İnsan oğlu insan ben, her sabah evden çıkarken hayvan oğlu hayvanlarla karşılaşıyorum.
Hayvan oğlu hayvanlar hep giyinikler.
Ya da hep soyunuklar.
Nereden baktığınıza bağlı.
İnsan oğlu insan ben, evden iki türlü giyinik çıkarım.
Bir türüm hayvan oğlu hayvanlarla yürüyüş giysili, ikinci türüm ise işe gidiş giysili halim.
Hayvan oğlu hayvanlar birinci tür giysimi gördüklerinde çok heyecanlanırlar, adeta çılgına dönerler.
İkinci tür giysimi gördüklerinde çıtları çıkmaz, mahzunlaşırlar.
Kapı kilitlerini açma anımda pür dikkat kesilirler.
Birinci kılık, ikinci kılık ve insan oğlu insan sahnede.
Bu sabah yürüyüş var mı, yok mu belli olduğu an en kritik andır.
Üç hayvan oğlu hayvanın üç değişik karakteri vardır.
Hiç değişmez. Biri çok hareketlidir. O avcıdır çünkü.
Biri iri yarı cüssesine uygun yavaş hareket eder, yürür, koşmaz. O bekçidir çünkü.
Diğerinin boynunda tasma ve zincir vardır.
O sadece yemeye ve sevilmeye odaklı olduğundan güven olmaz, kaçar gider, bir daha da bulunmaz.
İnsan oğlu insanın bin türlü hali vardır.
Seçim öncesi, seçim sonrası, mevsime girerken çıkarken, kur inerken çıkarken, biri konuşurken, susarken…
İnsan oğlu insanın bin türlü hali vardır.
Dadı dersin çocuk katili çıkar, kadın dersin erkek çıkar.
İnsan oğlu insanın bin türlü hali vardır.
Dürüst dersin hırsız çıkar, cesur dersin korkak çıkar.
Hayvan oğlu hayvan, arabanın motor sesini bir kilometreden görmeden tanır; “Bu, yiyecek getiren der” ayağa kalkar heyecanlanır.
İnsan oğlu insan yanındaki çığlığı duymaz, kılı kıpırdamaz.
Bu sabah hayvan oğlu hayvanlar yine heyecanlandılar, beni insanlığımdan utandırdılar…
Yine…