Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde gerçekleşen ekinliğe katılan Okan Bayülgen, çalışması, mücadelesi zor bir alan olan tiyatroyu tercih ettiğini belirterek, “İnsanlar yaşlanınca filozof oluyor. Ya filozof olacaktım onlar gibi ya da eğitimini gördüğüm sanatta bir şeyler yapacaktım dolayısıyla tiyatro yapıyorum. Bir zamanlar sinemayı, tiyatroyu batırıyor dediğimiz televizyonun artık böyle bir gücü yok. Yayıncılıkta artık eski tatminim yok. 30 sene boyunca uzun programlar yaptım” dedi.
Bayülgen, Covid-19 salgınının ardından insanların kendi başına tiyatroya gitme oranında artış olduğunu dile getirdi.
“Onlara bunu demem çok samimi geldi”
Devlet Tiyatroları’nda en genç yönetmen olarak işe başladığını aktaran sanatçı, “O sırada mevzuattan mıdır temayülden mi bilmiyorum. O zamanki müdürümüz dengeler açısından kötü olur diyerek yönetmen olarak isminin yazılmasını istedi. Hiç alınmadım. ‘Provalara gelmeyeyim, sen oyunu yönet’ dedi. Benim amacım bir şey gerçekleştirmekti. Memnuniyetle kabul ettim. Afişte şu ya da bu şekilde adımın yazılmasının önemi yoktu” değerlendirmesinde bulundu.
Okan Bayülgen, Fransa’da yaşarken gördüklerinin onu oyuncu olmaya ittiğini söyleyerek, “Sokak tiyatroları vardı. Ortamından çok etkilendim. Konservatuvara girerken bu olayı anlattım. Jüri bunu çok samimi buldu. Herkes ‘Tiyatroyu kurtaralım’ gibi iddialar ortaya atıyordu. Onlara bunu demem çok samimi geldi” diye konuştu.
Yazıp yönettiği ve rol alacağı ‘Dracula’ oyunun hazırlıklarına da değinen sanatçı, “Biz Bram Stoker’ın ‘Dracula’sını koruyarak ve ona selam yollayarak, onu 77 yıl sonraya taşıyoruz. Dracula, o yıllardaki sanat üretimi konusunda ve gelecekle ilgili varsayımda bulunuyor” dedi.