Pripyat’ta yaşayan Maksim Kremen, 26 Nisan 1986 Cumartesi günü erkenden uyandı. O gün 6 yaşındaki oğluyla nehirde kano gezintisi yapmayı planlıyordu. Nükleer santrale bir kilometre mesafede bulunan garajın yolunu tuttular:
“Yolda santralde çalışan bir tanıdığıma rastladım. Dördüncü reaktörün çatısının çöktüğünü söyledi. Şoke olmuştum. Oğlumla birlikte garaja vardığımızda, dördüncü bloktan dumanlar yükseldiğini gördüm. Garajın çatısına çıktığımda korkunç bir tabloyla karşılaştım. Reaktörün kapağı geniş bir açıyla kalkmıştı ve boru hatları üzerinde asılıydı. Bunun üzerine eve dönmeye karar verdim. Mesai arkadaşlarımla benim evimde toplandık ve kazayı konuşmaya başladık. Pripyat’tan çıkmak mümkün değildi. Tüm ulaşım araçları durdurulmuştu, özel otomobillerle de çıkışa izin verilmiyordu.”
Çernobil Nükleer Kazası, santralin patlaması sonucu olan bir kaza değildir. Olayın tanığının da anlattığı gibi, reaktör kapaklarından birinin açılması ile meydana gelen kazada, radyasyonun serbest kalarak yayılmasıdır. Yani tesisin binasında ortaya çıkan bir sorundan kaynaklanan bir kazadır.
Köşe yazısının tamamını okumak için tıklayın.