İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Kimi siyasetçilerin, kırk yıldır kanımızı emen bu terör örgütüne ve uzantılarına karşı milli bir duruşları yok. Nasıl olur da bunca yıldır bu terör örgütüne karşı açık ve net bir duruş gösteremezsiniz? Nasıl olur da Türkiye’nin geleceğini çalan, ekonomik olarak hak ettiğimiz yerde olmamıza engel olan, huzurumuza ve kalkınmamıza ket vuran bu terör örgütüyle mücadele eden devletimizin yanında durmazsınız” dedi.
‘PKK’YI SAVUNANLARIN İKİYÜZLÜLÜKLERİNİ YÜZLERİNE VURACAĞIZ’
Ekonomiden dış politikaya, savunma sanayisinden enerjiye, her alanda olduğu gibi terörle mücadelede de bağımsızlıklarını pekiştirdiklerini kaydeden Altun, şunları söyledi:
“Böylece artık kimi devletlerin onayıyla ya da sağlayacağı imkanlarla değil ne zaman istersek o zaman ve kendi geliştirdiğimiz imkanlarla operasyon yapan bir ülke haline geldik. Artık terör örgütünün sözde yöneticilerini kendilerini güvende hissettikleri yerlerde dahi etkisiz hale getiriyoruz. Geldiğimiz noktada terör örgütü, etkisini ve gücünü büyük ölçüde yitirmiş durumda. Yönetici kadrosundaki bu eksilme örgütün bitişini de hızlandırıyor. Son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar terör örgütünün kökü kazınana kadar da mücadelemiz sürecek. Örgüt kan kaybettikçe bu defa ülkemize karşı yalan terörüne daha fazla başvuruyor. Elbette bu yalan terörüne karşı da kararlı bir mücadele yürütüyoruz. Bununla birlikte gerek terör örgütüyle gerekse de bunların sözde siyasal uzantılarıyla mücadelemiz elbette devam ediyor. Terör örgütlerine meşruiyet kazandırma arayışı içerisinde olan kesimlerin kendilerini demokrat olarak sunmalarına asla müsaade etmeyeceğiz. İnsan hakları kılıfıyla PKK’yı savunanların ikiyüzlülüklerini her zaman yüzlerine vuracağız.”
‘EVLAT NÖBETİNDE 37 AİLE EVLADINA KAVUŞTU’
Türkiye’nin terörle mücadelesinin ‘Diyarbakır anneleri’ne de umut ve cesaret aşıladığını belirten Altun, “Diyarbakır anneleri, devletimizin ve Sayın Cumhurbaşkanı’mızın kendilerinin yanında durmasının en büyük güçleri olduğunu her zaman ifade etmiştir. Bu güçle Hacire annenin başlattığı o cesur ve onurlu direnişe yüzlerce aile katıldı. Türkiye’nin her yerinden kendilerine destek yağdı. Nice aileler çocuklarına kavuştu, niceleri de umutla bekleyişlerini sürdürüyor. Yüzlerce ailenin katıldığı evlat nöbetinde bugüne kadar 37 aile evladına kavuştu. Bu kavuşmaları, hiç kuşkusuz bu ailelerin iradesi, sabrı ve evlatlarına duydukları hasret sağladı. Medyada, siyasette, akademide, edebiyat ve sanat çevrelerinde, sivil toplumda Diyarbakır annelerini, evlatları için nöbet tutan aileleri yalnız bırakmamalı; onların sesine ses olmalıyız. Onların kazanımları, ülkemizin huzuru ve barışının da bir kazanımı olacaktır kuşkusuz. Emin olun onlar başardıkça, sayıları artıkça, güçlendikçe ve sonuç alıp evlatlarına kavuştukça, Türkiye’ye ayak bağı olan bu lanet terör örgütü mensupları ve siyasi uzantıları deliye dönüyor. Yine emin olun ki ne ülke içinde ne de küresel sistem içerisindeki hiçbir güç, bu annelerin yüreğini yenemez” diye konuştu.
‘TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI MİLLİ DURUŞLARI YOK’
Altun ayrıca terör örgütünün siyasi payandası olduğunu söylediği siyasi partinin, varoluşunun gereğini yaptığına kaydederek, şöyle devam etti:
“Onların bu yok sayışları anlaşılabilir. Zaten başka türlü davranmaları da beklenemezdi. Adeta ‘çocukları terör örgütüne yollama merkezi’ haline gelen parti binalarında siyaset yerine düşmanlık üreten bu yapılardan bir beklentimiz yok. Ancak kendisini bu ülkenin muhalefeti olarak kodlayanların, siyasi pragmatizm uğruna dünyanın en meşru, en saf, en vicdani alanı olan anne yüreğini dışlamalarını, yok saymalarını ve hatta reddetmelerini en net şekilde kınıyorum. Kimi siyasetçilerin, kırk yıldır kanımızı emen bu terör örgütüne ve uzantılarına karşı milli bir duruşları yok. Buradan sormak istiyorum. Nasıl olur da elleri kınalı askerlerimizi şehit eden; gençlerimizi, çocuklarımızı, öğretmenlerimizi, işçilerimizi katleden; şehirlerde insanlarımızı bombalarla parçalayan bu vahşi terör örgütüne karşı direnen bu anneleri görmezden gelirsiniz? Nasıl olur da bu annelerin evlatlarına kavuşmaları için onları açık yüreklilikle desteklemezsiniz? Nasıl olur da bunca yıldır bu terör örgütüne karşı açık ve net bir duruş gösteremezsiniz? Nasıl olur da Türkiye’nin geleceğini çalan, ekonomik olarak hak ettiğimiz yerde olmamıza engel olan, huzurumuza ve kalkınmamıza ket vuran bu terör örgütüyle mücadele eden devletimizin yanında durmazsınız? Nasıl bir vicdani, ahlaki, etik ve insani değerler sisteminden geçtiniz ki annelerin sabırla büyüttüğü bir mücadeleye siz kayıtsız kalabiliyorsunuz hatta bu mücadeleyi itibarsızlaştırmak için çalışabiliyorsunuz?”