ABD’de temaslarda bulunan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyonun yılın ikinci yarısında düşmeye başlayacağını söyledi.
CNN International’dan Richard Quest’e konuşan Şimşek, Türkiye’nin ulaşmayı hedeflediği enflasyon verilerine dikkati çekti. Hazine ve Maliye Bakanı, “Enflasyon hedefimiz bu yılın sonu için yüzde 36, önümüzdeki sene yüzde 14 ve 2026 için de yüzde 9.” dedi.
Şimşek, katıldığı programda şöyle konuştu:
“Enflasyonu yenmek, enflasyonu düşürmek zaman alır. Para politikası gecikmelerle çalışır. Aşağı inecek. Yılın ikinci yarısında bunun kanıtlarını göreceksiniz. Önümüzdeki üç yılda fiyat istikrarını sağlamak için gerekli tüm adımları attık. Yani bu bir süreç ama oraya varacağız.”
Mesaj netti
En büyük önceliklerinin enflasyonla mücadele olduğunu yineleyen Şimşek, “Seçim sonrası program daha güçlü sahiplenildi çünkü halkın mesajı netti: Enflasyonu düşürün. Enflasyon en geriletici vergilendirme biçimi ve aynı zamanda gelir eşitsizliğinin de temel nedeni. Dolayısıyla enflasyonu düşürmek orta vadeli ekonomik programımızın özünü oluşturmakta” sözlerine yer verdi.
“Yüksek büyüme hızının en iyi yolu fiyat istikrarıdır”
Mali disiplini yeniden tesis ettiklerini belirten Şimşek, enflasyonu düşürürken büyümeden de vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak “İşler şöyle yürüyecek… Uzun vadede büyüme ile enflasyon ve enflasyonun düşmesi arasında herhangi bir ödün verme söz konusu değildir. Aslında 20 yıl önce enflasyonu düşürdüğümüzde, Türkiye’nin 20 yıllık reel büyüme oranını önceki 20 yıla kıyasla neredeyse yüzde 1.5 puan artırmıştık. Dolayısıyla sürdürülebilir yüksek büyüme hızının en iyi yolu fiyat istikrarıdır” dedi.
Orta Doğu’da yükselen tansiyonu değerlendirdi
Bakan Şimşek Orta Doğu’daki yüksek tansiyonun ekonomiye yansımalarıyla ilgili de konuştu.
Şimşek gerilimden dolayı İsrail yönetimine tepki göstererek “Bu bizi geceleri uyanık tutan bir şey, çünkü gerilimin artması gerçek enerji fiyatlarının ve tedarik zincirlerindeki aksamaların etkileneceği en kötü senaryodur. Bu hiç de arzu edilen bir durum değil. Ancak başka bir yönü daha var; uluslararası insancıl hukuka saygı gösterilmemesi aynı zamanda birçok gerilime de yol açıyor. Bölgedeki halkların radikalleşme riskinin düşük olmadığını ve bu nedenle dünyanın harekete geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu, İsrail’in uluslararası insancıl hukuka saygı duyması gerektiği anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.