Antioksidanlar vücudu serbest radikallerin neden olduğu olumsuz etkilerden koruyor. İlerleyen yaş ve çevresel etkilerle insan bedeninde üretilen antioksidanların miktarı azalıyor bu durum da çeşitli hastalıkların gelişmesine yol açabiliyor. Vücudun doğal olarak ürettiği en güçlü ana antioksidanı olan glutatyon yaşlanma, kanser, kalp-damar hastalıkları, bunama (demans) ve başka birçok hastalığın önlenmesinde önemli bir yerde bulunuyor. Glutatyon tedavisiyle vücudun antioksidan kapasitesi artırılarak hastalıklara karşı daha dirençli olması sağlanıyor. Memorial Wellness Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon- Bütüncül Tıp Uygulamaları Bölümü’nden Uz. Dr. Sadi Kayıran, glutatyon ve önemi hakkında bilgi verdi.
Antioksidanlar serbest radikallerin zararlı etkilerini önlüyor
Vücutta serbest radikaller ve antioksidanlar arasında hassas bir denge bulunmaktadır. Yaş ilerledikçe ortaya çıkan birçok kronik hastalık, oksidatif stres olarak bilinen, antioksidanlar tarafından kontrol edilmeyen serbest radikallerin neden olduğu zararlı etkileriyle ilişkilidir. Ciltteki ince çizgiler, kırışıklıklar ve cilt hasarları gibi yaşlanma belirtilerinin çoğu, serbest radikallerin neden olduğu hasarın sonucudur.
Yaşlanma karşıtı antioksidan
Glutatyon; sistein, glutamik asit ve glisin aminoasitlerinden oluşur. Karaciğerde üretilen ve hücrelerde bulunan bir antioksidandır. Glutatyon, hücreleri korumaya yardımcı ve vücutta meydana gelen birçok kimyasal reaksiyonda anahtar rol oynayan önemli bir antioksidan olarak ön plana çıkmaktadır. Özellikle işlev bozukluğu olan hücrelerdeki mitokondrilerin düzenli çalışması, toksinleri uzaklaştırması ve hücrenin enerji üretim ve harcamasında çok önemli bir role sahiptir. DNA yapısına zarar veren molekül gruplarını (serbest radikaller) yakalayarak karaciğere taşır ve burada kendisini yenileyerek tekrar işine geri döner.
İlerleyen yaşla birlikte glutatyon azalıyor
Yaşlanma ile vücutta glutatyonun yapımı ve de miktarı azalmaktadır. Ayrıca vücutta biriken toksinler de glutatyonun hızlı yıkımına neden olmakta ve serbest radikallere karşı bağışıklık sistemi zayıfladığı için bu moleküller vücut yapıları için zarar oluşturmaktadır. Her gün maruz kalınan toksik ve zararlı maddeler glutatyonun detoksifikasyon için kullanılması sonucunu doğurur. Bu maddeler ilaçlarından ağır metallere, yapay tatlandırıcılardan böcek ilaçlarına, mutfak malzemelerinden (teflon tava vs.) temizlik ürünlerine (deterjan yumuşatıcılar) kadar birçok kimyasal maddeyi kapsamaktadır. Bu faktörlerin tümünden kaçınmak mümkün değildir ama pek çoğunu düzenli yaşam tarzı, toksinlerden kaçınma ve detoks yaparak minimize edilebilir.
Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz glutatyon düzeyini artırıyor
Vücutta azalan glutatyon seviyelerini sağlıklı beslenerek, karaciğer fonksiyonlarını güçlendirerek, düzenli egzersiz ve spor yaparak, ağız ya da damar yoluyla glutatyon takviyesi alarak yükseltilebilir.
Sağlıklı beslenmek
Vücutta glutatyon üretimini artıran pek çok sağlıklı besin vardır. Sarımsak, soğan, brokoli, lahanagiller, su teresi, karnabahar, Brüksel lahanası ve şalgam gibi kükürt içeren besinler bunlar arasında en ön sırada yer alır.
Zararlı maddelerin vücuttan atılmasını sağlamak
Vücutta ortaya çıkan ve vücuda zarar verebilecek formda olabilen bazı maddelerin atılmasına destek olacak Folat, B6 ve B12 vitamini takviyeleriyle glutatyon düzeyleri artırılabilir.
Karaciğer fonksiyonlarını güçlendirmek
Karaciğeri temizleyici, koruyucu ve yenileyici özelliğiyle tanınan milk thistle (silymarin) ve α-lipoik asit, glutatyon düzeylerini yükseltir. C vitamini, kırmızı kan hücrelerinde ve lenfositlerde glutatyon düzeyini artırırken E vitamini (karma tokoferol formunda) ise glutatyon ile birlikte çalışan önemli bir antioksidandır. Glutatyonun geri dönüşümüne ise (C vitamini ile) yardımcı olur.
Düzenli egzersiz yapmak
Fiziksel aktivite glutatyon düzeylerinin artmasını sağlar. Haftada en az üç defa olmak üzere günde 30 dakikalık yoğun egzersiz, vücudun antioksidan savunmasını artırır.
Ağız veya damar yoluyla takviye almak
Damar yoluyla glutatyon (intravenöz) şiddetli glutatyon eksikliği olan kanser tedavisi ve HIV/AIDS tedavisi gibi durumlarda ya da genetik mutasyonlar ile başka nedenlerden dolayı kendi glutatyonlarını yeterli şekilde üretemeyen kişilerde başvurulan bir uygulamadır. Hastanın tıbbi durumuna göre haftalık veya günlük olarak düzenli biçimde uygulanır. Ağrısızdır ve işlem 10-15 dakika içinde tamamlanır.
Glutatyon hastalıklara karşı koruma sağlıyor
Glutatyon tedavisinin faydaları arasında şunlar bulunuyor;
Bağışıklık sistemini destekleyerek güçlenmesine katkıda bulunuyor.
Hücresel gençleştirme (anti-aging etki) ile yaşlanmayı geciktiriyor.
Vücudu toksinlerden arındırıyor.
Tümör gelişimini önleyici etkisiyle kanserden koruyor.
Kemoterapi alan kanser hastalarının hayat kalitesinde anlamlı derecede düzelme sağlıyor.
Cilt kırışıklıklarını önlüyor ve cilt renginde beyazlaşma sağlıyor.
Radyoterapi alan hastalarda yan etkileri azaltıyor.
İleri yaş ve/ veya romatizmal hastalarda, kas-iskelet sistemi yapısında ve fonksiyonlarında olumlu yönde düzelme sağlıyor.
Sporcularda ve artritli olgularda eklem fonksiyonlarını ve yapısını destekliyor.
Kronik halsizlik, yorgunluk ve çabuk yorulma gibi şikayetleri olan hastalarda kısa sürede ve anlamlı derecede düzelme sağlıyor.
Hipertansiyon, diyabet ve tiroid hastalığı gibi pek çok kronik hastalıkta, hastalığın ilerlemesinin önlenmesinde yardımcı tedavi yöntemi olarak kullanılıyor.
Kronik organ yetersizliği olan hastalarda (kalp, akciğer, karaciğer ve böbrek yetersizlikleri) fonksiyonel kapasite ve hayat kalitesinde anlamlı derecede düzelme sağlıyor.
Alkol bağımlılığında ve alkol alımı sonrası yorgunlukta toparlanmayı hızlandırıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı