Çocukların süt dişlerinin tamamlandığı, ortalama 36 aylık dönemde, dişlerin ve çenelerin ideal büyüme ve gelişim doğrultusunda değerlendirilmesi için muayenenin şart olduğunu belirten Nurgül Demir parmak emme, kalem ısırma, tırnak yeme gibi durumlara dikkat çekti.
“Süt dişler çıkmaya başladığı andan itibaren, daimi diş dizilimlerinin tamamlanacağı yaşa kadar kontrol etmek büyük önem taşıyor.” açıklamasında bulunan Dt. Nurgül Demir sözlerine şöyle devam etti: “Dişlerin çiğneme, konuşma gibi fonksiyonlar sırasındaki görevlerini yerine getirebilmesi, çenelerin birbirleri ile olan kapanış ilişkilerinin fizyolojik sınırlarda korunabilmesi ve dişlerin normal konumlarında düzgün dizilmeleri ile estetik görünümün olması gerektiği gibi idame ettirilebilmesi çocuklarda hem ağız sağlığının hem de büyüme ve gelişim sürecinin önemli unsurlarındandır. Çenelerdeki konum ve yapı bozukluklarının, dişlerdeki dizilim ve şekil problemlerinin erken teşhisi, başarılı bir tedavinin ilk adımıdır.”
Diş yapısında hazar bırakabilir
Çocuklarda kötü ağız alışkanlıkları olarak tanımlanan alışkanlıkların ilerde sorunlara yol açabileceğini belirten Dt. Nurgül Demir “Parmak emme, kalem ısırma, tırnak yeme gibi bazı alışkanlıklar, dişler ve dişlerin dizildiği çene kemiklerine sürekli bir kuvvet uygulanmasına sebep olur. Dişlere ve çenelere iletilen bu kuvvetin sıklığı, süresi ve yoğunluğu dişler ve çenelerde oluşabilecek hasarın boyutu için belirleyici rol oynar. Dişlerin fazla önde konumlanması, ‘openbite’ dediğimiz ön ve arka dişlerin arasında çeneler kapandıktan sonra açıklık kalması, çenelerde oluşabilecek gelişim bozukluğunun bir sonucu olarak alt ve üst yüz oranlarının değişmesi çocuklardaki kötü ağız alışkanlıklarından kaynaklanabilecek problemlerden bazılarıdır. Dişler ve çenelere uygulanan kuvvetin süresi ve sıklığı, uygulanan kuvvetin büyüklüğünden çok daha büyük bir risk faktörü olarak karşımıza çıkar.”
Gelişimi engelleyebilir
“Dişlerin düzgün diziliminde ve çenelerin fizyolojik gelişimlerinin tamamlanmasında, dudakların, yanakların ve dilin fonksiyon sırasında ve istirahatte doğru konumlanması büyük önem taşımaktadır.” diyen Dt. Nurgül Demir “Dil veya dudakların fizyolojik işlevlerini yerine getirebilmesi için dudak ve dil bağı boyutlarının, yerleşimlerinin ideal olması gerekmektedir. Aynı şekilde, dilin pozisyonlanma farklılıklarına bağlı olarak görülen yanlış yutkunma alışkanlıkları ve dil itimi problemi ile dilin sürekli ön dişlere kuvvetlere uygulaması da çenelerin büyüme gelişim dönemlerinde bozukluklara sebep olabilir.” açıklamasında bulundu.
Ağızdan nefes alıp verme diş gelişimini etkiliyor
Çocukların ağızdan nefes alıp verme probleminin çocuklarda diş sağlığı ve çene gelişimini etkileyebilecek bir diğer risk faktörü olduğunu da söyleyen Dt. Nurgül Demir “Burundaki kemik eğrilikleri, geniz eti veya bademcik büyümeleri, alerjiler, üst çenenin normale göre daha geride konumlanması gibi etkenlerle, çocuklar, burundan değil, ağızdan nefes alıp vermeye başlarlar. Ağız solunumuna sebebiyet veren etken ortadan kaldırılmadığı sürece, dil istirahat konumunda üst çeneyi destekleyemez ve üst çene daralmasına, kapanış sırasında alt çene kaymasına, diş diziliminde bozulmalara, yüz yüksekliğinin artmasına ve çene eklemi hasarına neden olabilir.”
Diş sıkma yaygınlaştı
Artık yetişkinler kadar çocuklarda da diş sıkma alışkanlığının görülmeye başladığını söyleyen Dt. Nurgül Demir “Diş dizilim ve çene gelişimi bozukluklarındaki etkisine de değinmeden geçmeyelim. Diş sıkma alışkanlığı, duygusal stres, nörolojik problemler, dişlerdeki dizilim bozukluğu gibi etkenlerle oluşabilir ve diş sıkmaya, diş gıcırdatma da eşlik edebilir. Uyku sırasında veya gün içinde, diş yüzeylerine dikey veya yatay yönlerde iletilen kuvvet, çiğneme kuvvetlerine göre çok daha yıkıcı kuvvetlerdir. Zaman içinde çene eklemi problemleri, dişlerde çatlak ve kırıklar, kulak ve baş ağrılarının yanısıra; aynı zamanda diş yüzeylerinde aşınmalara da sebep olarak çenelerin kapanış sırasındaki normal boyutunun azalmasına, alt yüz yüksekliğinde düşüşe yol açabilir” diyerek ebeveynlere özel önerilerini şöyle sıraladı:
1-Çocukların süt dişlerinin tamamlandığı, ortalama 36 aylık dönemde, dişlerin ve çenelerin ideal büyüme ve gelişim paternleri doğrultusunda değerlendirilmesi için, çocuk diş hekimi muayenesi şarttır.
2-Eksik veya fazla dişler, kist, tümör vb. dişlerin düzgün dizilimini ve çenelerin gelişimini bozabilecek patolojilerin erken dönemde tespit edilmesi ve çocuğun yaşına göre ideal tedavinin planlanması gerekmektedir.
3-Çocuklarda kötü ağız alışkanlıklarının önüne geçilebilmesi, dil, dişler ve çenelerin ideal olmayan pozisyonlarının erken fark edilmesi, solunum bozukluklarının, diş sıkma probleminin, vücudun genel bütünlüğünü bozan sistemik hastalıkların diş ve çeneler üzerine olan etkilerinin erken teşhisi, uzun dönemde karşılaşılabilecek sorunları engelleyebilmemiz için önemlidir.
4-Çocuklarda erken yaşlarda önüne geçilemeyen kötü ağız alışkanlıklarının ve zamanında önlemi alınmayan diğer problemlerin ilerleyen yaşlarda da devam etmesi durumunda, dişlerdeki çapraşıklık ve çenelerdeki bozukluk için bir tedavi uygulansa dahi tedavinin geri dönme riski daha fazla olur.
5-Çocuklarda yapılacak olan diş tedavilerinde başarının anahtarı çocuğun kooperasyonu ve ebeveynlerin tedavi sürecinde aktif ve yapıcı rol almalarıdır. Bu iki koşul sağlandığı takdirde, erken yaşta planlanacak ideal diş tedavileri ile ilerleyen yaşlarda rahat bir nefes almak mümkün olabilir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı