Gençler arasında yapılan son araştırmalar, yüzde 70’ inin geleceğini yurt dışında aramak istediğini gösteriyor. İş imkanı, refah ve özgürlük arayışı talebin temel nedenleri olduğu görülüyor.
Geçtiğimiz yıl resmi rakamlara göre, neredeyse 800 bin vatandaşımız ülkeyi terk etmiş. Bunlar resmi yolla giden insanımız. Dereden, tepeden, denizden sınırı geçerek yeni hayata merhaba diyen binlerce insanımızın olduğunu biliyoruz. Meksika sınırında binlerce Türk’ün çölü geçmek için mücadele ettiğini seyrediyoruz.
Aslında bu cennet ülkeyi yaşanamaz hale getirenler bizleriz. Bunun sorumluluğunu toplum olarak almazsak daha büyük bedeller ödeyeceğimiz kesindir. Kısa sürede toplumda dramatik değişim olmasının pek mümkün görünmediğini de söylemeliyiz.
Ülke olarak çalışacak, üretecek, topluma hizmet edecek genç insanları kaybetmek bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şeydir. Türkiye gibi ülkenin bu duruma düşmesi için büyük bir çaba gerekirdi ve bu başarıldı.
Paramızı harcayarak eğittiğimiz, eli ekmek tutan insan sermayemizi bedava (hatta üzerine bir miktar kaynak transferiyle) ihraç ediyoruz.
Zarara bakar mısınız? Tam bir “ben yemedim, sen ye“ hikayesi.
Bu tabloya kimsenin gıkı çıkmamaktadır?
Bugün herkes insan kaynağı sıkıntısı çekmektedir. Kimse aradığı elemanı bulamamaktadır. Sanayicilerle konuşulduğunda en önemli darboğazın personel noktasında olduğunu ve bu nedenle yakın gelecekte kapanma tehlikesiyle karşı karşıya olduklarını söylemektedirler.
Bu hızda gencini yabancı devletlere kaptıran bir ülke nasıl ayakta kalabilir?
Her geçen gün büyüyen insan ihtiyacının bir noktadan sonra sanayicilerin dediği gibi bizi üretemez noktaya getirmesi kaçınılmazdır.
Ayrıca kalifiye insanımızı kaptırmamız nedeniyle ülkede ürün ve hizmet kalitesinde kayıplar yaşanmaya başlanmıştır.
Ülkeyi yönetenler ivedilikle gençlerin yurdunda yaşaması, çalışmasını sağlayacak bir acil eylem planı açıklamalıdır.
Geleceğimiz gençlerin temeli demokrasi, hukuk ve insan hakları olacak bir kamu düzeni sayesinde, bilime dayalı özgürlükçü bir yaşam atmosferini solumaları sağlanmalıdır.
Çok geç olmadan toplum olarak artık kendimizi silkeleyerek kaderimize yön vermeliyiz.