AK Parti’nin ‘özgül ağırlığı’ Bülent Arınç, seçimlerin ertelenmesi gerektiğini savunmuştu. Arınç üç gün önce de bir TV programında, aksi takdirde kaos çıkacağını öne sürdü.
Depremler sonucunda şu an itibariyle 40 bini aşkın kişi hayatını kaybetti. Ayrıca yüz binlerce insan göç etmek zorunda kalmıştı.
Arınç’ın çıkışı için, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “Partimizin görüşünü yansıtmıyor” demekle yetinmişti. Muhalefet cephesi ise ertelemenin yalnızca savaş hallerinde Meclis onayıyla yapılacağını belirterek aksinin ‘darbe’ olacağını dile getirmişti.
Demirtaş da öncesinde “TBMM’yi yok sayıp seçimleri erteleme kararı almak, açıkça siyasi darbe olur” demişti.
Demirtaş, T24’ten Murat Sabuncu’nun sorularını yanıtladı.
Seçimleri ertelemenin darbe olacağını yeniden hatırlatan Demirtaş şunları söyledi: “Seçimi erteleyemezler. Seçim erteleme demek darbe yapmak demektir. Darbecilere ne yapılıyorsa halk yine onu yapar, tıpkı 15 Temmuz’daki gibi halka direnme hakkı doğar. Herkes aklını başına almalı, kimse darbeciliğe özenmemeli. Seçimleri siyasi partiler yapmaz, halk yapar. Dolayısıyla seçimler halkın hakkıdır, siyasetçilerin değil. Kimse halkın hakkını ortadan kaldıramaz ya da darbeyle çalamaz.”
Demirtaş’ın dediklerinden öne çıkanlar şu şekilde:
* Ne yazık ki biz de ilk saatlerden itibaren felaketi televizyondan izlemek zorunda kaldık. 6 Şubat sabahı kendim bir dilekçeyle mahkemeye başvuru yaptım ve geçici de olsa tahliye talep ettim. Altı buçuk yıldır ilk defa tahliye talep ediyorum ama hukuk olmadığı gibi vicdanlar da çürümüş. Binlerce tutsak felaketin acısını, kaygılarını içeriden çaresizlik içinde izlemek zorunda kaldı.
* Yeni hikâyeyi siyasetçiler yazamadı ama acıların içinden halk yazdı, o yeni hikâyeyi. Siyasetçiler artık bu dayanışma ruhunu büyütmek ve siyasal alana evriltmekle sorumludurlar. Yoksa kısa süre sonra iktidarın ayrıştırıcı söylemleri yeniden etkili olmaya başlayacak ve siyasal alanı tekrar ayrıştıracak. Bu nedenle muhalefetin bir araya gelip ortak bir program etrafında buluşması için elini çabuk tutması gerekiyor.
* Türkiye’nin geleceğini ortak, beraberlik içinde demokrasiyle kurmanın toplumsal zemini ne yazık ki acıların içinden çıktı. Depremde kaybettiklerimizin anısına bağlı kalmak için artık kimse ayrımcı, ötekileştirici, kamplaştırıcı siyaset yapmamalıdır. AKP-MHP seçmenini ayrıştıran da yanlış yapar, muhalefet seçmenini ayrıştıran da.