Anadolu Ajansı’nın haberine göre; Bölge Mahkemesi, 1’i kadın 6 sanığa, 12 Kasım 2019’da kent merkezindeki protestoya katıldıkları için 5 yıl, sanıklardan birine ise Vandalizm için kullanılabilecek malzeme bulundurduğu gerekçesiyle 49 ay ilave hapis cezası verdi.
Yargıç, kararla ilgili açıklamasında, sanıkların protestolardaki rollerinin yalnızca katılım olduğunu ve daha önce sabıka kayıtları bulunmadığı için 5 yıldan az hapis cezasının uygun görüldüğünü belirtti.
Mahkeme, geçen ay 10 sanığı 18 Kasım 2019’da Hong Kong Politeknik Üniversitesindeki protestoya katıldıkları için 45 ila 58 ay hapis cezasına çarptırmıştı.
NE OLMUŞTU?
Hong Kong’da 2019’da suçluların Çin ana karası, Makao Özel İdari Bölgesi ve Tayvan’a iadesini kolaylaştıran yasa tasarısı, merkezi hükümetin bölgenin özerk hukuk sistemi üzerinde tahakkümüne yol açacağı gerekçesiyle tartışmalara yol açmıştı.
Yasa görüşülürken Meclis’te yoğun tartışmalar yaşanmış, haziran ayından itibaren kent sokaklarında ve üniversite kampüslerinde binlerce kişinin katıldığı büyük çaplı kitlesel gösteriler düzenlenmeye başlamıştı.
Gösterilerin ölçeğinin ve şiddetinin giderek artması üzerine yerel hükümet, temmuzda tasarının askıya alındığını açıklamış, gösterilerin kesilmemesi üzerine ise 4 Eylül’de tasarının iptal edildiğini duyurmuştu.
Tasarının iptaline rağmen göstericiler, hükümetin istifası talebiyle protestolarına yıl sonuna dek devam etmişti.
HONG KONG’UN STATÜSÜ
Hong Kong, 1898’de imzalanan “kira sözleşmesi” ile uzun yıllar İngiliz hakimiyetinde kaldıktan sonra 1997’de Çin’e devredilmişti.
İmzalanan ortak deklarasyon çerçevesinde Hong Kong’a 2047’ye kadar, 50 yıl boyunca basın, ifade, toplanma, inanç ve serbest akademik çalışma gibi özgürlükleri ile bağımsız idari ve hukuki yapısını koruma hakkı tanınmıştı.
Hong Kong, Çin’e bağlı olmasına karşın kendisine ait para birimi, dil, hukuk sistemi ve kimlik kullanıyor. Özerk yapılı bölgenin sadece savunma ve dış politika gibi konularda Pekin’e bağlı olduğu bu yönetim modeli, “tek ülke, iki sistem” olarak adlandırılıyor.
Pekin yönetimi, son yıllarda Ulusal Güvenlik Yasası gibi yasal değişikliklerle bölgenin özerk yönetim yapısını aşındırdığına dair eleştirilerin hedefi oluyor.