Suriye Devlet Başkanı Esad, ”Türk yetkililerin zaman zaman Suriye’nin çekilme olmazsa Türklerle görüşmeyeceğiz demesi doğru değil. Bu gerçeklikten uzaktır” ifadelerini kullanmıştı.
Dört şart
TRT Haber’e konuşan Dışişleri Bakanlığı kaynakları, ilişkilerin 2011 öncesine dönmesi için Türkiye’nin dört şartını açıkladı. Habere göre Ankara, Suriye ile ilişkilerin normalleşmesi için şu dört şarta sahip:
”-Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini muhafaza etmek üzere terör unsurlarından arındırılması,
– Suriye’nin kendi halkıyla, kendi halkının meşru talep ve beklentileri temelinde 2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı çerçevesinde gerçek bir ulusal uzlaşı sağlaması,
– Bununla bağlantılı olarak güvenli ve onurlu geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması,
– İnsani yardımların kesintisiz şekilde sürmesinden geçmektedir.”
Ne olmuştu?
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Haziran’da “Diplomatik ilişkilerin kurulmaması için hiçbir sebep yok” derken, 7 Temmuz’da yaptığı açıklamada ise Suriye Devlet Başkanı Esad ile olası bir görüşme için “her an” davette bulunabileceklerini söylemişti.
Olumlu bir adıma karşılık göstereceklerini belirten Erdoğan, “Beşar Esad şu anda Türkiye ile ilişkileri düzeltme noktasında bir adım attığı anda biz de ona karşı o yaklaşımı gösteririz. Çünkü biz dün Suriye ile düşman değildik ki biz Esad ile ailece görüşüyorduk. Biz, davetimizi yapacağız. Bu davetle birlikte de Türkiye-Suriye ilişkilerini geçmişte olduğu gibi aynı noktaya getirelim istiyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak Suriye Devlet Başkanı Esad, bu tür görüşmelerin ancak Türk güçlerinin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesi de dâhil olmak üzere temel konulara odaklanması halinde gerçekleşebileceğini söylemişti.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, 12 Ağustos’ta İngiliz haber ajansı Reuters’a yaptığı açıklamada, Türkiye ve Suriye’nin ilişkileri normalleştirme çabaları kapsamında bakanlar düzeyinde bir araya gelinebileceğini söylemişti.
Güler, uygun koşulların yaratılması halinde Ankara’nın 2020’de başlattığı ”bölgesel cazibe atağının” bir parçası olarak komşuların yeniden bakanlar düzeyinde bir araya gelebileceğini söylemiş; ”Kapsamlı bir anayasanın kabul edilmesi, serbest seçimlerin yapılması, kapsamlı bir normalleşme ve güvenlik ortamının yaratılması için elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız ve ancak bunlar yapıldığında ve sınırımızın güvenliği tam olarak sağlandığında karşılıklı koordinasyon yoluyla gerekeni yapacağız” demişti.