Bartın’ın Amasra ilçesinde 14 Ekim 2022’de grizu patlaması sonucu meydana gelen ve 43 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasına ilişkin yargılamanın ikinci duruşması Bartın Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün başladı. Duruşma yarın da devam edecek. Maden faciasında hayatını kaybedenlerin aileleri, avukatlar ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, duruşmanın ardından adliye önünde açıklama yaptı.
“BİRÇOK SORUMUZA CEVAP ALDIK, BUNLARDAN BİRİ ÜRETİM BASKISIYDI”
Çağdaş Hukukçular Derneği adına konuşan avukat Ceren Yılmaz, şunları söyledi:
“Katliam sırasında yaralanan işçilerin dinlenmesiyle başlandı, öncelikle Erol Bulduk dinlendi. Sonrasında da müşteki ailelerin beyanları ile devam edildi. Yarın yine katliamda yaralanan işçilerin beyanları alınacak. Bugün aslında birçok sorumuza cevap almış olduk biz de. Bunlardan en önemlilerinden birisi üretim baskısıydı. İlk günden itibaren madende bir üretim baskısı olduğuna ilişkin gerçekleri açığa çıkarmaya çalışıyorduk. Devletin madeninde üretim baskısı olmayacağı söylendi. Bugün Erol Bulduk, gayet sade bir biçimde anlattı, ‘İşten çıkmamız gereken saatte işten çıkamıyorsak buna üretim baskısı değil de ne denir’ dedi.
Sonrasında müşteki ailelerinin beyanları ile devam edildi. Bizim açımızdan belki de bu dosyanın tarihinde hep hatırlayacağımız, kardeşini kaybetmiş bir ablanın duruşma salonuna getirdiği bir keki ve meyve suyunu mahkeme kürsüsüne sunmasıydı. Kardeşinin içmesine izin verilmediğini söyleyerek, üretim baskısı yapılarak çalıştırıldığını söyleyerek, kendisine kardeşinin cenazesi ile birlikte teslim edilen keki ve meyve suyunu mahkeme salonuna sundu.
“TTK YÖNETİCİLERİNE İLİŞKİN YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMADA BAKANLIK İZNİ BEKLENİYOR, BU DA DAVAYI SÜRÜNCEMEDE BIRAKIYOR”
Amasra’da, madeni denetleyen müfettişlere ve TTK yetkililerine ilişkin bir soruşturma yürütülüyor. Bu kişiler hakkında yürütülen soruşturma taksirden açıldığı için bakanlık izni bekleniyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan bir cevap verildi ancak bu soruşturma, esasında buradaki yargılamanın asıl sorumlularının gizlenmesine yönelik olarak sürüncemede bırakılıyor. Geçen celsede burada TTK Genel Müdürü’nün adını biz defalarca duyduk. Bu kadar adı geçen Genel Müdür, geçtiğimiz duruşma periyodunda açıklama yaptı, ‘Ben emekliye ayrılıyorum, Zonguldak ilini terk ediyorum’ dedi.
Burada bir yargılama yapıldığından söz edebilmemiz için TTK yetkililerinin bu dosyada sanık olarak bulunmaları gerekir. Bir kararname çıktı, bu kararnameyle Türkiye Taş Kömürü Kurumu’na 2 bin işçinin alınmasına karar verildi. Burada bizler, defalarca işçi yetersizliğinden söz ettik. Burada bir katliam yargılaması yapılırken, katliamın nedenlerinden birisi olan en açık meselelerden birisi personel eksikliğiyken bunu gidermenin en kadar kolay olduğu, bir tane kararnameyle ortaya çıktı geçen celse. Bu katliamın göz göre göre yaşandığı bir kez daha ortaya çıktı.”
“ADALETİ, KAYBETTİĞİMİZ CANLARIN KÖMÜR ÇIKARTIRKEN KULLANDIĞI GİBİ ELİMİZLE, TIRNAĞIMIZLA KAZA KAZA ÇIKARTACAĞIZ”
Avukat Evren İşler de şöyle konuştu:
“Sadece üretim baskısı ve personel yetersizliği değil. Aslında bütün planlamayı yapan yer TTK Genel Müdürlüğü. Madene ilişkin her tür satın almayı yapan, iki duruşmadır konuştuğumuz taş tozunu alacak olan da TTK Genel Müdürlüğü. Sorumluluk bu kadar netken cezasızlık pratiğini de bu kadar net şekilde gözümüzün içine baka baka uyguluyorlar. Göz göre göre sorumluları yargıdan kaçırıyorsunuz. İstediğiniz kadar kaçırmaya çalışın, bu insanların aileleri bu mücadeleden vazgeçmeyecek. Bu sorumluların her biri yargılanacak, hak ettiği cezayı alacak. Biz, o güne kadar, sonucu ne olursa olsun, ne kadar uzun sürerse sürsün burada olacağız, vazgeçmeyeceğiz. Adaleti, kaybettiğimiz canların kömür çıkartırken kullandığı gibi elimizle, tırnağımızla kaza kaza çıkartacağız. Çünkü artık başka kimse ölmesin istiyoruz. Tek isteğimiz, herkesin can güvenliği içinde çalışması ve kaybettiklerimiz için adalet sağlanması.”
“BİR DAHA İŞ CİNAYETLERİ YAŞANMASIN DİYE EMSAL BİR KARAR ÇIKMASINI BEKLİYORUZ BU MAHKEMENİN SONUCUNDA”
Avukat Sercan Aran ise şunları söyledi:
“Bugün, 9 ay sonra ailelerin beklediği bir gündü aslında. Çünkü yitirdikleri eşleri, çocukları için birkaç söz söylemek, onların bu katliamdan önce onlara anlattıklarını anlatmak için buradaydılar. Bazı sanıklar da timsah gözyaşlarına boğuldu bugün, ancak bu sanıkların gözyaşlarına boğulmaları yitip giden canları geri getirmeyecek. Elbette burada yürütülen hukuk mücadelesi de onları geri getirmeyecek. Ancak benzer katliamlar meydana gelmesin, bir daha iş cinayetleri yaşanmasın diye emsal bir karar çıkmasını bekliyoruz bu mahkemenin sonucunda. Bunun için de elimizden geldiğince hukuk mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz.”
Bartın Adalet Sarayı önünde toplanan kitle, açıklamanın ardından “Kaza değil katliam, kader değil cinayet” sloganı attı.