış anlaşılmış. Sanki ben oyunculuğu bıraktım da yapımcılığa odaklanmışım gibi oldu. Aslında değil. Bir alev yaktığımı düşünüyorum, arkamdan birçok kişi gelecektir diye düşünüyorum. Yılların verdiği tecrübeyle kendinizi denemek, işin farklı bir tarafından keyif almak. Çünkü üretim aşamasında da yapım aşamasında da çok tecrübesi olan birisiyim. Yılların verdiği tecrübeyle beraber sinemaya ya da dijital mecralara aktarmak istiyorum. Çıkış noktam buydu. Her şeyi bırakıp bu ticaretin içerisine girmeyi düşünmedim. Aktörlüğü bırakmayı istemiyorum” yorumunda bulundu.