TÜİK’in enflasyon verileri ile emekli ve memurun zammı da netleşti. 2023’ün Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında enflasyon yüzde 37,56 olarak gerçekleşti. Memur ve memur emeklileri yüzde 15’lik sözleşme zammına ek olarak yüzde 29,78 enflasyon farkı alacak. Böylece ocak ayındaki memur ve memur emeklisinin alacağı zam oranı da yüzde 49,25 olarak netleşti.
Yalçın, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
”TÜİK tarafından aralık ayı enflasyon oranı yüzde 2,93 ve yıllık enflasyon yüzde 64,77 olarak açıklandı. Kamu görevlileri ile emeklilerinin 2024 Ocak maaş ve ücretlerine yansıyacak enflasyon farkı yüzde 29,78 olarak belirlendi.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararı gereği; ocak ayında maaş ve ücretlere yapılacak yüzde 15 artış ve enflasyon farkı ile birlikte kamu görevlileri ve emeklilerine toplamda yüzde 49,25 artış yapılacak.
Bu durumda en düşük kamu görevlisi maaşı (bekar) 30 bin 910 iken en düşük kamu görevlisi emeklisi maaşı ise 14 bin 700 seviyelerinde olacaktır.
En düşük kamu görevlisi emekli aylığı ile en düşük kamu görevlisi maaşı/ücreti arasındaki oran yüzde 47,5 olarak gerçekleşti. Görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki bu büyük farklılık kapatılmalı, öncelikle 8 bin 077 ek ödeme emekli kamu görevlilerine yansıtılmalı, kamu görevlisi emeklilerinin haklı beklentisi görülmeli ve sesleri duyulmalıdır.
”’Aralık ayında enflasyonu baskılayalım, ocak ayında zamları yansıtalım’ anlayışı galip geldi”
2024 yılında uygulanacak asgari ücret 11 bin 402’den 17 bin 002’ye yükseltildi. Asgari ücrete yapılan yüzde 49’luk artış, çalışanların haklı beklentilerinin görüldüğünün olumlu göstergesidir.
Asgari ücretli zamlı maaşını şubat ayında, kamu görevlilerimiz ise 15 Ocak’ta alacakken, Aralık ayında fiyatları baskılayarak enflasyonu düşük gösterme gayretinde olan piyasa yöneticilerinin “Aralık ayında enflasyonu baskılayalım, ocak ayında zamları yansıtalım” anlayışının galip geldiği maalesef bir kez daha görülmüştür.
”Etiket değiştirme yarışı başladı”
Yılbaşı gecesinden itibaren sermaye/piyasa yöneticilerinin “giderler artmadan gelirleri artırma” rekabetinin sonucunda etiketleri değiştirme yarışına şahit olduk.
Gelirler 6 ayda bir defa artarken, önümüzdeki 6 ay boyunca giderleri anlık olarak ürünlere yansıtacak sermayedarlar; arz-talep dengesi kadar hakkaniyet/vicdan terazisini de kontrol etmelidir.
”Gelir vergisi oranları sabitlenmeli”
Asgari ücretin 17 bin 002,12 olarak belirlenmesi ile birlikte; Gelir Vergisi muafiyeti 2 bin 550,32, Damga Vergisi Muafiyeti ise 151,82 TL oldu.
Gelir vergisi matrahları da yüzde 58,46 yeniden değerleme oranı kadar artarak; yüzde 15’lik dilim 110 bin, yüzde 20’lik dilim 230 bin, yüzde 27’lik dilim ise 580 bin olarak belirlenmiştir.
Asgari ücretin bile 6-7’nci ay itibariyle yüzde 20’lik dilime girdiği sistemde; başta sözleşmeli personel olmak üzere kamu görevlileri yıl ortasından itibaren önemli ölçüde vergi ödeyecektir.
Asgari Ücret tutarı kadar gelir vergisi muafiyetine bir adım daha eklenerek, kamu görevlilerinin gelir vergilerinin yüzde 15’e sabitlenmesi, alım güçlerinin korunması, kayıplarının önlenmesi gerekmektedir.
”Sendikal özgürlükler artmalı, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kalkmalı”
2024 yılı, daha önceki süreçlerde çalışma hayatına dair gerçekleştirilen düzenlemeleri, yenilikleri ve iyileştirmeleri gölgede bırakacak, önemli adımların ve reformların yaşandığı bir dönem olmalıdır.
7.Dönem Toplu Sözleşme’de Toplantı Tutanağı ile kayıt altına aldığımız; 1. Dereceye 3600 Ek Gösterge düzenlemesi gereği zaman kaybedilmeden, kamu görevlilerimizin ve emeklilerimizin beklediği çalışma yetkili Konfederasyon Memur-Sen ile gerçekleştirilip hayata geçirilmelidir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun evrensel ilkelere uyumlu hale getirilerek, sendikal özgürlükler artmalı, sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kalkmalı ve yetkiyi kısıtlayan düzenlemeler tarihe karışmalıdır.
Kamu Başdenetçisi Sayın Şeref Malkoç’un katılımıyla dün çalışmalarına başladığımız “Kamu Personel Sistemi-Dünü/Bugünü/Yarını” çalıştayımız, kamu personel sistemindeki eksikliklerin ve aksaklıkların giderilmesi, günün şartlarına uygun hale getirilmesi, kamu hizmetlerinin sürdürülebilirliğinin artırılması ve statü hukukunun güçlendirilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Nisan ayına kadar konuyu kamu yöneticilerinin, uzmanların, akademik personelin ve sosyal tarafların katılımıyla etraflıca tartışıp, sonucunu rapor halinde paylaşacağız.
2024 yılında beklentimiz, enflasyon beklenti ve tahminlerinin büyük oranda “olumlu” sapması ve tek haneli enflasyon rakamlarının yakalanmasıdır. Kamu görevlileri; “yüksek enflasyon -düşen alım gücü” sarmalından kurtarılmalı, “enflasyon farkı” ile kayıpları önlüyoruz anlayışı son bulmalıdır.”